1. Anasayfa
  2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2016/21737 K: 2017/427


Katılma alacağı, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren TMK uyarınca; eklenecek değerlerden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır. Dairemiz uygulamalarına göre, aile konutu ölen eşin kişisel malı ise sağ eş lehine mülkiyet hakkı tanınmamaktadır.

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR Davacı … vekili, dava dilekçesinde belirtilen malvarlıkları nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile davacının katkı payı alacağı, değer artış payı alacağı ve katılma alacağının tespiti ile 278 ada 105 parselde bulunan 3 nolu bağımsız bölüm ile … plakalı araç üzerinde tasfiye alacağına mahsuben davacıya mülkiyet hakkı tanınmasını, kalan kısmın davalılardan faizi ile tahsilini istemiş, ıslah dilekçesinde araç üzerinde mülkiyet hakkı tanınmasına ilişkin taleplerinden vazgeçtiklerini bildirmiştir.

Davalı … vekili, davacının davasını kabul etmediklerini açıklamıştır. Davalılar … ve …, davacının davasının aynen kabul ettiklerini açıklamışlardır. Davalı …, usulüne uygun tebliğe rağmen cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.

Mahkemece, davanın kabulü ile, dava konusu 278 ada 105 parsel 3 nolu meskenin muris … adına olan tapusunun iptali ile davacı adına TMK 240/1-3 madde gereğince tesciline, mahkeme veznesine depo edilen 262.000-TL’nin muris …’ın veraset ilamındaki hisseleri oranında davalılara ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir(6100 sayılı HMK’nun 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katılma alacağına mahsuben aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı tanınması isteğine ilişkindir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Aile konutu ve ev eşyası” başlıklı 240. maddesin de aynen; ” Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır. Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir. Sağ kalan eş, mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz…” hükmüne yer verilmiştir.

Aile konutu, resmi evli eşlerin birlikte seçtikleri ve ortak aile yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantılarını buna göre düzenlemeyi amaçladıkları konuttur(TMK’nun 186 m, HGK 28.09.2011 tr 2011/556 K.).

Katılma alacağı, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren TMK uyarınca; eklenecek değerlerden(TMK’nun 229.m) ve denkleştirmeden(TMK’nun 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının(TMK’nun 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin(TMK’nun 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır(TMK’nun 236/1.m). 01.01.2002 tarihinden önce yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 170. maddesi uyarınca geçerli olan mal ayrılığı rejiminde katılma alacağına yer verilmemiştir. Dairemiz uygulamalarına göre, aile konutu ölen eşin kişisel malı ise sağ eş lehine mülkiyet hakkı tanınmamaktadır.

Somut olayda; davacı ile eşi … evli iken 27.09.2010 tarihinde … ölmüş davacı sağ eş ile davalı çocuklarını mirasçı olarak bırakmıştır. Mal rejimi ölüm tarihi itibarıyla sona ermiştir(TMK’nun 225/1. m). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı TKM’nun 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK’nun 202/1.m). Katılma alacağına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması istemine konu 3 nolu mesken, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 13.07.1992 tarihinde satın alınarak, ölen eş adına tescil edilmiştir.

Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK’nun 179.m). Az yukarıda açıklanan aile konutu ölen eşin kişisel malı ise sağ eş lehine mülkiyet hakkı tanınmadığına yönelik Dairemiz uygulamaları göz önüne alınarak; 3 nolu mesken eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 13.07.1992 tarihinde satın alınıp ölen eş adına tescil edilmiş olması nedeniyle ölen eşin kişisel malı olduğundan Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Davalı … vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde iadesine 19.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.