Sahil şeridinde yapılan imar planı değişikliğinin beldede yaşayan bir kişi olan davacının menfaatini ihlal ettiği nedeniyle mahkemece davacının hemşehri sıfatıyla plan iptali davası açmasının mümkün olmadığı yolunda verilen kararda isabet görülmediği
Dava, kamu yararlı kumsalın bir kısmının belediye turistik tesisleri ve akaryakıt istasyonu olarak genişletilmesi ile 101-1d paftasındaki mevcut inşaat alanının genişletilmesine ilişkin belediye meclis kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, davalı idarece yapılan imar planı değişikliği sonucu ileride o bölgede yapılacak yeni bir akaryakıt istasyonunun faaliyetiyle davacının ticari rekabet esasına dayalı bir menfaati olmakla birlikte, davacının doğrudan doğruya bizatihi imar planı değişikliği işlemiyle yine bu kapsamda herhangi bir menfaatinin varlığının söz konusu olmadığı öte yandan davacının bir hemşehri sıfatıyla plan iptali davası açmasının da mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş ve bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinin 1.fıkrasında (a) bendinde iptal davaları idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İmar planları, insan, toplum, çevre münasebetlerinde kişi ve aile mutluluğu ile toplum hayatını yakından etkiliyen fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve toprağın koruma kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek amacıyla hazırlanır, Bu esaslara göre yapılan ve kesinleşen imar planlarının ancak; koşulların değişimi ve zorunluluk halinde, düzenleme esnasında uyulması zorunlu olan ilkelere ve yeni verilerek uymak koşuluyla değiştirilmesi esastır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu imar planı değişikliğiyle sahil şeridindeki arazi kullanım şeklinin değiştirilerek belediye turistik tesisleri ve benzin istasyonu yapılacak şekilde düzenleme getirildiği, dava devam ederken yapılan yeni bir değişiklikle de kamu yararlı kumsal alanın toplu taşıma ve terminal alanına, belediye turistik tesisleri alanının da turizm konut yerleşme alanına alındığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, beldeyi ve beldede yaşayanları yakından ilgilendiren sahil şeridinde kamu yararlı kumsal alanda yapılan düzenlemenin beldede yaşayan bir kişi olarak davacının menfaatini ihlal ettiği açık olup, İdare Mahkemesince davacının hemşehri sıfatıyla plan iptali davası açmasının mümkün olmadığı yolundaki kararda isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildi.