Uyuşmazlık konusu taşınmazların üniversite alanı olarak belirlenmesine ilişkin 1/50.000 ölçekli metropoliten nazım imar planında ve kamu hizmeti yaptığı tartışmasız olan vakıf üniversitelerinin bu hizmeti yerine getirdiği bina ve tesislerin resmi bina olarak nitelendirilmesi yönündeki dava konusu yönetmelik değişikliklerinde kamu yararına aykırılık yoktur.
İstemin Özeti: … İlçesi, … pafta, … sayılı parseller ile … pafta, … sayılı parsellerin “… Üniversitesi Alanı” olarak belirlenmesine ilişkin olan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 27.1.1998 gününde onanan 1/50.000 ölçekli … Metropoliten Nazım İmar Planı ile 25.7.1997 günlü, 23060 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Belediye ve Mücavir Alan Sınırları İçinde ve Dışında Planı Bulunmayan Alanlarda Uygulanacak İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin ve 6.8.1997 günlü, 23072 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin: söz konusu alanın Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 29.7.1980/gününde onanan 1/50.000 ölçekli planda kısmen orman kısmen de tarım alanında kaldığı, Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 15.11.1995 gününde onanan planda ise kısmen bölge parkı ve orman alanı olarak belirlendiği, dava konusu imar planının imar Planı Yapılması ve Değişikliklerine Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 24.maddesine aykırı olarak nazım plan ana kararlarını bozucu fonksiyonel değişiklikler getirdiği, yürürlükte olan planın planlama genel ilkelerini, stratejilerini, hedeflerini ve üniversite alanı için getirdiği düzenlemeleri bozduğu, büyükşehir belediyesinin görüşünün alınmadığı, su toplama havzalarına ilişkin … yönetmeliğine aykırı bulunduğu, yeşil alan miktarının azaltıldığı, özel üniversiteler bakımın dan plan yapma yetkisini sağlamak amacıyla yapılan yönetmelik değişikliklerinin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla iptali istenilmektedir.
Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: … Büyükşehir Belediye Meclisince onanan 1/50.000 ölçekli planın yetki yönünden iptal edildiği, … Üniversitesinin vakıf üniversitesi olarak kurulduğu, vakıf üniversitelerinin resmi bina olarak değerlendirilebileceğine ilişkin yönetmelik değişiklikleri uyarınca bakanlığın 3194 sayılı İmar Kanununun 9. maddesine verdiği yetkiye dayanarak onadığı, dava konusu imar planında şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına aykırılık bulunmadığı, yönetmelik değişikliklerinin ise hukuka uygun olduğu öne sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Müdahilin Savunmasının Özeti: Bir bölgenin planda belirtilen fonksiyonunu sağlayacak işlemler gerçekleştirilmeden sadece plan üzerinde fonksiyon verilerek korunmasının mümkün olmadığı, uyuşmazlık konusu alanın orman vasfını kaybettiği ve gecekondulaşma eğiliminde bulunduğu, anılan alandaki üniversite yerleşiminin çevreyi koruyacağı ve yerleşim kalitesini artıracağı, ayrıca … Üniversitesinin bir kamu kuruluşu olduğu öne sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Özlem Şimşek’in Düşüncesi: Dosyada yer alan bilgi ve belgelerin bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu planda şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptali, diğer taraftan Anayasanın 130.maddesindeki vakıflar tarafından kurulan üniversitelerin akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden devlet eliyle kurulan Üniversiteler için Anayasa’da belirtilen hükümlere tabi bulunduğu yolundaki düzenleme ile bu üniversiteler arasında ayrım yapılmamış olması karşısında, kamu hizmeti yaptığı tartışmasız olan vakıf üniversitelerinin bu hizmetin gerçekleştirildiği yapılarına resmi bina niteliğini kazandıran yönetmelik değişikliklerinde kamu yararına ve hukuka aykırılık olmadığı sonucuna varılması nedeniyle davanın bu kısmının reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı Habibe Ünal’ın Düşüncesi: Dava, … pafta, … sayılı parseller ile … pafta, … sayılı parsellerin … Üniversitesi alanı olarak belirlenmesine ilişkin 3194 sayılı Yasanın 9.maddesine göre Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 27,1.1998 gününde onaylanan 1/50.000 ölçekli … Metropoliten Alan Nazım İmar Planı ile 25.7.1997 günlü, 23060 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Belediye ve Mücavir Alan Sınırları İçinde ve Dışında Planı Bulunmayan Alanlarda Uygulanacak İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin ve 6.8.1997 günlü, 23072 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin iptali isteğiyle açılmıştır.
