Son Yazılar

Danıştay 6. Dairesi E: 2005/1641 K: 2005/5523 T: 16.11.2005

YAPI TATİL TUTANAĞININ KESİN VE YÜRÜTÜLMESİ ZORUNLU BİR İŞLEM OLDUĞU PARA CEZASININ FAHİŞ OLUP OLMADIĞININ İRDELENMESİ GEREKTİĞİ HK.< TÜRK MİLLETİ ADINA, Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince gereği görüşüldü: Dava, Kocaeli, Gebze, ? Mahallesi, ? ada, ? parsel sayılı taşınmazdaki ruhsatız inşaatın mühürlenmesine… Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2003/6322 K: 2005/2725 T: 11.05.2005

3194 SAYILI İMAR KANUNUNUN 32.MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN USULE AYKIRI OLARAK YAPILAN TESPİT ÜZERİNE TESİS EDİLEN İŞLEMDE MEVZUATA UYARLIK BULUNMADIĞI HK.< TÜRK MİLLETİ ADINA, Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince gereği görüşüldü: Dava, Kırıkkale, Yahşihan İlçesi, ? mevkiinde yapılan ruhsatsız yapının 3194 sayılı İmar Kanununun… Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 1990/1641 K: 1992/1546 T. 15.4.1992

ÖZET: İmar mevzuatına aykırı yapının mühürlenmesi durumunda ilgilinin tespit tutanağını imzalamaktan kaçınması yasanın amacına uygun bir tebligatın yapıldığını gösterir. Türk Milleti Adına karar veren Danıştay Altıncı Dairesince gereği görüşüldü: Dava, Diyarbakır … Mahallesi, 56 pafta, 16 ada, 9 parsel sayılı… Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 2002/3582 K: 2004/394 T. 23.1.2004

ÖZET: Ruhsatlı yapıdaki ruhsata aykırılığın ne olduğu hususuna açıklık getiren yapı tatil tutanağının düzenlemesi suretiyle bir tespitin yapılması, bu tespitin tebliği suretiyle davacının yapısını mevzuata uygun hale getirmesi hususunda uyarılması gerekirken, doğrudan yapının tamamının yıkılması sonucuna yol açacak şekilde inşaat… Devamını Oku

Danıştay 6. Dairesi E: 1998/3254 K: 1999/3159 T. 9.6.1999

ÖZET: Yapının kullanımı ile ilgili aykırılık nedeniyle 3194 sayılı yasanın 32. Maddesi uyarınca tesis edilen yıkım işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. TÜRK MİLLETİ ADINA, Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince gereği görüşüldü: Dava 2556 ada, 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın onaylı projeye… Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2014/3336 K:2014/4259

Konut ihtiyacına dayalı davalarda ihtiyaçlının kirada oturması ihtiyacın varlığı açısından yeterlidir, ayrıca tanık gösterilmesine gerek yoktur. Kimlerin ihtiyacı için tahliye davası açılabileceği 6098 Sayılı TBK.nun 350.maddesinde sayılmıştır. Sözü edilen madde hükmüne göre kiralayan, kendisinin, eşinin, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut (veya işyeri) ihtiyacı için dava açabilir. İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2015/7742 K:2015/9922

Türk Borçlar Kanununun 350/1. maddesinde, kiraya verenin kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, kiralananın tahliyesini isteyebileceği hususu düzenlenmiştir. Tüzel kişiliğe sahip limited şirket de ancak kendi ihtiyacı için dava açabilecektir. Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile tahliye kararı verilmesi doğru değildir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2013/14490 K:2013/14951

Konut ihtiyacına dayalı davalarda ihtiyaçlının kirada oturması ihtiyacın varlığı açısından yeterli olup, ayrıca tahliye tehdidi altında bulunması gerekmez. Kimlerin ihtiyacı için tahliye davası açılabileceği 6098 Sayılı TBK.nun 350.maddesinde sayılmıştır. Sözü edilen madde hükmüne göre kiralayan, kendisinin, eşinin, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut (veya işyeri) ihtiyacı için dava açabilir. İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2014/12439 K:2014/12928

