1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2003/1712 K: 2003/4221


İmar planı değişikliği işlemine karşı, uyuşmazlık konusu taşınmazın yakınındaki taşınmazın maliki olan kişinin dava açma ehliyetinin bulunduğu hakkında.

İstemin Özeti: Konya İdare Mahkemesinin 31.12.2002 günlü, E:2002/1697, K:2002/1782 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Danıştay Savcısı Düşüncesi: Mülkiyeti …’ye ait … Mahallesi 62 ada, 2 parselin bulunduğu alanla İlgili olarak imar tadilatı yapılması ve onanması ile parselasyon haritası yapılması ve imara açılmasına ilişkin 2.10.2000 gün ve 5/25 sayılı 18.2.2002 gün ve 2/16 sayılı 22.10.2002 gün ve 4/16 sayılı meclis kararlarının iptali istemiyle açılan davayı ehliyet yönünden reddeden Konya İdare Mahkemesinin 31.12.2002 günlü E:2002/1697, K:2002/1782 sayılı kararı davacı şirket tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz dosyasının incelenmesinden; İdarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletinde idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan birisinin iptal davaları olması, anılan davaların açılmasında davacı olabilmek İçin menfaat ihlalinin yeterli bulunması karşısında İmar planı tadilatının iptalini istemekte davacının dava açma ehliyetinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile temyiz konusu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, …, … Mahallesi, 62 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın imar planında değişiklik yapılmasına ilişkin 2.10.2000 günlü 5/25 sayılı; 18.2.2002 günlü, 2/16 sayılı; 22.10.2002 günlü, 4/16 sayılı belediye meclisi kararlarının iptali İstemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, …’nin mülkiyetindeki 62 ada, 2 parsel sayılı taşınmaza İlişkin plan tadilatının davacı ile ilgisi bulunmadığından kişisel menfaatinin de ihlal edilmediği gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyanın İncelenmesinden, davacının uyuşmazlık konusu taşınmazın yakınında bulunan ve akaryakıt satış istasyonu olarak kullanılan 1249 ada, 157 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğu, … ait tekstil fabrikası olarak kullanılan uyuşmazlık konusu taşınmazın özelleştirme idaresi tarafından …’ne satılmasından sonra tesis edilen dava konusu imar planı değişikliği işlemlerinin hak ve menfaatlerini ihlal ettiği, plan tadilatının yapılması sırasında imar mevzuatına uygun hareket edilmediği iddiaları ile bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 8.6.2000 günlü, 4577 sayılı Kanunla değişik 2. maddesinde belirtildiği üzere, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri ‘için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal davası olarak tanımlanmış olup, bu davalar İdarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en Önemli araçlardandır. Bu nedenledir ki iptal davasında davacı olabilmek için “menfaat ihlali” yeterli görülmüş, davacı ile dava konusu işlem arasında sadece meşru, kişisel ve güncel bir ilişkinin varlığı aranmıştır.

Bu anlayışla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10.6.1994 günlü, 4001 sayılı Yasanın 1. maddesiyle değiştirilen 2. maddesinin 1. bendinin (a) alt-bendinde yer alan “… kişisel haklan ihlal edilenler…” ibaresi nedeniyle söz konusu (a) altbent Anayasa Mahkemesinin 21.9.1995 günlü, E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararıyla Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş, iptal davalarında menfaatleri ihlal edilenlerin dava açabilecekleri esası benimsenmiştir. Kaldı ki söz konusu iptal kararına esas olan düzenlemede dahi “…çevre, tarihi ve ültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar hariç olmak üzere…” şeklinde sınırlama ile çevre tarihi ve kültürel değerlerin korunması konularında açılacak davalarda dava açma ehliyeti önceki düzenlemede olduğu gibi korunmuştur.

İdarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletinde idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri “iptal davalaradır.

İptal davalarındaki sübjektif ehliyet koşulu doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorundur. Dolayısıyla sübjektif ehliyet koşulunun, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.

Nitekim; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda sübjektif ehliyet koşulunun, bu durum dikkate alınarak yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır.

Bu saptamalar çerçevesinde uyuşmazlığa bakıldığında, imar planlan kamu yararını ilgilendiren genel nitelikte düzenleyici işlemler olduğundan, semt sakini sıfatıyla menfaatinin ihlal edildiğinden bahisle dava açma hakkı bulunan davacının imar planı tadilatının iptali istemiyle açtığı bu davada dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmış, idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle Konya İdare Mahkemesinin 31.12.2002 günlü, E:2002/1697, K:2002/1782 sayılı kararının bozulmasına, 16.090.000 lira karar harcı ile fazladan yatırılan 12.000.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 9.7.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C.