İmar planları insan, toplum, çevre münasebetlerinde kişi ve aile mutluluğu ile toplum hayatını yakından etkileyen fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve toprağın koruma, kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek amacıyla hazırlanırlar.
İmar planlarının yargısal denetiminde de taşınmazın yer, büyüklük, konum ve işlevi açısından ayrıldığı amaca şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı açısından uygun olup olmadığının incelenmesi gerekir.
Danıştay 6.Dairesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda bilirkişiler, 3194 sayılı Yasanın yerel yönetimlere verdiği yetkinin nazım plan yapılmasında sadece 1/5000 ölçeğe indirgenemeyeceğini, gerekli olduğu durumlarda özellikle metropoliten bentlerde 1/100.000, 1/50000 ve 1/25.000 gibi kentlerin gelişme ve koruma stratejilerini belirleyen ölçeklerin nazım plan olarak değerlendirilmesi ve büyükşehir belediyelerince yapılabileceklerinin kabulü gerektiği görüşünden hareketle dava konusu planın da 15.11.1995 gününde büyükşehir belediye başkanlığınca onaylanan … Metropoliten İmar Planını değiştiren bir plan olduğunu belirtmişler ve incelemelerine temel dayanak olarak büyükşehir belediye başkanlığınca onaylanan bu planı almışlar ve bu plana dayalı irdelemeler yapmışlardır.
3194 sayılı İmar Kanununun 8.maddesinde planların tanımlarına yer verilerek planlar, bölge planı, çevre düzeni planı, nazım imar planı ve uygulama imar planı olarak kademelendirilmiş, belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planlarının belediyelerce yapılacağı hükmü getirilmiş; 3030 sayılı Yasanın “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görevleri” başlıklı 6.maddesinin A fıkrasında da, büyükşehir belediyelerine ait görevler sayılmış, (b) bendinde, “Büyükşehir nazım imar planlarını yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak, ilçe belediyelerinin nazım plana uygun olarak hazırlayacakları tatbikat imar planlarını onaylamak ve uygulanmasını denetlemek” görevinin büyükşehir belediyelerine ait olduğu hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer alan Yasa hükümleri uyarınca büyükşehir belediyelerine 1/5000 ölçekli nazım imar planı yapmak ve ilçe belediyelerince yapılan 1/1000 ölçekli uygulama imar planını onaylamak dışında herhangi bir planı yapmak ya da onaylamak yetkisi tanınmamıştır.
… Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 15.11.1995 gününde onaylanan 1/50000 ölçekli … Metropoliten Alan imar planı da yetki yönünden hukuka aykırı görülerek İstanbul 3.İdare Mahkemesinin 21.1.1998 günlü, E:1996/1455, K:1998/20 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve bu karar Danıştay 6.Dairesinin 13.5.1999 günlü, E:1998/1793, K:1999/2611 sayılı kararıyla onaylanmıştır. Belirtilen durura karşısında bilirkişi raporundaki yargı kararıyla da iptal edilmiş bulunan plana dayalı irdelemelere itibar etmeye olanak yoktur.
Bilirkişi raporunda: uyuşmazlık konusu alana ilk bakışta … Barajı uzak mesafeli koruma alanı, ağaçlık olmamasına karşın orman alanı olduğu gibi konular dışlandığında burada bir üniversite alanı olabilir izlenimi doğduğu, … Barajının uzak mesafeli koruma alanı içinde olmaması gereken … yerleşmesinin varlığı, yine alanın yakınındaki kaçak fabrika yapıları da dikkate alındığında burada düzenli bir üniversite yerleşmesinin mantıklı olarak nitelendirilebileceği, üniversite yerleşimi içinde kalan orman arazisinin büyük bölümünde ağaç, çalı ve benzeri bitki örtüsü bulunmadığı, bu tür alanları bugünkü yapısı ile Mera olarak tanımlamak gerektiği, alanda sulu tarım arazisi bulunmadığı, alanın tümünde gerek meyil, gerekse toprak yapısı açısından 6. ve 7.sınıf arazilerin yaygın olduğu, arazinin kullanım kabiliyeti bakımından yapısının, yürürlükteki “Tarım Alanlarının Tarım Dışı Gaye ile Kullanılmasına Dair Yönetmelik” hükümlerine aykırılık göstermediği, bu nedenle üniversite yerleşimi için kullanılmasının anılan yönetmelik hükümleriyle de çelişmediği belirtilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerle bilirkişi raporunun birlikte değerlendiril meşinden; bölgenin kaçak yapılaşma ve gecekondulaşma tehdidi altında bulunduğu, bütün bunların su havzalarına ve ormana verecekleri sınırsız zarar ve yağma dikkate alındığında, burada yapılacak bir üniversitenin bölgeyi bu tür oluşumlardan kurtaracağı, çevreyi ve ormanı koruyacağı, ilave ağaçlandırmalarla yeşil alan örtüsünü geliştireceği, vereceği eğitim hizmeti ile de yüksek öğretime ve topluma yarar sağlayacağı sonucuna ulaşıldığından … Üniversitesi yerleşim alanını belirleyen dava konusu planda şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık görülmemiştir.
Davanın yönetmeliklerin iptali istemine yönelik bölümünün incelenmesine gelince:
T.C. Anayasa’sının 124.maddesinde: Başbakanlık bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilecekleri kurala bağlanmıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun 5.maddesinde “Resmi bina” tanımı yapılmamış, ancak maddenin son fıkrasında, bu kanunda geçen diğer deyimlerin bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikte tarif edileceği belirtilmiş olup, Bayındırlık ye İskan Bakanlığınca hazırlanarak 2.11.1985/günlü, 18916 Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan Belediye ve Mücavir Alan Sınırları İçinde ve Dışında Planı Bulunmayan Alanlarda Uygulanacak İmar Yönetmeliğinin 4. maddesinin 5.bendinde ve 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tıp imar Yönetmeliğinin 16.maddesinin 20.bendinde “Resmi bina” Genel, katma ve özel bütçeli idarelerle il özel idaresi ve belediyeye veya bu kurumlarca sermayesinin yansından fazlası karşılanan kurumlara ait olan ve bir kamu hizmeti için kullanılan binalardır” sekinde tanımlanmış, dava konusu yönetmeliklerle de bu tanım “Genel katma ve özel bütçeli idarelerle, il özel idaresi ve belediyeye veya bu kurumlarca sermayesinin yansından fazlası karşılanan kurumlara, kanunla veya kanunun verdiği yetki ile kurulmuş kamu tüzel kişilerine ait bina ve tesislerdir” şeklinde değiştirilmiştir.
Diğer taraftan T.C. Anayasa’sının “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesinde üniversitelerin tanımı yapıldıktan sonra devlet tarafından yasayla kurulacakları belirtilmiş, yasada gösterilen usul ve esaslara göre kazanç amacına yönelik olmamak koşuluyla vakıflar tarafından da devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabileceği açıklanmış, vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarının mali ve idari konular dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasa’da belirtilen hükümlere tabı bulunduğu kuralları yer almıştır.
Anayasa’nın metni açıklanan bu maddesi ile getirilen düzenlemede ister devlet eliyle kurulsun ister vakıflar tarafından kurulsun üniversitelerin akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden hiçbir ayırım yapılmamış veya farklı ölçütler getirilmemiştir.
Bu açıklamalar çerçevesinde vakıflarca kurulan üniversitelerin kamu hizmeti yaptığı ve bu hizmeti gerçekleştirdiği yapılarının da resmi bina olduğunda kuşku yoktur. Dolayısıyla dava konusu yönetmeliklerle getirilen düzenleme sadece vakıf üniversitelerini kapsama almak amacıyla yapılmış olsa bile hukuka ve kamu yararına aykırılık söz konusu edilemez.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince duruşma için önceden belirlenen 7.12.1999 gününde davacı vekili Av. …’in, davalı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı temsilcisi Hukuk Müşaviri …’in ve davalı idare yanında davaya katılanın vekili Av. …’in geldiği görülerek, Savcı Habibe Ünal’ın katılmasıyla duruşma yapıldı. Aynı gün tetkik hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, … İlçesi, … pafta, … sayılı parseller ile … pafta, … sayılı parsellerin “… Üniversitesi Alanı” olarak belirlenmesine ilişkin olan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 27.1.1998 gününde onanan 1/50.000 ölçekli … Metropoliten Nazım İmar Planı ile 25.7.1997 günlü, 23060 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Belediye ve Mücavir Alan Sınırları İçinde ve Dışında Planı Bulunmayan Alanlarda Uygulanacak İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin ve 6.8.1997 günlü, 23072 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin iptali istemiyle açılmıştır.