Normalde kardeşin ihtiyacı için tahliye davası açılamazsa da, bakmakla yükümlü kardeşin ihtiyacı için bu dava açılabilir. Bu durumda Mahkemenin davacının kardeşi ihtiyaçlının adına kayıtlı taşınmaz bulunup bulunmadığı ve davacının yardımına ve kiralanana ihtiyacı olup olmadığını araştırması gerekir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’unun 351. maddesinde “Kiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla, kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir davayla sona erdirebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2015/5624 K:2015/7927

Kiralayanın ortağı olduğu şirketin ihtiyacı için tahliye davası açılamaz. TBK’nun 350.madde kapsamına göre; bir kişi kendisi eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin ihtiyacını gerekçe göstererek tahliye isteyebilir. Gerçek kişilerin kendi mülklerini şirket ihtiyacı nedeniyle tahliye ettirebilmeleri mümkün değildir. Tüzel kişiler ancak kendilerine ait kiralananı kendi ihtiyaçları için tahliye ettirebilirler. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2015/9993 K:2016/1961

Taahhüt nedenine dayalı tahliye davasının mutlaka kiraya veren tarafından açılması gerekir. Kiraya veren durumunda olmayan malikin dava hakkı yoktur. Ancak yeni malik önceki malikin ve kiraya verenin halefi olarak eski malik zamanında verilmiş taahhüde dayanarak dava açabilir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2010/2015 K: 2010/6263 T: 26.05.2010

Taahhütnamenin içeriğinden ve kira sözleşmesinden taahhüdün kira ilişkisi devam ederken verildiği açıkça anlaşılmaktadır. Ayrıca tahliye taahhüdünün adi olarak düzenlenmesinde bir usulsüzlük yoktur. Bu durumda mahkemece, kiralananda oturulurken serbest irade ile verilen ve imzası inkar edilmeyen taahhütnamenin geçerli olduğunun kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına ve kiralananın tahliyesine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2015/1019 K: 2015/1686 T: 23.02.2015

Kira sözleşmesi 01.07.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli olup davalı; 01.07.2013 tarihinde düzenlenen taahhütname ile kiralananı 15.06.2014 tarihinde tahliye etmeyi taahhüt etmiştir. Kural olarak kira ilişkisi kurulduktan sonra alınan taahhütnamenin kiracının serbest iradesi ürünü olduğu kabul edilmelidir. Somut olayda tahliye taahhütnamesi 01.07.2013 tarihinde düzenlenmiş olup düzenleme tarihi itibariyle kiracılık ilişkisi mevcuttur. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2014/14065 K: 2015/655 T: 22.01.2015

6098 sayılı TBK.’nun 352. maddesine göre; taahhüt nedenine dayalı tahliye davasının mutlaka kiraya veren tarafından açılması gerekir. Kiraya veren durumunda olmayan malikin dava hakkı yoktur. Ancak yeni malik önceki malikin ve kiraya verenin halefi olarak eski malik zamanında verilmiş taahhüde dayanarak dava açabilir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2014/320 K: 2014/1062 T: 29.01.2014

Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına, takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. Ayrıca bir yıllık kira bedeli tutarı üzerinden tarifenin üçüncü kısmı gereği hesaplanacak miktarın tamamı nispi vekalet ücreti olarak hükmolunur.  Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2010/2015 K: 2010/6263 T: 26.05.2010

Taahhütnamenin içeriğinden ve kira sözleşmesinden taahhüdün kira ilişkisi devam ederken verildiği açıkça anlaşılmaktadır. Ayrıca tahliye taahhüdünün adi olarak düzenlenmesinde bir usulsüzlük yoktur. Bu durumda mahkemece, kiralananda oturulurken serbest irade ile verilen ve imzası inkar edilmeyen taahhütnamenin geçerli olduğunun kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına ve kiralananın tahliyesine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2009/1430 K: 2009/4208 T: 16.03.2009

Taraflar arasındaki kira sözleşmesi 6570 sayılı Yasa’ya tabidir. Anılan Yasa’nın 8. maddesi, “Bu kanunla Borçlar Kanunu’nda gösterilen haller dışındaki sebeplerle açılacak tahliye davaları, mukavelelerde aksine şart bulunsa dahi mesmu olmaz” hükmünü içermektedir. Bu bakımdan kural olarak 6570 sayılı Yasa’ya tabi kira sözleşmeleri, bu yasada sayılan nedenlerle çelişmemek koşulu ile Borçlar Yasası’nda düzenlenen fesih nedenlerine dayanılarak da sonlandırılabilir. Kira sözleşmesinin yazılı tahliye taahhüdü olarak kabul edilen şartı sözleşme kurulurken kabul edildiğinden geçersizdir. Devamını Oku

