1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1992/2605 K: 1993/1267 T: 01/04/1993


Bitişik yapı nizamında yan bahçe mesafesi söz konusu olamayacağından, mahkemece bilirkişi raporuna göre inşaat ruhsatının iptaline karar verilmesinde isabet görülmediği

Dava, komşu parselde arka bahçe mesafesinde zemin kata ilave inşaat için verilen ruhsatın iptali isteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda 4.11.1985/tarihinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onanan imar planının özel işaretler paftasındaki yapı düzenleri bölümünün IV. fıkrasındaki “Kat adetlerine göre yapı yükseklikleri, yan ve arka bahçe uzaklıkları” kısmında 5 katlı yapıların bulunduğu alanlarda konutlar için yapı yüksekliğinin 15.50 m. M. ve M1 ticaret alanlarında yapı yüksekliğinin 17.75 m. yan bahçe mesafesinin 3.50 m. arka bahçe mesafesinin de 7.50 m. olarak belirtildiği, aynı paftanın “Tanımlar ve Plan koşulları bölümünde ise “Yol boyu ticaret verilen imar adalarında yapılacak yapıların zemin ve bodrum katlarının ada bölüm çizgisini taşmayacağı ve İmar planlarında M-M1 işaretli ticaret bölgelerinde nizamı ne olursa olsun zemin ve bodrum katlarının ön ve yan bahçe koşullarına uymak şartı ile parsel derinliğince yapılacağı hükümlerinin öngörüldüğü, inşaat ruhsatının iptali istenilen parselin bulunduğu adadaki inşaat nizamının 29 M-I no’lu imar planı paftasına göre kısmen B-6 katlı ticaret alanında, kısmen de A-3 katlı yapı nizamında kaldığı, inşaat ruhsatının imar planı koşullarında belirtilen arka bahçe mesafesine uymadığı gibi belediyenin vermiş olduğu imar durumundaki yan bahçe mesafesine de uymadığı, yine inşaatın bulunduğu adadaki ada bölüm çizgisi belli olmadığından, bu çizginin ada bazındaki kuzey ve güney cephelerindeki yolların anısında kalan ve orta kısmından geçtiği kabul edildiğinde ada bölüm çizgisini de taştığı görüldüğü, inşaat ruhsatının Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin 28.maddesinde belirtilen kurala da aykırı verildiği, yine zemin kat üzerinde kömürlük yapılmasının anılan Yönetmeliğin 53.maddesine de aykırı düştüğü belirtildiğinden anılan rapor doğrultusunda, dava konusu işlemde mevzuata uyarlık görülmediğinden iptaline karar verilmiş, bu karar davalı ve müdahiller tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu parsele 1.10.1986/ve 4.11.1987/tarihlerinde iki yan parsele dayalı, 7,5 m.arka bahçe mesafeli inşaat ruhsatı verildiği, daha sonra Adapazarı Kent bütünü revizyon imar planında söz konusu yer yol boyu ticaret bölgesinde kaldığından imar planı ve yönetmeliğindeki ticaret bölgesi koşullarına uygun olarak 9.8.1991 tarihde arka, bahçe mesafesinde zemin kata ilave inşaat için dava konusu edilen ruhsatın verildiği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlığa konu olan parsel imar planında yol boyu ticaret bölgesinde B-5 yapı nizamına (bitişik nizam, 5 kat) tabi olup, bitişik yapı nizamında yan bahçe mesafesi söz konusu olamıyacağından imar durumundaki yan bahçe mesafesine uyulmadığı yolunda bilirkişi raporunda yer alan görüşü kabul etmek mümkün değildir. Kaldı ki, davacı da anılan parselin arka bahçe komşusudur.

Diğer taraftan, imar planı lejantında; imar planında ticaret ve yol boyu ticaret bölgelerinde nizamı ne olursa olsun zemin ve bodrum katların ön ve yan bahçe koşullarına uymak şartıyla arsa derinliğince yapılabileceği belirtildiğinden ve söz konusu parselin yer aldığı adada imar planı ile ada bölüm çizgisi belirlenmemiş olduğundan yol boyu ticaret bölgesinde kalan bu parselde zemin katın parsel derinliğince yapılmasında imar planına ve mevzuatına aykırılık bulunmamaktadır. Müdahiller tarafından Sulh Hukuk Mahkemesi aracılığıyla yaptırılan tespit sonucu düzenlenen raporla da, uyuşmazlığa konu parselin yer aldığı adadaki Ankara Caddesine cepheli diğer taşınmazların zemin katlarının parsel derinliğince ve bitişik nizamda yapıldığı belirlenmiştir.

Açıklanan nedenlerle eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu benimsenmek suretiyle dava konusu inşaat ruhsatının iptali yolunda verilen temyize konu Sakarya İdare Mahkemesinin 12.3.1992 günlü, 1991/114 sayılı kararında isabet görülmediğinden bozulmasına karar verildi.