Bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda davacıya ait taşınmazların bir bölümünün ilave imar planı ile yola ayrılması şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığı belirtildiğinden mahkemece bu rapor doğrultusunda işlem iptal edilmişse de taşınmazdaki ahırın umumi hıfzıssıhha kanunu ve çevre mevzuatı yönünden korunmasının, spor tesislerine olan yakınlığı da dikkate alınarak mümkün olup olmadığının yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği nedeniyle mahkeme kararında isabet görülmediği
Dava, taşınmazların bir kısmının yola ayrılmasına ilişkin 19.11.1987 onay günlü, 1/1000 ölçekli ilave imar planının iptali isteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince, yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, imar planı çalışmalarında zorunlu olmadıkça mevcut durumun korunmaya çalışılacağı ve bu durumun planlamada önveri oluşturacağı, uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu bölgenin henüz yeni planlanmakta olan inkişaf alanı olması nedeniyle 7 m.lik yaya yolunun kaydırılmasının hiç bir sorun yaratmayacağı, yolun aynen muhafaza edilmesinin ise kamulaştırma ve dolayısıyla kamuya mali yük oluşturacağı, açıklanan bu özellikler nedeniyle dava konusu ilave imar planında yer seçimini etkileyen doğal, beşeri ve yapay kaynakların gereklerine uyulmadığının görüldüğü, ilave imar planı, kent planı ile bütünleştirilmediğinden kent içi bazı gereksinimlerin planlamada dikkate alınmadığı, örneğin davacının besicilik konusunda planlama ile bir çözüm getirilmediği yolundaki yolundaki iddiası belediyece cevapsız bırakıldığına göre, bu konuda bir çözüm yok ise ilave imar planında şehircilik ilkeleri yönüyle bir eksikliğin söz konusu olduğu, sonuç olarak dava konusu ilave imar planında gösterilen yaya yolu için İmar Yasasında en az genişliğin 7 m.olarak verilmesi dışında, yol güzergahı planlamasında herhangi bir kısıtlama olmaması nedeniyle, uyuşmazlıkta yaya yolu üzerinde kalan taşınmazın yıkımına gerek görmeyen bir düzenlemenin mümkün olması ve milli servet kaybının önlenmesi açısından dava konusunu oluşturan yaya yolunun değiştirilmesinin planlama ve şehircilik ilkeleriyle yer seçimini etkileyen doğal, beşeri ve yapay kaynakların gereklerine uygun olacağı kanısına varıldığı belirtildiğinden anılan rapor ile dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesin den dava konusu ilave imar planında şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uyarlık bulunmadığının anlaşılmış olduğu gerekçesiyle söz konusu planın 999 ve 1000 sayılı parsellerle ilgili bölümünün iptaline karar verilmiş, bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
İmar planı, insan, toplum, çevre münasebetlerinde kişi ve aile mutluluğu ile toplum hayatını yakından etkileyen fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve toprağın koruma, kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek amacıyla hazırlanır.
İmar planlarının yargısal denetiminde de bütün bu hususlara uyulup uyulmadığının taşınmazın yer, büyüklük, konum ve işlevi açısından imar planında ayrıldığı amaca şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı açısından uygun olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda ise imar planında öngörülen 7 m.lik yaya yolunun şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olup olmadığı incelenmemiş, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve çevre mevzuatı ve spor alanına yatkınlığı dikkate alınmadan sırf davacının taşınmazındaki inek ahırının korunabilmesi, milli servet kaybının önlenmesi amacı ile söz konusu yolun kaydırılmasının uygun olacağı belirtilmiş olup, anılan rapora dayanılarak imar planının iptali yolunda İdare Mahkemesince verilen kararda isabet görülmemiştir.
Diğer taraftan temyiz dilekçesinde de bilirkişi raporunda belirtilen şekilde yolun kaydırılması halinde bütünlük arz eden düzenlemenin bozulacağı, spor tesislerine ayrılan ve yekpare olması gereken adanın iki parçaya bölüneceği öne sürülmektedir.
Açıklanan nedenlerle İdare Mahkemesince yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak yukarıda belirtilen konular açıklığa kavuşturulduktan sonra bir karar verilmesi gerektiğinden temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildi.