1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1992/1325 K: 1993/832 T: 5.3.1993


Davacıya parselasyon sonucu büyük olan kadastral parselinden daha fazla alanlı müstakil imar parseli verilmiş olup yapılaşma hakkı da bu şekilde arttırılmıştır. Davacının mağduriyetinin olmadığı gibi teknik zorunluluk nedeniyle kalan kısmının hisseli verildiği, işlemde bu nedenlerle mevzuata aykırılık bulunmadığı nedeniyle mahkemece bilirkişi raporuna dayanılarak işlemin iptaline karar verilmesinde isabet yoktur.

İstemin Özeti: … 3. İdare Mahkemesinin 23.10.1991 günlü, E:1989/1601, K:1991/1140 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savcı Düşüncesi: Uyuşmazlık, davacıya ait parselleri de içeren parselasyon planının iptali istemiyle açılan davayı kabul eden İdare Mahkemesi kararının bozulması isteminden doğmuştur. Dava dosyasının incelenmesinden, davacıya ait 475 m2’lik 1798 parseliyle 135 m2’lik 1799 sayılı parsellerin 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca düzenlemeye tabi tutulduğu ve 475 m2 parselin 525 m2 ye çıkartılarak imara uygun hale getirildiği ve müstakil olarak davacıya verildiği, kalan 67 m2 lik kısmın ise müstakil parsel olarak düzenlenmesi mümkün olmadığından 4 m2 sinin 78 ada, 4 no’lu parselle, 16 m2 sinin ise 77 ada 15 no’lu parselle hisselendirildiği, artan 31.11 m2 ninde kamu tesis alanı (ilkokul) ile hisselendirildiği ve bu parselasyon işleminde davacıdan düzenleme ortaklık payı da alınmadığı anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak davacının düzenlemeye alınan toplam 592 m2 alanlı 1798 ve 1799 sayılı parselleri karşılığı tam ve hisseli olarak 592 m2 lik yer verilmiş olduğuna göre davacının mağduriyetinden söz edilemeyeceği açıktır.

Bu durumda 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine uygun olarak yapıldığı anlaşılan parselasyon işlemine karşı açılan davanın reddi gerekirken, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor göz önüne alınarak parselasyon işleminin iptal edilmesinde isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Dairesince dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

K: Dava, … Mevkii 1798 ve 1799 parsel sayılı taşınmazların 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca düzenlemeye tabi tutulmasına ilişkin işlemin iptali dileğiyle açılmış, İdare Mahkemesince İmar Kanununun 18. maddesi metni açıklanarak mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun incelenmesinden, davacıya düzenleme sonucu oluşturulan ve müstakilen tahsis edilen 525 m2 lik parselden başka çeşitli parsellerde hisse verildiği, bunlardın 16 m2 hisse verilen 77 ada, 15 parselin kadastral parselin bulunduğu adada yer almadığı, anılan parselde beş adet hissedar olduğu, parselin yapılaşma nizamı ve ebatları açısından uygulama yapılmasının çok güç olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiş, karar davalı belediye başkanlığınca temyiz edilmiştir.

Olayda, davacının maliki olduğu biri 475, öteki 135 m2 yüzölçümlü iki adet taşınmazın düzenlemeye tabi tutulduğu, sözü geçen parsellerin daha önceki yola terklerinden ötürü düzenleme ortaklık payı alınmadığı, düzenleme sonucu oluşturulan ve eski 1798 parselin yerine isabet eden 525 m2 yüzölçümlü 78 ada, 15 parselin müstakilen tahsis edildiği, kalan kısmının da müstakil bir parsel oluşturmasının mümkün bulunmaması nedeniyle iki ayrı parselde 4 ve 16 m2 olmak üzere hisselendirildiği, 47 m2 sine karşılık ise İmar Kanununun 18. maddesine ilişkin yönetmeliğin 12. maddesi uyarınca okul alanından pay verildiği temyiz dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacıya düzenleme sonucu büyük olan kadastral parselinden daha fazla 525 m2’lik müstakil imar parseli verildiği ve yapılaşma hakkının da arttırıldığı göz önüne alındığında davacının mağduriyetinin söz konusu olmadığı gibi, teknik zorunluluk nedeniyle kalan kısmının hisseli olarak verilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığından eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle işlemin iptalinde isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı İdare Mahkemesinin 23.101991 gün E: 1989/1601, K:1991/1140 sayılı kararının bozulmasına 5.3.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.