İmar düzenlemesi yapılmış alanlarda maliklerin izni olmaksızın tevhit ve ifraz işlemlerinin yapılamayacağı
Dava, 3 ve 420 parsel sayılı taşınmazların 3194 sayılı Yasanın 16.maddesine göre şuyulandırılmasına ilişkin belediye encümeni kararının iptali isteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince, yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; 420 ve 421 parsellerin davacıya ait olduğu, 421 parsel üzerindeki davacı tarafından 1985/yılında düzenlenmiş ruhsat ile yapılan bir bina bulunduğu, binanın giriş çıkışının 420 parselden yapılmasının öngörülmesine karşın her parselin kendi giriş-çıkışını parsel sınırları içinde çözümlemesi gerekeceğinden tadilat ruhsatı ile binanın yol cephesinden projesinde dükkan olarak görülen girişin bitişiğindeki sahadan apartman girişi verilebileceği, imar planına göre şuyulandırılan 420 ve 3 parsellerin ayrı ayrı ruhsat alamaz durumda oldukları, 2 no’lu plarselin cephe genişliğinin yeterli olması nedeniyle düzenleme dışında tutulmasının yerinde olduğu, işlem sonucunda imar planına göre yapılaşabilecek bir parselin oluşturulduğu, sonuç olarak dava konusu şuyulandırma işleminin yerinde olduğu belirtildiğinden anılan rapora dayanılarak davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, 3 parsel sayılı taşınmaz malikinin taşınmazının 420 parselle birleştirilmesi yolundaki müracaatı üzerine, davalı idarece 3194 sayılı Yasanın 16.maddesine göre dava konusu işlemin tesis edildiği, davanın da 420 parsel maliki tarafından bu işlemin iptali isteğiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
3194 sayılı Yasanın 16.maddesinde, belediye ve mücavir alan hudutları içindeki gayrimenkullerin resen veya müracaat üzerine tevhit ve ifrazının yapılabileceği belirtilmiş, 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile ilgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 15.maddesinde, “Arazi ve arsa düzenlemesi yapılmış imar adalarındaki bir veya birkaç parselde meskun alanlardaki kadastro parsellerinde maliklerin müracaatı üzerine imar planı ve mevzuatına uygun olmak şartıyla ifraz ve tevhit işlemleri yapılabileceği” kuralı yer almıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda da, dava konusu işlemin bir tevhit işlem olduğu dosyada mevcut kroki ve diğer belgelerin incelenmesinden anlaşıldığından, davacının muvafakatının alınmamış olması nedeniyle encümen kararının yasal düzenlemeye aykırı düştüğü sonucuna varılmıştır. İdare Mahkemesinde bu husus dikkate alınmaksızın davanın reddi yolunda verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyize konu Antalya İdare Mahkemesinin 30.5.1991 günlü, 1991/604 sayılı karının bozulmasına karar verildi.