1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2021/8043 K: 2023/136 T: 12.1.2023


Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2 nci maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir.

Taraflar arasındaki önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA: Davacılar vekili, dava konusu Hatay ili, İskenderun ilçesi, 398 parsel sayılı taşınmazda davalının bedelde muvazaa yaparak hisse satın aldığını, önalım hakkı nedeniyle davalı adına kayıtlı payın iptali ve davacılar adına tescili talebinde bulunmuştur.

II. CEVAP: Davalı vekili, davalının dava konusu yeri yaklaşık 40 yıldır kullandığını, taşınmazda fiili taksim

bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, “dava konusu taşınmazda fiili taksim bulunduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri: Davacılar vekili, taşınmazda fiili taksim bulunmadığını, fiili taksimin ispat edilemediğini, sınır olarak gösterilen setin kümes hayvanlarının geçişini engellemek için yapıldığını, davacılar tarafından yapılan havuzun ağaçları sulamak için yapıldığını, tanık olarak dinlenmesini istediği satıcının damadı ile ilgili mahkemece olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden sonuca gidildiğini, yemin deliline dayandığı halde hatırlatılmadığından bahisle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi; “İlk Derece Mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine” karar vermiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar: Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri: Davacılar vekili, istinaf dilekçesindeki ve re’sen belirlenecek nedenlerle temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme: Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk: 1.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 732 nci maddesine göre, önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.

2.Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Ancak davacı, tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir.

3.Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2 nci maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.

3. Değerlendirme

Dosya kapsamı ve toplanan tüm deliller incelendiğinde, mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporları, dinlenen tanıkların beyanları ile dava konusu taşınmazda tarafların kullandığı belirli kısımların bulunduğu belirlenmiştir. Davacılar yemin deliline dayanmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225 inci maddesinde yeminin konusunun “kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar” olabileceği belirtilmiştir. Fiili taksimin bulunup bulunmadığı kişinin kendisinden kaynaklanan bir vakıa olmadığından yemin delilinin hatırlatılmaması bozma nedeni olarak görülmemiştir.

Bu haliyle usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığından hükmün onanması gerekmiştir

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle; Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 12.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.