1. Anasayfa
  2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2015/5055 K: 2015/17073 T: 3.11.2015


Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasında murisin işlem ( vasiyetname düzenleme ) tarihi itibariyle hukuki işlem ( fiil ) ehliyetine sahip olduğu tespit edilir ise davacının ehliyetsizlik iddiası kanıtlanamamış olacağından bu defa davacının tenkis talebi ile ilgili inceleme-değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi ve davacının vasiyetname iptali ve tenkis talepleri yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekecektir.

Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali ve tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 03/11/2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacılar vekili ile Av. K. D. geldi. Karşı taraf davalı vekili geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

KARAR: Davacı vekili dilekçesinde; tarafların ortak murisinin düzenlemiş olduğu resmi vasiyetname ile, davalıya 3 parça taşınmaz bıraktığını, davacıları ise, kendisine karşı sorumluluklarını yerine getirmedikleri gerekçesi ile mirasından mahrum ettiğini, ancak mirastan ıskat sebeplerinin gerçekleşmediğini, diğer yandan murisin işlem tarihinde fiil ehliyetinin bulunmadığını beyan ederek, vasiyetnamenin iptaline , olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıların murisi hiç arayıp sormadıklarını, onunla ilgilenmediklerini, en sonunda da, murisi hacir altına aldırmak için mahkemeye başvurduklarını, murisin vasiyet tarihinde fiil ehliyetinin bulunduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; murisin dava konusu vasiyetnameyi düzenlediği tarihte akıl sağlığının yerinde olduğu, davacıların murise karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmedikleri, bu nedenle de murisin mirasçılıktan çıkarma iradesinin yerinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu uyuşmazlık, vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesi talebine ilişkindir.

Davada murisin vasiyetnameyi düzenlediği tarihte fiil ehliyetinin bulunmadığı ileri sürülmüştür.

Dosyanın incelenmesinden, 04.11.2009 tarihinde, murise kanuni müşavir atanmasına karar verildiği, hükme esas alınan İstanbul Adli Tıp Kurulu Başkanlığının 29/04/2009 tarih ve 1691 sayılı raporda, “… muriste fiil ehliyetini müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini azaltacak mahiyet ve derecede olan Demansiyel sendrom başlangıcı denilen akli arızanın saptandığı, kişinin bu akli arıza nedeni ile menfaatlerinin müdrik ve telkine mukavin olamayacağı, kendi hür iradesi ile istikametinde tek başına serbest olarak eylem ve işlemlere giremeyeceği kanaatine varıldığı…”görülmüştür.

Fiil ehliyeti yokluğu; yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hâkimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.

Özellikle fiil ehliyetinin nisbi bir kavram olması, kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kuruluşu olan Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da zorunlu kılmaktadır.

Esasen TMK.nun 409/2. maddesinde de, akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

Şu durumda, öncelikle ehliyetsizlik iddiası incelenerek, ehliyetsiz olduğu ileri sürülen mirasbırakanın vasiyetname tarihine yakın günlerde ve sonrasında tedavi görüp görmediği hususunda tarafların bilgisine başvurularak varsa SGK Medula sistemi üzerinden kullandığı ilaçlar, tedaviler ile varsa tedavi görülen kurumlardan doktor raporları, hasta müşahede kâğıtları ve film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi, sonrasında işlem tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması, alınacak rapor sonucuna göre murisin işlem ( vasiyetname düzenleme ) tarihi itibariyle hukuki işlem ( fiil ) ehliyetine sahip olduğu tespit edilir ise davacının ehliyetsizlik iddiası kanıtlanamamış olacağından bu defa davacının tenkis talebi ile ilgili inceleme-değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi ve davacının vasiyetname iptali ve tenkis talepleri yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekecektir.

Öyle ise mahkemece, bu ilkeler doğrultusunda, yargılama yapılıp, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.