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E: 2009/4336 K: 2009/5513 T: 11.06.2009

Alacaklı, noterlikçe resen tanzim edilmiş veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir belgeye dayanmadıkça, takibe itiraz edilmesi halinde icra mahkemesinden kiralananın tahliyesi istenemez. İtiraz edilen tahliye taahhüdü nedeni ile uyuşmazlık yargılama gerektirdiğinden tahliyenin genel yetkili mahkemeden istenmesi gerekirken, kararda yazılı olduğu şekilde istemin kabulüne, tahliye taahhüdü nedeni ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi doğru değildir. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2017/8734 K: 2018/1505 T: 22.02.2018

6098 sayılı TBK’nun 352/1. maddesine göre; taahhüt nedenine dayalı tahliye davasının mutlaka kiraya veren tarafından açılması gerekir. Kiraya veren durumunda olmayan malikin dava hakkı yoktur. Ancak yeni malik önceki malikin ve kiraya verenin halefi olarak eski malik zamanında verilmiş taahhüde dayanarak dava açabilir.

Taahhüt nedeniyle açılacak tahliye davasının taahhüt edilen tarihten başlayarak bir (1) ay içinde açılması veya bu süre içinde taahhüde dayalı olarak icra takibi yapılmış olması gerekir.

6098 sayılı TBK’nun dava süresinin uzaması başlıklı 353. maddesine göre; Kiraya veren, en geç davanın açılması için öngörülen sürede dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirmişse, dava açma süresi bir kira yılı için uzamış sayılır. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2007/13778 K: 2007/17232 T: 15.11.2007

6570 sayılı Yasa’nın madde 7/a hükmü uyarınca kiralayan; “kiracı tarafından gayrimenkulun tahliye edileceği yazı ile bildirilmiş olmasına rağmen tahliye edilmezse icra dairesine müracaatla tahliye isteyebileceği gibi, tahliye davası açabilir”. Bu halde tahliyenin taahhüt edildiği tarihte kiracı tahliye etmediği takdirde ifanın gecikmiş olması bahis konusu olup, sözleşme henüz sona ermemiştir. Sözleşme dava sonucunda verilen tahliye kararının kesinleşmesi ile sona ermektedir (Y.3.HD., 23.03.1998, 1577/3035; 05.04.2001, 1939/4178). Bu bakımdan tahliye ilamı inşai (kurucu) niteliktedir ve haksız işgal tazminatına anılan kararın kesinleşmesinden sonra hükmetmek gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2017/9155 K: 2019/5492 T: 17.06.2019

Tahliye davası bakımından yıllık kira bedeli üzerinden harç ödenmediği, mahkemece de eksik harcın ikmali için mehil verilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece yıllık kira bedeli üzerinden eksik harcın tamamlattırılması, yatırılmadığı takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve süresi içinde harç ikmaliyle yenileme yapılmadığı takdirde bu talep bakımından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeksizin uyuşmazlığın esası incelenerek hüküm kurulması yerinde değildir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2011/289 K: 2011/335 T: 18.05.2011

Tarafları aynı olan sulh hukuk mahkemesindeki tahliye davasında belirlenen ve kesinleşen tahliye taahhüdü altındaki imzanın davacıya ait olmadığına ilişkin maddi ve hukuki olgu, eldeki dava yönünden kesin hüküm oluşturmaktadır.

Bu nedenle artık, eldeki davada imzanın davacıya ait olup olmadığı olgusunun tartışılmasına ve bu konuda tekrar bilirkişi raporu alınmasına gerek bulunmadığı, tartışmasızdır. Raporun alınması da kesin hükmün sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/676 K: 2005/600 T: 26.10.2005

aile konutu özel bir konuma ve öneme sahip kılınmış ve üzerindeki tasarruf yetkisi yasa ile sınırlandırılmıştır. Takibe ve tahliyeye konu taşınmazın aile konutu olduğunun belirlenmesi halinde bu yasal gereklerin yerine getirilip getirilemediğinin araştırılması gerekecektir.

