İmar uygulaması sonrası dava konusu edilen kısımda davacıların paydaşlık durumunun oluştuğu, keşif sırasında alınan tanık beyanlarına göre imar uygulaması öncesinde zeminde bulunan fabrika binasının olduğu alanın satıcı paydaş tarafından kullanıldığı, boş arsa olarak davalıya satışının gerçekleştirildiği, bilirkişi raporunda yapılan açıklama ve önceki yıllara dayalı hava fotoğrafları ekli rapor içeriğine göre fiili taksim durumunun bulunduğu belirtilmekle pay satan paydaşın payına karşılık olan bölümü kullanmaları sırasında davacının bu bölümde hak iddia etmediği, bu durumda ön alım talebinde bulunulamayacağı
Taraflar arasındaki ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA: Davacı vekili; davacının 1337 ada 2 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, taşınmazdan davalıya satış yoluyla pay devredildiğini belirterek, ön alım hakkı nedeniyle davalı adına olan payın iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP: Davalı, süresinde davaya cevap vermemiş, aşamalarda davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI:
Mahkemenin 02.06.2016 tarihli ve 2015/1020 Esas, 2016/472 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 02.06.2016 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 18.04.2017 tarih ve 2016/12792 Esas, 2017/3164 Karar sayılı ilamında; davalının temyiz dilekçesinde fiili taksim iddiasında bulunması dikkate alınarak fiili taksim araştırması yapılması gerektiğinden bahisle bozma kararı verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 22.06.2021 tarihli ve 2018/222 Esas, 2021/333 Karar sayılı kararıyla; fiili kullanma biçiminin oluştuğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 22.06.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı mirasçılarının vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 07.02.2022 tarihli ve 2021/7302 Esas, 2022/785 Karar sayılı ilamında; bozmaya uyulmuş olmakla lehine bozma kararı verilen taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşacağından bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi gerektiği, ancak mahkemece fiili taksim savunmasına yönelik olarak usulüne uygun keşif kararı kurulmadığı, taşınmaz başında dinlenilmesi gereken tanıkların keşif mahalline davet edilmedikleri, dinlenen tanıkların da taşınmaz başında değil duruşmada dinlendikleri, bu şekilde noksan soruşturmayla yetinilerek ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, bozma kararı verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; imar uygulaması sonrası dava konusu edilen kısımda davacıların paydaşlık durumunun oluştuğu, keşif sırasında alınan tanık beyanlarına göre imar uygulaması öncesinde zeminde bulunan fabrika binasının olduğu alanın satıcı paydaş tarafından kullanıldığı, boş arsa olarak davalıya satışının gerçekleştirildiği, bilirkişi raporunda yapılan açıklama ve önceki yıllara dayalı hava fotoğrafları ekli rapor içeriğine göre fiili taksim durumunun bulunduğu belirtilmekle pay satan paydaşın payına karşılık olan bölümü kullanmaları sırasında davacının bu bölümde hak iddia etmediği, bu durumda ön alım talebinde bulunulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar: Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri: Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın satış tarihindeki dönemde taraflar arasında fiili taksimin olup olmadığı araştırılmalıyken mahkemece bu duruma aykırı hareket edildiğini, satış tarihinde taşınmazın boş arsa olduğunu ve kullanan kimse olmadığını, fiili taksimin de olamayacağını, bilirkişi raporunda yer alan hava fotoğraflarına göre de 2013 yılı itibariyle taşınmaz üzerinde bina kalmadığını, satıcının da beyanında satış tarihinde binanın taşınmazda olmadığına dair beyanlarının dikkate alınmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme: Uyuşmazlık, ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 732, 733 ve 734 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Ön alım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması 4721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle; Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, Onama harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.