Fiili taksimin mevcut olduğu hâllerde önalım hakkı kullanılmasının hakkın kötüye kullanımı teşkil edeceği
Taraflar arasındaki önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazda müvekkilinin babasının 1/5 hak sahibi iken vefat ettiğini, davacının da 3/40 hak sahibi olduğunu, davalının taşınmazdan 120.000,00 TL bedelle 04.02.2016’da hisse aldığını belirterek önalım hakkına dayanarak tapu iptali ve tescil talep etmiştir.
II. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, davacının taraf sıfatının bulunmadığını, önalım iddiasının kötü niyetli olduğunu, zira 178 parselde bulunan taşınmazın 17.05.1977 yılında muris Sabahattin Güler’in de rızası ile her bir paydaşa 1/5 eşit pay düşecek şekilde taksim edildiğini, taksim sözleşmesinin krokiye bağlandığını, payların beton parsel taşları ile ayrıldığını ve pay sahiplerinin fiili kullanımına tahsis edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının külli halef konumunda olmakla fiili taksim sözleşmesine dayalı eylemli kullanımın bulunduğu taşınmazda önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteminde bulunmasının iyi niyet hükümleri ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar: İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri: 1. Delillerin takdirinde yanılgıya düşüldüğünü,
2. Taşınmazda yer alan beton direklerin bir ayrım direği olmadığını, sadece bağ çubukları için kullanıldığını,
3. Davacı tanıklarının eylemli fiili taksimin olmadığını açıkça beyan ettiklerini, davalının tanığı olan Hüseyin’in ise bizatihi hissesini satan satıcı olup beyanlarına itibar edilemeyeceğini,
4. Bilirkişi raporunda fiili taksime ilişkin bir değerlendirmenin yer almadığını,
5. Dosyada mevcut hava fotoğrafından gayrımenkule bakıldığında da fiili taksim olmadığının açıkça görüldüğünü,
6. Davalı tarafından yapılan şikayet sonucu Karaburun Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/695 Hazırlık sayılı dosyasında yapılan kadastro bilirkişisi incelemesinin de iddialarını doğruladığını,
7. 17.5.1977 tarihli sözleşmenin tüm hissedarlar tarafından imzalanmadığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fiili taksimin mevcut olduğu hâllerde önalım hakkı kullanılmasının hakkın kötüye kullanımı teşkil edeceği gerekçesiyle başvurunun esastan redddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar: Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri: Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme: Uyuşmazlık, ret kararının eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 732 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple ; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine , Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.