Öyleyse, mahkemece öncelikle bu iddia üzerinde durulmalı ve şikayetçinin bu yerin “aile konutu” olduğunun tespitine yönelik olarak açılmış bir davasının ve aile mahkemesince yapılmış bir belirlemenin bulunup bulunmadığı, araştırılmalı; sonucuna göre gerektiğinde şikayetçiye tahliyesi istenen taşınmazın aile konutu olduğunu ispata yönelik olarak aile mahkemesine dava açma yetkisi ve olanağı verilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1983/568 K: 1985/1110 T: 20.12.1985

Birden fazla tahliye taahhüdü alınması halinde 3. defa alınan tahliye taahhüdüne dayanılarak tahliye isteğinde bulunmanın objektif iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil edip etmeyeceği hususunda kuşkusuz icra tetkik merciinde incelenebilir. Ancak icra tetkik merciinin sınırlı yetkili bulunması karşısında açıklanan husus muhakemeten halli gereken bir özellik arzediyorsa bu yön mahkemede ayrıca ileri sürülebilir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2008/152 K: 2008/162 T: 27.02.2008

Taraflar arasındaki Tahliye taahhüdünün iptali, tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 9.Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 8.4.2004 gün ve 2003/900-2004/357 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24.5.2005 gün ve 2004/11105-2005/5480 sayılı… Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2017/1268 K: 2017/2028 T: 20.12.2017

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle kira bedeli adı altında davalı şirket tarafından davacının mevduat hesabına yatırılan ödemelere davacı tarafından bu ödemeleri tahsil etmediğine dair beyanda bulunulmaması, ayrıca davacının dava konusu taşınmazların da bulunduğu 11.11.2008 tarihli tahliye taahhütnamesine dayanarak dava dışı bağımsız bölümler yönünden icra takibine başvurması nedeniyle tahliye taahhütnamesinin davalı tarafından tek taraflı düzenlendiğinden söz edilemeyeceği Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1999/965 K: 1999/975 T: 17.11.1999

Kiracılar arasında da mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan taahhüdün de kiracılar tarafından birlikte verilmesi gerekir. Kira sözleşmesi son bulmadığına göre halen taraflar arasında devam etmekte olduğunun ve taraflar yönünden bağlayıcı olduğunun kabulü gerekir. Kiracılardan birisinin kiralananı terketmiş olması sözleşme hükümlerini etkilemeyeceğine göre yapılan sözleşme ile bağlı kalınarak taahhüdün her iki kiracı tarafından verilmiş olması ancak bu durumda taahhüdün bağlayıcı olduğunun kabulü gerekir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2012/762 K: 2013/278 T: 27.02.2013

Bilindiği üzere, kiralanan taşınmazların tahliyesine ilişkin olarak 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun(İİK) 269 ve devamı maddeleri uygulanmakta olup, aynı yasanın 269/d maddesinde bu takip yolunda kıyasen uygulanacak maddeler düzenlenmiştir. İİK’nun 70. maddesi de kıyasen uygulanacak hükümler arasında yer almaktadır.
Öyle ise mahkemece, İİK’nun 269/d maddesi aracılığı ile 70. madde uyarınca duruşma yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bozma ilamında değinildiği gibi duruşma yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 1996/549 K: 1996/645 T: 02.10.1996

Taahhütname altındaki tanzim tarihinin doğru olmadığı şahitle değil ancak yazılı delille kanıtlanması gerekir. Davacı vekili tanık dinlenmesine muvafakat etmediği halde, davalı tanıkları dinlenerek yazılı şekilde ret kararı verilmesi doğru değildir. Taahhüt geçerli olduğuna ve davada süresinde açıldığına göre kiralananın tahliyesine karar verilmek üzere hükmün bozulması icap etmiştir Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2008/369 K: 2008/394 T: 28.05.2008

boş olarak altı imzalanıp verilen bir belgenin üstünün taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının tanıkla ispatının olanaklı olmadığında; ancak yazılı delille ispatı gerektiğinde ve yazılı delil de yoksa dayanılmış olması koşuluyla yemin delilinin söz konusu olabileceğinde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu görüş yargısal uygulamada yerleşik hal almış olup; tarafların, üzerinin ne şekilde doldurulacağı konusunda anlaşarak, bir tarafın bu anlaşmaya uygun olarak doldurulması için boş olarak imzalayıp diğer tarafa verdiği belgelerle ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmalıklara özgü bir değerlendirmeyi ve sonucu içermektedir. Devamını Oku