Dairemizin 10.2.1999 günlü kararı üzerine 27.5.1999 gününde Naip Üye Bekir Aksoylu niyabetinde Prof.Dr. … Prof.Dr. … Doç.Dr. … katılımıyla oluşan bilirkişi kurulunca yerinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporda özetle: 3194 sayılı Yasanın yerel yönetimlere verdiği yetkinin nazım plan yapılmasında yalnızca 1/5000 ölçeğe indirgenemeyeceği, gerekli olduğu durumlarda özellikle metropoliten kentlerde 1/100.000, 1/50.000 ve 1/25.000 gibi kentlerin gelişme ve koruma stratejilerini belirleyen ölçeklerin nazım plan olarak değerlendirilmesi ve büyükşehir belediyelerince yapılabileceklerinin kabulünün gerektiği, bu nedenle dava konusu planın 15.11.1995 günü büyükşehir belediye başkanlığınca onaylanan … Metropoliten imar planını değiştiren bir plan olduğu, 15.11.1995 günü onaylanan 1/50.000 ölçekli … Metropoliten İmar Planı gelişme ve koruma stratejilerine göre …’nin 3. kademe merkezi olduğu, bu merkezin kuzeyindeki sırtların diğer tarafından TEM otoyoluna doğru arazinin düzleştiği ve … Barajı Uzun Mesafeli Koruma Alanının başladığı, daha da kuzeyde bulunan … yerleşmesinin bu koruma alanı ile büyük çelişkiler yarattığı, planın …’yi bir vakıa olarak kabul ederek nüfus tahdidi getirdiği, … ile .. arasında ise orman, bölge parkı, askeri alan gibi açık kullanım alanları bulunduğu, dolayısıyla planlama stratejisi açısından yöre açık alan kullanımları ile korunmaya çalışılarak, kentsel kullanımların daha doğuda … 3.kademe merkezinde yoğunlaştırıldığı, bu alanda 3 bölgede üniversite alanı ayrıldığı, yörenin güney, batı ve doğusunda yoğun orman dokusunun bulunduğu, onama sınırı içinde bulunan 426 sayılı parselin ormanda açılmış bir alan olduğu, üniversite kararı başka işlevleri de çekeceğinden, … Barajı’nın uzun mesafeli koruma alanında olması nedeniyle baraj suyunun kirlenmeden korunmasının yanısıra, yakın çevredeki orman alanlarının korunmasını da tehlikeye atacak nitelikte olduğu, üniversite alanının, plan stratejilerini, dolayısıyla Nazım Plan kararlarını bozucu nitelik taşıdığı ve planın ulaşım sistemine ve kararın yan etkilerine ilişkin hiçbir çalışma yapılmadan, yalnızca parsel numaralarına gönderme yapılarak, onaylandığı, 1/50.000 ölçekte kadastro parsellerine gönderme yapılarak plan onaması yapıldığı için arazinin biçimi net olmadığından “ilerde nasıl bir parselasyon yapılacaktır” sorusunun yanıtının bulunmadığı, dere koruma alanı içinde bulunan taşınmazlarda herhangi bir inşaat yapılmaması gerekirken 424, 425, 449, 448, 356 sayılı parsellerde yapılaşma önerildiği, planlama ve şehircilik ilkeleri açısın dan dava konusu plan kararının üst ölçekteki uyumsuzluğun yanısıra, alt ölçeklerde daha da büyük sıkıntılar yaratacağı, bölge parkı oluşturulmasına ilişkin plan karan ile stratejik bir hedef ortaya konulduğu, hem çevredeki ormanlık alanlar üstündeki baskı önlenmeye hem de … Barajını besleyen havzanın su kaynakları sürdürülerek temiz tutulmaya çalışıldığı, çevre yerleşmelerde yoğun yapılaşmanın olduğu, yeşil alan arzı mevzuatın öngördüğü standartın çok altında kalan bu yörede büyük bir bölge parkı oluşturulmasına ilişkin plan kararının şehircilik ilkelerine kamu yararına uygun olduğu, üniversite kurulmasının altyapı getirilmesini