1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1990/2207 K: 1992/2198 T: 14/05/1992


İmar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılan davanın görülmesi sırasında imar planında değişiklik yapılarak eski planda farklı kullanım amacı öngörüldüğünden, yeni plan değişikliğine karşı yeni bir dava açılması gerektiği nedeniyle mahkemece yeni imar planının inceleme konusu yapılmasında isabet görülmediği

Dava, 1986/yılında onaylanan 1/1000 ölçekli ıslah imar planının davacılara ait parselle ilgili kısmının ve bu plana yapılan itirazın reddine ilişkin kararın iptali istemiyle açılmış, idare mahkemesince; davanın devamı sırasında dava konusu yerde belediye meclis kararıyla plan değişikliğinin yapılmış olduğu ve davacıların bu değişikliğe karşıda davalarını devam ettirdiklerini belirtmeleri üzerine belediye meclis kararının da dava konusu edildiği kabul edilerek mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, belediye meclis kararı ile değiştirilen imar ıslah planında şehircilik ilkeleri, planlama esasları, kamu yararı ve hakkaniyet kurallarına uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak davanın plan değişikliği nedeniyle konusu kalmayan 1986/onaylı plan ile bu plana yapılan itirazın reddine ilişkin kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalıların taşınmazı ile ilgili kısmının ise iptaline karar verilmiş ve bu kararın iptale ilişkin kısmı davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacılara ait taşınmazın büyük bir bölümünün 1986/yılı onanlı imar planında yol, belediye hizmet alanı, bölge otoparkı ve yeşil alan olarak ayrıldığı, davacıların bu plana yaptıkları itirazın reddedildiği, bu işlemlerin iptali istemiyle açılan dava devam ederken anılan yörede belediye meclis kararı ile yapılan değişiklikle davacılara ait taşınmazın bu kere yol ve belediye hizmet alanına ayrıldığı ve kalan kısımda yapılaşma hakkı getirildiği, davacıların kabul etmeleri nedeniyle devam eden davanın yeni plan değişikliğine yönelik olarak incelendiği ve mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda da son değişikliğin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.

İdare Mahkemesince, davanın belediye meclis kararıyla yapılan plan değişikliği nedeniyle konusu ortadan kalkan 1986/onaylı ıslah imar planı ile bu plana yapılan itirazın reddine ilişkin davalı idare işlemine yönelik kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolunda verilen kararda isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; uyuşmazlık konusu olayda davacılara ait taşınmazla ilgili olarak önceki planla sonradan yapılan değişiklik arasında önemli farklar olması, her iki planın aynı amacı taşımaması, farklı kullanım alanları getirilmiş olması karşısında, davanın yeni plana yönelik olarak devam ettirilmesi mümkün değildir. İlk planda belediye hizmet alanı olarak belirlenen kısmın sonraki planda konut alanına açıldığı, ilk planda gösterilen bölge otoparkının yeni planda kaldırıldığı, önceki planda yeşil alan olarak gösterilen kısımdan yeşil alanın iptal edilerek bir kısmının belediye hizmet alanı olarak ayrıldığı, bir kısmının da konut yapımına açıldığı, bu durumda son belediye meclis kararının eskisinden farklı bir düzenleme getiren bir idari işlem olduğu, bu yeni işleme karşı da yeni bir dava açılması gerektiği açık olup son meclis kararıyla getirilen değişikliklerin şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olup olmadığı hususlarının ancak yeni bir davada incelenmesi mümkün iken idare mahkemesince son değişikliğin de davanın konusuna dahil edilerek davanın bu şekilde sonuçlandırılmasında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, temyize konu Bursa 1.İdare Mahkemesinin 16.2.1990 günlü, 1990/135 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.

AZLIK OYU: Dosyada mevcut bilirkişi raporunun incelenmesinden, plan değişikliğinin daha çok davacıya verilen imar hakları yönünden incelendiği, taşınmaz üzerinde getirilen çeşitli kullanım amaçlarının şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı açısından uygun olup olmadığı hususunda detaylı bir açıklama getirilmediği, bilirkişi raporunun bu durumuyla karar vermeye yeterli olmadığı, konunun tam olarak aydınlığa kavuşması için yeniden bir bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.