1. Anasayfa
  2. Diğer Mevzuat

Yargıtay Kararları Işığında Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu


Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu Nedir?

765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda karşılığı bulunmayan banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı üçüncü kısmında 245. maddede düzenlenmiştir.

Madde 5237 sayılı Kanunun ilk halinde 2 madde olarak düzenlenmişti. 29.06.2005 tarih ve 5377 sayılı Kanun ile maddeye 2. ve 4. fıkralar eklenmiş, 3. fıkranın üst sınırı arttırılmış ve adli para cezası ilave edilmiştir. 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun ile de 5. fıkra eklenmiştir. Böylece iki fıkra olarak düzenlenen madde beş fıkraya yükselmiştir.

Banka Kartı Nedir? Kredi Kartı Nedir?

5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 3. maddesinde, banka kartının; “mevduat hesabı veya özel cari hesapların kullanımı dahil bankacılık hizmetlerinden yararlanmayı sağlayan kartı”, kredi kartının; “nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya fizikî varlığı bulunmayan kart numarasını”, kart hamilinin ise; “banka kartı veya kredi kartı hizmetlerinden yararlanan gerçek veya tüzel kişiyi” ifade ettiği belirtilmiştir.

Banka kartının mülkiyet hakkı bankaya, kullanım hakkı ise kart hamiline aittir. Banka kartına sahip olabilmek için, kart hamilinin öncelikle bankada bir mevduat hesabının veya özel cari hesabının bulunması gerekli olup bu kart, kart hamilinin ATM cihazları üzerinden kendi hesabına ulaşmasını, hesabından para çekmesini, havale ve diğer bankacılık işlemlerini yapmasını sağlamaktadır.

Kredi kartı da, bankalar ve kart çıkarmaya yetkili kuruluşların müşterilerine belirli limitler dahilinde açtıkları krediler ile nakit kullanmaksızın mal veya hizmet alımı veya nakit kredi çekme olanağı sağlamak için verdikleri ödeme aracıdır.

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu

Türk Ceza Kanunu’nun “Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması” başlıklı 245. maddesine göre;

(1) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(3) Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

Bu suça “banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması” denilmektedir. Fakat 245. madde 3 farklı eylemi ihtiva etmektedir.

  • Gerçek bir banka veya kredi kartını kötüye kullanmak,
  • Sahte banka veya kredi kartı üretmek, satmak, devretmek, satın almak veya kabul etmek,
  • Sahte bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlamak,

a) Gerçek Bir Banka veya Kredi Kartının Kötüye Kullanılması Suçu

Maddenin birinci fıkrasına göre “Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”

Maddenin gerekçesinde ise; “Madde, banka veya kredi kartlarının hukuka aykırı olarak kullanılması suretiyle bankaların veya kredi sahiplerinin zarara sokulmasını, bu yolla çıkar sağlanmasını önlemek ve failleri cezalandırmak amacıyla kaleme alınmıştır.” denilmek suretiyle bu suçun kanuna konulma amacı (ratio legis) açıklanmıştır.

Kanun maddesindeki düzenleme karşısında;

  1. Başkasına ait banka veya kredi kartının her ne suretle olursa olsun ele geçirilmesi veya elde bulundurulması,
  2. Kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın kartın kullanılması veya kullandırılması,
  3. Kişinin kendisine veya başkasına yarar sağlaması,

Şartlarının birlikte gerçekleşmesi hâlinde Türk Ceza Kanunu’nun 245/1. maddesinde düzenlenen suç oluşabilecektir.

Anılan maddede yer alan “her ne suretle olursa olsun” ifadesi ile banka veya kredi kartının kanunlarda suç oluşturmayan eylemlerle ele geçirilmesi kastedilmektedir. Bu düzenleme ile kanun koyucu, banka ya da kredi kartının failin eline hukuka uygun yollardan geçmesi hâlinde doğabilecek tereddütleri gidermek istemiş ve bu ele geçirme hukuka uygun olsa bile banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılmasını yaptırıma bağlamıştır.

Yani gerçek bir banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçunun oluşması için;

  • Başkasına ait gerçek bir banka veya kredi kartı olacak,
  • Bu banka veya kredi kartını her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kişi,
  • Kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bu kartı kullanarak veya kullandırtarak,
  • Kullanma neticesinde kendisine veya bir başkasına yarar sağlaması gerekecektir.

Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 02.05.2011 gün ve 2010/7432 esas ve 2011/2321 sayılı içtihadında “Sanığın başkalarına ait kredi kartı bilgilerini ele geçirip, bu bilgileri kullanarak internet üzerinden alışveriş yapmak suretiyle haksız yarar sağladığının iddia ve kabul olunmasına göre, eylemin suç tarihinden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 245/1 maddesindeki “Banka veya Kredi Kartının Kötüye Kullanılması” suçunu oluşturacağı gözetilerek…” ifadesine yer verilmiştir.

Fail, banka ya da kredi kartını hukuka uygun yollardan elde etse bile, failin cezalandırılacağını açıkça belirtmek amacıyla hükümde, “her ne suretle olursa olsun” ifadesi kullanılmıştır.

Suçun mağduru kredi veya banka kartının hamilidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.10.2011 gün ve 2011/166-213 sayılı kararında 245. Maddenin 1. fıkrasındaki suçun mağdurunun “kart hamili” olduğunu açıkça belirtmiştir. Ayrıca birinci fıkrada “kartın kendisine verilmesi gereken kişi” den söz edilmektedir. Bu kişi de esasen kart hamilidir.

Suçun işlenmesinde her ne kadar banka ve kredi kurumunun bilişim sistemi aracı olarak kullanılmakta ise de; bu sistemlerin kullanılması banka veya ilgili kurumun bu suçun mağduru olduğu anlamına gelmemektedir. Bu durumda banka veya kredi kurumları “zarar gören” sıfatındadırlar.

Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 19.10.2011 gün ve 2011/7635-20911 sayılı kararında “CGK’nun 4.10.2011 gün ve 2011-166-213 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın katılan Fatma Handan’a ait farklı bankalardan verilmiş iki adet kredi kartını rızası dışında ele geçirip aynı gün birden fazla yerden alışveriş yapmak suretiyle menfaat temin etmekten ibaret eyleminde, iki ayrı işlenmiş suç söz konusu olmayıp zincirleme şekilde işlenen tek suçtan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden her kart için ayrı ayrı hüküm kurulması” ifadelerine yer verilmiştir.

Aynı “kart hamiline” ait aynı veya değişik bankalarca düzenlenen birden fazla kartın ele geçirilerek kullanılması halinde Türk Ceza Kanununun 245/1 ve 43. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar vermek gerekecektir. Yargıtay 11. Ceza Dairesi 08.03.2011 gün ve 2010/16996 esas, 2010/1319 karar sayılı kararında; “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 245/1 madde ve fıkrasında düzenlenen başkasına ait banka veya kredi kartını kötüye kullanmak suçunun mağduru hesap sahibi olan gerçek yada tüzel kişiler olduğu cihetle, aynı kişiye ait fakat farklı bankalarca tahsis edilmiş banka veya kredi kartı sayısı nedeniyle bağımsız suçtan bahsedilemeyeceği, aynı kişiye ait farklı bankalarca tahsis edilmiş birden fazla banka veya kredi kartının kullanılması halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanabileceği ancak kart ve kullanım sayısı ile yarar miktarının Türk Ceza Kanunu’nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesi ve zincirleme suç hükümleri nedeniyle cezada yapılacak artırım oranının belirlenmesi sırasında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden mağdur banka adedince suç oluşacağından bahisle yazılı şekilde fazla ceza verilmesi” denilmiştir.

İçtima: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndaki suçların içtimaı bakımından kural gereğince fail tarafından kartın ele geçiriliş şekli bir suç oluşturuyorsa, örneğin; hırsızlık, yağma, dolandırıcılık gibi bu durumda fail hem bu suçlardan ve hem de 245/1. maddeden olmak üzere iki ayrı suçtan mahkûmiyetine karar verilmelidir. Ancak ‘güveni kötüye kullanma’ ve ‘kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarrufta bulunma’ suçu yönünden ise tek suçu oluşturacağı kabul edilmelidir.

Teşebbüs: Bu suça teşebbüs mümkündür. Suçun hareket kısmı başkasına ait kartın kullanılması, netice ise yarar sağlamasıdır. Eğer kart kullanılmış fakat failin elinde olmayan bir nedenle yarar sağlanamamış ise suçun teşebbüs aşamasında kaldığı söylenmelidir.

Şahsi Cezasızlık Hali: Türk Ceza Kanununun 245/4. fıkrasına göre; “ Birinci fıkrada yer alan suçun;

  1. Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,
  2. Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın,
  3. Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,

Zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.

