İfraz işlemi sırasında alınan düzenleme ortaklık payının, 3194 sayılı imar kanununun 18. maddesine ilişkin yönetmeliğin 11. maddesine aykırı şekilde alındığı anlaşıldığından, istemin tümünün iptaline karar verilmesi yerine dava konusu parselde ilgili bölümünün iptaline karar verilmesinde isabet görülmediği
Davalı idarece karar düzeltme dilekçesinde 857 ada, 218 sayılı parselin iki kez ifraz işlemine tabi tutulması sonucu toplam 0,4386 oranında yola iştirak payı alınması ve bu oranın düzenleme ortaklık payı oranının üst sınırı olan % 35’i aşması nedeniyle 218 sayılı parselden düzenleme ortaklık payı alınmadığının belirtilmesi karşısında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendine göre karar düzeltme istemi yerinde görüldüğünden Dairemizin 1991/1847 sayılı kararı kaldırılarak işin esası incelendi.
Dava, 857 ada, 216 parsel sayılı taşınmazı da içeren alanda 3194 sayılı yasanın 18.maddesi uyarınca yapılan düzenleme işlemini onayan belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda, uyuşmazlık konusu taşınmazın düzenleme öncesinde müstakilen davacıya ait olduğu, 330 m2 miktarında iken, önceden yapılan yol terkleri de göz önüne alınarak işleme toplan 449 m2 nin esas alındığı, 157 m2 nin düzenleme ortaklık payı olarak alınarak 242 m2 lik 2338 ada 3 nolu parselin müstakil olarak davacıya verildiği, kalan 50 m2 si için ise ortaokul yeri olarak belirlenmiş 1 nolu parselde hissedar edildiği, matematiksel yöndenişlemin uygun olduğu, ancak uyuşmazlık konusu taşınmazla ilgili olarak 1974 yılında yapı kullanma izni alındığı, mevzuata uygun yapılaşma sağlandığı ve aynı imar adasında meri imar planı paftası lejantında belirlenen yapılaşma emsallerine uygun binalar inşa edilmiş olduğu, bu durumda ise imar mevzuatına göre söz konusu imar adası muaf tutulmak suretiyle düzenleme işleminin yapılması gerektiği düzenleme işleminin yapılaşma nedeniyle müktesep hakları göz önüne almadığı, bu nedenle imar mevzuatına teknik yönden uygun bulunmadığının belirtildiği, düzenlemenin imar planına uygunluğu sağlamak üzere belirlenen sahalarda yapılması gereğinin açık olduğu, ayrıca imara uygun yapılaşmaların mümkün olduğu ölçüde korunması gerektiği, olayda, dava konusu parsel üzerinde imar planına uygun şekilde yapılaşma bulunduğu sabit olduğuna göre bu yapının müktesep haklarının, durumunun korunması gerekirken, buna uyulmadığının anlaşıldığı, ayrıca düzenlemenin imar planına uygun yapılaşmanın bulunduğu yerde, uygulanmasını sağlayacak kamu yararı ve gereğinin ortaya konmadığı gerekçeleriyle düzenleme işleminin davacının parseli ile ilgili kısmının iptaline karar verilmiş ve bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
“İmar Kanununun 18.maddesi uyarınca yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile ilgili Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 11.maddesinin 3.fıkrasında; “Ancak, taşınmaz sahiplerinin talepleri üzerine mülga 6785-1605 sayılı İmar Kanununun 39.maddesine göre daha önce ifraz edilerek tescil edilen parsellerden düzenlemeye dahil edilenlerin, ilk parselin ifrazında alınan terk oranını % 35’e tamamlayan fark kadar düzenleme ortaklık payı alınabilir” kuralı yer almaktadır.
Dava dosyası ve karar düzeltme dilekçesinin incelenmesinden 216 sayılı parselin 131 sayılı parselin ifrazından oluştuğu, ifraz nedeneyile 0,2659 oranında yola iştirak payı alındığı, 3 30 m2 olan 216 sayılı parselin ana parselin ifrazı sırasında yola terk edilen miktar eklenerek 449m2 üzerinden düzenlemeye tabi tutulduğu ve bu miktar üzerinden %35 oranında düzenleme ortaklık payı alındığı anlaşılmış olup, yukarıda anılan yönetmelik kuralı uyarınca 330 m2 olan 216 sayılı parselden 0,2659 terk oranını %35’e tamamlayan fark kadar düzenleme ortaklık payı alınması gerektiği ve düzenleme ortaklık payının alınış şekli düzenlemenin tamamını ilgilendirdiğinden 216 sayılı parselinde bulunduğu alanda 3194 sayılı yasanın 18.maddesi uyarınca yapılan düzenleme işleminde mevzuata uyarlık bulunmadığı açıktır.
Bu durumda düzenleme işleminin tamamının yukarıda belirtilen gerekçeyle iptal edilmesi gerekirken müktesep hakların korunmadığı gerekçesiyle yalnızca dava konusu parselle ilgili olarak iptal kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.
Temyize konu Adana 2.İdare Mahkemesinin 7.3.1991 günlü, 1991/170 sayılı kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile onanmasına karar verildi.