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2017/152 K: 2021/1108 T: 28.09.2021

Kira sözleşmesinin yapılması sırasında tarihleri boş olan ve kiracı tarafından imzalanan tahliye taahhüdü alınması durumunda, bu belgenin kiralananın teslimi öncesinde tarihlerinin boş olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak sonradan tamamlandığına ilişkin savunmanın kanıtlanması gerekir. Bu şekilde yani düzenleme ve boşaltma tarihlerinin sonradan tamamlanması belgenin geçersizliğini gerekmediği gibi bu tarihlerin anlaşmaya aykırı olarak tamamlandığına ilişkin iddia kiracı tarafından ispatlanmalıdır Devamını Oku

Yargıtay Büyük Genel Kurul E: 1957/11 K: 1957/26 T: 04.12.1957

6570 sayılı kanunun 7 inci maddesinin A bendine tevfikan verilmiş olup noterlikçe resen tanzim veya tarih ve imzası tasdik edilmemiş olan veyahut ikrar edilmeyen tahliye taahhüdünü havi vesikalarla yine aynı mahiyetteki kira mukavelenamelerindeki imzaların itiraz üzerine inkarları halinde takip durdurularak alacaklı mahkemeye müracaatta muhtar olmak üzere refi talebinin reddine karar verilmek lazım geldiği Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/5320 K: 2014/9899 T: 15.09.2014

Somut olayda, satışına karar verilen dava konusu taşınmaz elbirliği mülkiyeti halinde olduğundan taşınmazın satış bedeli, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin paydaşlara mirasçılık belgesindeki payları dikkate alınarak dağıtılması gerekirken tapu kaydına göre dağıtılması, öte yandan 492 Sayılı Harçlar Kanunu ve eki Tarifenin karar ve ilam harcına ilişkin hükmü uyarınca karar tarihi itibariyle gayrimenkulün satış bedeli üzerinden alınacak harcın “binde 11,38” olması gerekirken hüküm sonucunda “binde 9,9” olarak gösterilmesi gerekir Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/12525 K: 2015/3011 T: 18.03.2015

Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 5. maddesine göre, hangi aşamada olursa olsun dava ve icra takibini kabul eden avukat, tarifeler hükümleri ile belirli ücretin tamamına hak kazanır. Avukatın celselere katılması avukatlık ücretinin verilmesi için ön koşul olmayıp, taraf vekili olarak vekaletnamesini sunması tarifeler uyarınca hak ettiği ücretin tamamını kazanması için yeterlidir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2020/3552 K: 2021/796 T: 10.02.2021

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2019/3769 K: 2020/3166 T: 01.06.2020

İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerekir. Bu şekilde açılacak davalarda borçlu ortak (paydaş) dahil tüm ortakların (paydaşların) davaya dahil edilmeleri zorunludur. Bu durumda, davanın açıldığı tarihte davacının hukuki yararı bulunduğundan, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin borçlu davalı üzerinde bırakılması ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi, davacı alacaklının yargılama giderlerinden sorumlu tutulması, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/13342 K: 2020/1394 T: 06.02.2020

Taşınmazda pay sahibi olan davalı Hazine 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince harçtan muaf olduğu halde başvurma harcı ve peşin harç ile satış bedeli üzerinden alınacak binde 11,38 oranındaki harçtan taraflarla birlikte sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.

Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara satış bedelinin dağıtılmasındaki oranlarda yükletilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde tapu kaydındaki payları oranında yükletilmesi doğru de değildir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/7287 K: 2014/8274 T: 19.06.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/12522 K: 2020/9 T: 03.01.2020

Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı icra hakimliğinden İcra İflas Kanununun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerekir. Bu şekilde açılacak davalarda borçlu ortak (paydaş) dahil tüm ortakların (paydaşların) davaya dahil edilmeleri zorunludur. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2019/3618 K: 2020/3393 T: 04.06.2020

ekil ile temsil olunan davalı Hazine yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti takdir olunmaması ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince taşınmazda pay sahibi olan Maliye Hazinesi harçtan muaf olduğu halde, hükmün 3. bendinde satış bedeli üzerinden alınacak binde 11,38 oranında harç ile yükümlü tutulması doğru görülmemiştir Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2021/751 K: 2021/1659 T: 10.03.2021

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2020/402 K: 2020/1970 T: 19.02.2020

Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İcra İflas Kanununun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir.