gerektirerek, daha çok yapılaşma talebini özendireceği, davalı idarece eğitim tesisi kurulmasında kamu yararı olduğu ifade edilmekte ise de, su kaynağı için yeni alanlar üretilmesi olası değil iken eğitim tesisi için başka yerler bulunabileceği, gerek ülkede ve gerekse söz konusu alanda mevcut ormanın aynen korunmasında zorunluluk ve kamu yararı olduğu, üniversite alanı olarak belirlenen dava konusu parsellerin bulunduğu yerin … Barajının “Uzun Mesafeli Koruma Alanı” (2000 metre ve daha uzak mesafeli) içinde, alanın uzun kenarı doyunca uzanan … Deresinin 100 metre genişliğindeki çevresinin de “Derenin Mutlak Koruma Alanı”nda bulunduğu, İSKİ Genel Müdürlüğünün İçmesuyu Havzaları Koruma Yönetmeliğine göre dava konusu plan değişikliğiyle arazi kullanışı üniversite olarak belirlenen alanın orman sınırları içinde bulunan bölümünün üzerinde üniversite inşa edilmek üzere satılması, tahsis edilmesi, kiraya verilmesi veya devredilmesinin mümkün olmadığı, yönetmeliğin içmesuyu kaynaklan koruma alanları içindeki orman arazilerinin yalnızca orman olarak kullanımını öngördüğü, dava konusu plan değişikliği ile orman alanının üniversite kullanımına ayrılmasının yönetmelik hükmüne aykırı olduğu, keşif ve bilirkişi incelemesi sırasında bilirkişi kuruluna verilen üniversiteyi tanıtma broşüründe sunulan yerleşim planında rektörlük binası, kütüphane, fakülte binaları, amfiler ve sağlık birimleri yapılmasının öngörüldüğü, gerçekten geniş bir düzlükten oluşan bir sırt niteliğindeki arazinin bu kesiminin broşürde öngörülen yapılar için en uygun yer olduğu, ancak İçmesuyu Havzaları Koruma Yönetmeliğine göre 426 sayılı orman parselinin … Üniversitesine devredilerek üzerine yapı yapılmasının mümkün olmadığı, sonuç olarak; … Nazım Planının kentin çeperlere doğru geliştirilerek merkezdeki baskıyı azaltmayı hedeflediği, bu çerçevede …’da ikinci kademe, … ve …’te üçüncü kademe merkezler geliştirildiği, yeni üniversite alanlarının … yöresinde önerildiği, bu nedenlerle nazım planda belirlendiği gibi dava konusu yörenin açık alan kullanımlarına ayrılması şehircilik ilkeleri açısından uygun olup dava konusu nazım plan değişikliğinin bu ilkelere aykırı olarak nitelendirildiği, 15.11.1995 günü onaylanan 1/50.000 ölçekli … Metropoliten Nazım İmar Planı gelişme ve koruma stratejilerine göre arazi kullanışı bölge parkı olarak belirlenmiş olan alana, bu plan kararları ile çelişen bir kullanımın, bölge parkı için yeni bir yer belirlenmeden yerleştirilmesi, bu onamanın 1/50.000 ölçekte parsel numaralan belirtilerek yapılması, ortaya çıkan formun kadastral dokunun belirsizliklerine bırakılması ve ulaşım ağı ile üniversitenin getireceği diğer etkilerin düşünülmemesinin şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına aykırı olduğu, uyuşmazlık konusu plan değişikliği yapılan alan, İSKİ İçme Suyu Havzaları Koruma Yönetmeliği kapsamında, … Barajı’nın uzak mesafeli koruma alanında arazinin bir bölümü de aynı yönetmeliğe göre dere mutlak koruma bandında kaldığından, hem söz konusu yönetmelik ilkeleri açısından, hem de özellikle orman statüsündeki bir alanın yerleşime açılması yönünden yapılan nazım plan değişikliğinin planlama ilkeleri ve kamu yararı ile çeliştiği, belirtilmiştir.
