Yörede aynı imar planının iptali istemiyle başka kişiler tarafından açılan davalarda yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporlarda, öngörülen yolların şehircilik ve planlama esaslarına aykırılığı bulunmadığının belirtildiği gerekçesiyle davaların reddedildiği anlaşıldığından, mahkemece; bu dosya ile ilgili olarak düzenlenen raporda sadece davacının mülkiyeti ve yapılaşma durumu esas alınarak inceleme yapıldığı göz ardı edilmek suretiyle anılan imar planının bu taşınmazla ilgili bölümünün iptaline karar verilmesinde isabet görülmediği
Dava, taşınmazın bir kısmının 14,5 m. genişliğinde ana yola ayrılmasını öngören imar planının iptali dileğiyle açılmış, İdare Mahkemesince mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesinden; 14,5 m. genişliğindeki yolun konuşlandırılış şekliyle bir çok imar davasına neden olacağının anlaşıldığı, bu nedenle planda şehircilik ve planlama ilkeleri ile kamu yararına uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiş, karar davalı belediye başkanlığınca temyiz edilmiştir.
Temyiz dosyasının incelenmesinden, gerek 1/25000 ölçekli çevre düzeni, gerek 1/5000 ölçekli nazım ve gerekse de 1/1000 ölçekli uygulama imar planında davacıya ait taşınmazın turizm fonksiyonuna ayrılan bölgede yer aldığı, bu bölgede sahile paralel olarak ana toplayıcı yol olarak 14,5 m. genişliğinde dava konusu yolun öngörüldüğü, aynı bölgede yer alan başka taşınmaz maliklerince açılan davalarda İzmir 2.İdare Mahkemesince …’dan oluşturulan bilirkişi kurulu vasıtasıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda konunun hem şehircilik ve planlama ilkeleri, hem de kentin tofoğrafik yapısı, mülkiyet ve yapılaşma durumları da ele alınarak incelendiği, anılan yolun sahilin tamamen yayaya ayrılmasıyla sahile dik inen 10 m.lik yolların toplayıcı niteliği ile doğudan batıya uzandığı, yolun güzergahının değiştirilmesi halinde kamunun büyük zarara uğrayacağının belirtildiği, sözü edilen bilirkişi raporuna dayanarak İzmir 2. İdare Mahkemesince aynı konuya ilişkin davaların reddedildiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, bu davada yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda ise konu, sadece davacının mülkiyeti ve yapılaşma durumu esas alınarak incelenmiş ve yolun güzergahının değiştirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, yol gibi önemli ve öncelikli bir kamu hizmetinin sadece davacının taşınmazının bir kısmını içermesi yönüyle ele alınmak suretiyle sonuca ulaşan eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna itibar edilerek dava konusu işlemin iptalinde yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı temyize konu İzmir 1.İdare Mahkemesinin 29.1.1991 günlü, 1991/31 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.