Somut olaya gelince; dava İİK’nun 121. maddesine göre dava konusu taşınmaza ortak olmayan alacaklının … İcra Hukuk Mahkemesi’nden 2014/12 E. 2014/15 K. sayılı ilamı ile aldığı yetkiye dayanarak açtığı ortaklığın giderilmesi davasıdır. Davacının dava konusu 267 ada 52 parsel sayılı taşınmazda payı bulunmadığından kabulüne karar verilen davada yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden sorumluluğu bulunmamaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2021/1280 K: 2021/2538 T: 06.04.2021

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi; karar ve ilam harcının ise dava konusu taşınmazın satış bedeli üzerinden hesap edilip taraflardan payları oranında tahsiline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/18275 K: 2020/6067 T: 12.10.2020

Ortaklığın giderilmesi davaları iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardan olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir. Mahkemece, vekil ile temsil olunan bir kısım davalılar yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti takdir olunmaması ve davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden davacılar lehine tek vekalet ücreti takdiri gerekirken her bir davacı için vekil lehine vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiştir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/12612 K: 2020/500 T: 16.01.2020

argılama giderleri, hem davayı kazanan tarafça daha önce peşin olarak ödenen hem de dava sonunda ödenmesi gereken harç ve masraflar ile yargılama gideri olan vekalet ücretidir. Davada haklı çıkan taraf kendisini vekille temsil ettirmiş ise vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan “Tarafa” verilir. Ancak paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin “Taraflara” payları oranında yükletilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/17352 K: 2020/4675 T: 08.09.2020

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2020/1511 K: 2020/4809 T: 10.09.2020

Davada haklı çıkan taraf kendisini vekille temsil ettirmiş ise vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan “Tarafa” verilir. Ancak paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin “Taraflara” payları oranında yükletilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2020/1577 K: 2020/4652 T: 08.09.2020

paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2020/4309 K: 2021/30 T: 18.01.2021

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/18111 K: 2020/5534 T: 28.09.2020

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2017/794 K: 2020/7210 T: 12.11.2020

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin “taraflara” payları oranında yükletilmesi gerekir. İİK’nın 121. maddesi uyarınca yetki belgesine dayalı olarak açılan ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkin davalarda, davacı alacaklının taşınmazda payı bulunmadığından ve alacağını tahsile yönelik olarak dava açıldığından mahkemece alacaklı davacı yönünden yargılama giderlerine HMK’nin 332. maddesi gereğince hükmedilmelidir Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2018/3375 K: 2021/3072 T: 27.04.2021

paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden, yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılması, davalı … davada vekille temsil edildiği halde lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi; karar tarihi itibariyle satış bedeli üzerinden hesaplanacak binde 9 harcın paydaşlardan satış bedelinin dağıtılmasına ilişkin oranlarda tahsiline karar verilmekle yetinilmesi gerekir Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2021/750 K: 2021/2635 T: 08.04.2021

Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde, satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının hüküm sonucunda gösterilmesi gerekir. Bunun yanı sıra, yargılamada kendisini vekille temsil ettiren taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmeli ve satış bedelinin dağıtılmasındaki oranlarda paydaşlardan tahsiline karar verilmelidir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/18762 K: 2020/5922 T: 07.10.2020

davacı alacaklının dava tarihi itibariyle dava açmakta hukuki yararının bulunduğu, öte yandan dava açılmasına davalı borçlu dışında kalan diğer davalıların da sebebiyet vermediği anlaşıldığından, dava tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama gideri ve bu gider içerisinde yer alan vekalet ücretinin sadece davalı borçlu … üzerinde bırakılması gerekirken davalıların tamamına yükletilmesi doğru görülmemiştir Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2017/16 K: 2020/6803 T: 03.11.2020

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi; karar ve ilam harcının ise dava konusu taşınmazın satış bedeli üzerinden hesap edilip taraflardan payları oranında tahsiline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2021/339 K: 2021/1122 T: 22.02.2021

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi; karar ve ilam harcının ise dava konusu taşınmazın satış bedeli üzerinden hesap edilip taraflardan payları oranında tahsiline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2017/244 K: 2020/6856 T: 04.11.2020

Sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi; karar ve ilam harcının ise dava konusu taşınmazın satış bedeli üzerinden hesap edilip taraflardan payları oranında tahsiline karar verilmesi gerekir.