Yukarıda içeriği açıklanan bilirkişi raporu davanın taraflarına gönderilmiş, davacı tarafından bilirkişi raporunun yerinde olduğu belirtilmiş, davalı idare tarafından büyükşehir belediyesi tarafından yapılan planın yetki yönünden iptal edildiği, yoğunluğun 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planların yapımı aşamasında değerlendirilebileceği iddialarıyla itiraz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 8.maddesinde planların tanımlarına yer verilerek planlar bölge planı, çevre düzeni planı, nazım imar planı ve uygulama imar planı olarak kademelendirilmiş, belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planlarının belediyelerce yapılacağı hükmü getirilmiş, 3030 sayılı Yasanın “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görevleri” başlıklı 6. maddesinin A fıkrasında da, büyükşehir belediyelerine ait görevler sayılmış, (b) bendinde “Büyükşehir nazım imar planlarını yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak, ilçe belediyelerinin nazım plana uygun olarak hazırlayacakları tatbikat imar planlarını onaylamak ve uygulanmasını denetlemek” görevinin büyükşehir belediyelerine ait olduğu hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer alan yasa hükümleri uyarınca büyükşehir belediyelerine 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı dışında herhangi bir planı yapmak ya da onaylamak yetkisi verilmemiştir.
… Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 15.11.1995 günü onaylanan 1/50.000 ölçekli … Metropoliten Alan imar planında yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığından bahisle İstanbul 3.İdare Mahkemesinin 21.1.1998 günlü, E:1996/1455, K:1998/20 sayılı kararıyla iptaline karar verilmiş, anılan karar dairemizin 13.5.1999 günlü, E:1998/1793, K:1999/2611 sayılı kararıyla onanmıştır. Bu durumda, bilirkişilerin incelemelerinin temel dayanağını oluşturan 1/50.000 ölçekli plan yargı kararıyla iptal edilmiş olduğundan rapordaki bu plana dayalı irdelemeler dikkate alınmamıştır.
Bilirkişi raporunda üniversite arazisinin yaklaşık 20 hektarlık bölümünün dere mutlak koruma bandında kaldığı belirtilmekte ise de, yağış mevsimi olan Mayıs ayında dahi derenin kurumuş dere yatağı olduğu keşif mahallindeki gözlemlerden anlaşılmıştır.
Üniversite alanı ile birlikte … Barajı uzak mesafeli koruma alanında kalan … yerleşmesi ile yine alanın yakınında ruhsatsız fabrika yapıları dikkate alındığında bölgenin kaçak yapılaşma ve gecekondulaşma tehdidi altında bulunduğu gözlemlenmiştir. Üniversitenin öngörüldüğü orman alanında ağaç, çalı ve benzeri bitki örtüsünün olmadığı, bugünkü yapısı ile mera arazisi olarak tanımlanması gerektiği, alanın tümünde sulu tarım arazisinin bulunmadığı, toprak yapısı açısından 6. ve 7. sınıf arazilerin yaygın olduğu, arazinin kullanım kabiliyeti bakımından yapısının yürürlükteki Tarım Alanlarının Tarım Dışı Gaye ile Kullanılmasına Dair Yönetmelik hükümlerine aykırılık göstermediği, üniversite yerleşkesi olarak kullanılmasının anılan yönetmelik hükümleri ile çelişmediği bilirkişi raporunda da vurgulanmıştır.
Ülkemizin en değerli varlıklarından biri olan orman alanlarının korunması, geliştirilmesi devletin ve ilgili kurumların en önemli görevlerindendir. Ancak bu görevin yerine getirilmesi sırasında Çevre Kanununun 3/b maddesinde de belirtildiği gibi kalkınma çabalarına olumlu ve olumsuz etkileri ile fayda ve sakıncaları dikkate almak kısa ve uzun vadeli değerlendirmeler yapmak suretiyle kamu yararı açısından dengeyi kurmak gerekmektedir.
Günümüzde plansız ve aşırı kentleşme olgusu sağlıklı kentleşmenin önündeki en ciddi engel olduğundan kentsel gelişmenin yönlendirilmesinde imar planlaması ile yön, şekil ve büyüklükle ilgili belirlemeler yapılması zorunludur. Kentsel planlama sürecinde zorlayıcı, kısıtlayıcı ve yönlendirici kararların tümü birden rol oynar. Çağdaş bir kentin oluşturulması ve yaşatılması için aşırı yapılaşmanın etkisinden korunmuş kent estetiği ve kentleşme kalitesini yükseltici alanların oluşturulması zorunludur.