Öte yandan; 492 sayılı Harçlar Kanunu ve eki Tarifenin, “Karar ve ilam harcı başlıklı” 1. maddesinin (c) fıkrası hükmü uyarınca paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde, gayrimenkulün satış bedeli üzerinden binde 11,38 oranında karar ve ilam harcı alınması gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2020/702 K: 2020/2433 T: 28.02.2020

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi; karar ve ilam harcının ise dava konusu taşınmazın satış bedeli üzerinden hesap edilip taraflardan payları oranında tahsiline karar verilmesi gerekir. Taraflar arasında Hazinenin bulunması halinde ise, 492 Sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince Hazine harçtan muaf olduğundan bu hususun göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2020/446 K: 2020/2388 T: 27.02.2020

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi; karar ve ilam harcının ise dava konusu taşınmazın satış bedeli üzerinden hesap edilip taraflardan payları oranında tahsiline karar verilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2017/2101 K: 2020/7721 T: 25.11.2020

Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İcra ve İflas Kanunu’un 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Davacının dava konusu 267 ada 52 parsel sayılı taşınmazda payı bulunmadığından kabulüne karar verilen davada yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden sorumluluğu bulunmamaktadır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/14249 K: 2014/307 T: 08.01.2014

Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…..) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/15250 K: 2014/792 T: 17.01.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs. gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/15599 K: 2014/1412 T: 04.02.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs. gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/16638 K: 2014/2058 T: 18.02.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2013/16198 K: 2014/1699 T: 10.04.2014

paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs. gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/3239 K: 2014/6392 T: 14.05.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/3351 K: 2014/6425 T: 15.05.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/3871 K: 2014/7902 T: 12.06.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/6765 K: 2014/9930 T: 15.09.2014

Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay verme mümkün değildir.

Paydaş olmayan muhdesat sahibi veya mirasçıları ancak paydaşlar aleyhine sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak tazminat yahut alacak davası açabilir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/10780 K: 2014/11156 T: 14.10.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/7491 K: 2014/11413 T: 20.10.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK’nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/7387 K: 2014/11377 T: 20.10.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…..) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/7744 K: 2017/774 T: 07.02.2017

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2018/265 K: 2018/2827 T: 09.04.2018

Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; dava konusu, 117 Ada 13 Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında, ”parsel üzerindeki kargir iki katlı ev parsel maliklerinden …’e aittir” şerhi bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece bilirkişiler tarafından hazırlanan 11.12.2013 tarihli rapordaki oran esas alınarak muhdesat bedelinin muhdesat sahibi davacıya, geri kalanının tüm paydaşlara dağıtılması gerekir Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/3878 K: 2019/610 T: 21.01.2019

Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK’nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/3351 K: 2014/6425 T: 15.05.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…..) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/3871 K: 2014/7902 T: 12.06.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/8167 K: 2014/9035 T: 07.07.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…..) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/6765 K: 2014/9930 T: 15.09.2014

Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay verme mümkün değildir. Paydaş olmayan muhdesat sahibi veya mirasçıları ancak paydaşlar aleyhine sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak tazminat yahut alacak davası açabilir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/10780 K: 2014/11156 T: 14.10.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/7491 K: 2014/11413 T: 20.10.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK’nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/7387 K: 2014/11377 T: 20.10.2014

Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…..) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/15622 K: 2016/285 T: 13.01.2016

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…..) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/7744 K: 2017/774 T: 07.02.2017

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…..) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2018/265 K: 2018/2827 T: 09.04.2018

Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; dava konusu, 117 Ada 13 Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında, ”parsel üzerindeki kargir iki katlı ev parsel maliklerinden …’e aittir” şerhi bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece bilirkişiler tarafından hazırlanan 11.12.2013 tarihli rapordaki oran esas alınarak muhdesat bedelinin muhdesat sahibi davacıya, geri kalanının tüm paydaşlara dağıtılması gerekir Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/3878 K: 2019/610 T: 21.01.2019

Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK’nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/13782 K: 2020/2493 T: 02.03.2020

Muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Devamını Oku

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2017/2101 K: 2020/7721 T: 25.11.2020

Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İcra ve İflas Kanunu’un 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. 1)Dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında …bulunduğu halde bu kişinin… Devamını Oku