İmar planlarının yargısal denetimi sırasında şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı kriterleri ile birlikte özelliği itibariyle imar planının bütünlüğü, genel yapısı, kapsadığı alanın nitelikleri ve çevrenin korunması gibi olguların yanısıra “üstün kamu yararı” ilkesinin de gözetilmesi zorunludur.
Uyuşmazlık konusu olay, plan bütünlüğü, planın kapsadığı alan, yakın çevresi, baraj koruma alanı, … kent makroformu, sağlıklı ve düzenli bir çevre oluşturulması çabası açısından birlikte ele alınarak değerlendirildiğinde; üniversite alanı olarak öngörülen alan ile … Barajı arasındaki … yerleşimi ve çevredeki ruhsatsız fabrikaların yörenin hızlı ve çarpık kentleşme eğilimi içinde olduğu izlenimini yaratması, dava konusu olan ve çevresinde ağaçlık alanların bulunmaması, üniversite alanını kısmen mutlak koruma alanı içinde bıraktığı iddia edilen derenin kurumuş dere yatağı olması, üniversite yerleşim planında dere mutlak koruma alanı sınırları ve orman alanının varlığının devamı için gerekli önlemlerin alınacağı hususları göz önünde bulundurulduğunda, yükseköğretime ve topluma yapacağı katkılarla kamu yararının en belirginleştiği kullanımlardan biri olan üniversite alanı oluşturulmasına yönelik dava konusu planda şehircilik planlama ilkelerine aykırılık görülmediği gibi getirdiği işlevde de üstün kamu yararı bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Davanın, yönetmeliklerin iptali istemine yönelik kısmının incelenmesine gelince;
T.C. Anayasa’sının 124.maddesinde: Başbakanlık, Bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde “Resmi bina” tanımı yapılmamış, ancak maddenin son fıkrasında, bu Kanunda geçen diğer deyimlerin bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikte tarif edileceği belirtilmiş olup, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca hazırlanarak 2.11.1985/günlü 18916 Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan Belediye ve Mücavir Alan Sınırları İçinde ve Dışında Planı Bulunmayan Alanlarda Uygulanacak İmar Yönetmeliğinin 4.maddesinin 5.bendinde ve 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin 16.maddesinin 20.bendinde “Resmi bina” Genel, katma ve özel bütçeli idarelerle il özel idaresi ve belediyeye veya bu kurumlarca sermayesinin yarısından fazlası karşılanan kurumlara ait olan ve bir kamu hizmeti için kullanılan binalardır” sekinde tanımlanmış, dava konusu yönetmeliklerle de bu tanım “Genel katma ve özel bütçeli idarelerle, il özel idaresi ve belediyeye veya bu kurumlarca sermayesinin yarısından fazlası karşılanan kurumlara, kanunla veya kanunun verdiği yetki ile kurulmuş kamu tüzel kişilerine ait bina ve tesislerdir” şeklinde değiştirilmiştir.
Diğer taraftan T.C.Anayasa’sının “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesinde Üniversitelerin tanımı yapıldıktan sonra devlet tarafından yasayla kurulacakları belirtilmiş, yasada gösterilen usul ve esaslara göre kazanç amacına yönelik olmamak koşuluyla vakıflar tarafından da devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabileceği açıklanmış, vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarının mali ve idari konular dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumlan için Anayasa’da belirtilen hükümlere tabi bulunduğu kuralları yer almıştır.
Yukarıda yer alan Anayasal düzenleme ile akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden herhangi bir ayrım gözetilmeksizin vakıflar tarafından kurulan yüksek öğretim kurumlarının devlet tarafından kurulan yüksek öğretim kurumları ile eşit statüde olduğu belirlenmiştir.
Bu çerçevede değerlendirildiğinde, kamu hizmeti yaptığı tartışmasız olan vakıf üniversitelerinin bu hizmeti yerine getirmekte kullandığı yapılarının resmi bina olduğu açıktır.
Bu durumda, uyuşmazlık konusu yönetmelik değişiklikleri ile getirilen vakıf üniversitelerine ait bina ve tesislerin resmi bina olarak nitelendirilmesi yönündeki düzenlemede kamu yararına aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine, 7.12.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.