Etkin Pişmanlık: Türk Ceza Kanununun 245/5. fıkrası uyarınca “Birinci fıkra kapsamına giren fiillerle ilgili olarak bu Kanunun malvarlığına karşı suçlara ilişkin etkin pişmanlık hükümleri uygulanır.” Bu kapsamda; fail tarafından mağdurun zararı kovuşturma başlamadan önce aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi halinde cezanın 2/3’sine kadarı indirilebilecektir.

b) Sahte Banka veya Kredi Kartı Üretmek, Satmak, Devretmek, Satın Almak veya Kabul Etmek Suçu (245/2)

Türk Ceza Kanununun 245. maddesinin ikinci fıkrasına göre “Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”

Bu fıkradaki suçun oluşması için; başkasına ait gerçek bir banka hesabı ile ilişkilendirilerek, sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan, kabul eden kişiler cezalandırılacaktır. Suç tehlike suçu olup, herhangi bir neticenin gerçekleşmesi aranmamıştır. Yani neticesi harekete bitişik suçlardan olup icrai bir hareketle işlenebilir.

Maddedeki, üretme, satma, devretme, satın alma, kabul etme şeklindeki seçenek hareketlerde fiilin ticari amaçla yapılmasını ifade etmektedir. Suçun oluşumu için öncelikle, ilgili kuruluşlarca izin alan banka ve kredi kurumlarınca gerçek veya tüzel kişi adına açılmış bir banka ve kredi kartı hesabı olmalıdır. Daha sonra da bu hesaba ilişkin bilgilerin bir şekilde kopyalanarak kartın üretilmesi ve maddedeki diğer seçenek hareketlerin gerçekleştirilmesi gerekecektir. Başka bir anlatımla, banka veya kredi kuruluşlarının yetkisinde bulunan banka veya kredi kartının yetkisiz olarak sahte oluşturulmasıdır.

  • Aynı zamanda seçimlik hareketli bir suçtur. Bu hareketlerden birinin yapılması suçun oluşumu için gerekli ve yeterlidir. Anılan fıkrada seçimlik hareketli bir suç söz konusu olup buna göre; sahte banka veya kredi kartının üretilmesi, sahte üretilmiş banka veya kredi kartının sahte olduğu bilinerek satılması, devredilmesi, satın alınması ya da kabul edilmesi şeklinde belirlenen seçimlik hareketlerden en az birisinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
  • Suçun konusu ise gerçek bir banka hesabı ile ilişkilendirilerek üretilen, satılan, devredilen, satın alınan, kabul edilen sahte banka veya kredi kartı veya kartlarıdır.
  • Sahte banka veya kredi kartı oluşturmak encoder, enbosser gibi teknik cihazlarla olabileceği gibi sahte belgelerle bankalara yapılan başvuru ile de olabilir.
  • Bir banka veya kredi kartının üretilmesi, tamamen yeni bir sahte kart oluşturulması veya gerçek bir kart üzerinde değişiklik yapılması şeklinde karşımıza çıkabilmektedir. Satmak, banka veya kredi kartını belli bir bedel veya değer karşılığı alıcıya vermek; satın almak, belli bir bedel karşılığı banka veya kredi kartını almak; devretmek, banka veya kredi kartını belli bir bedel almaksızın başkasına vermek; kabul etmek ise banka veya kredi kartını belli bir bedel ödemeksizin almak anlamlarına gelir. Dolayısıyla satma, satın almanın; devretme de kabul etmenin karşılığı olarak düzenlenmiştir.

TCK’nın 245. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen suçun oluşabilmesi için ayrıca sahte banka veya kredi kartının başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek üretilmesi veya bu şekilde üretilen kartın satılması, devredilmesi, satın alınması ya da kabul edilmesi gerekmektedir. Hiçbir banka hesabıyla ilişkilendirilmeyen bir kartın üretilmesi veya kendisine kart verilmeyen kişinin kendi hesabıyla irtibatlandırarak kart üretmesi hâllerinde bu suç oluşmayacaktır.

Kişinin gerçeğe aykırı bilgi veya belgelerle bankaya başvurarak sahte bir banka veya kredi kartı oluşturulmasını sağlaması hâlinde TCK’nın 245. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları anlamında sahte karttan söz edilemeyeceği öğretide savunulmuş ise de bu şekilde üretilen kartın içermiş olduğu bilgilerin gerçeğe aykırı olması nedeniyle sahte olduğu ve gerçeğe aykırı belgelerle başvurulması sonucu bankaya sahte kart düzenletilmesi eyleminin de TCK’nın 245. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen üretim kavramı kapsamında değerlendirilerek diğer unsurların varlığı hâlinde suçun oluşacağı kabul edilmelidir. Nitekim Yargıtay uygulamaları da bu yöndedir.

Sahte kimlik ve belgelerle, kart çıkarma yetkisine sahip bankalara başvurup o kişiler adına hesap oluşturulması ve bu hesaptan kart alınıp kullanılması hesapla ilişkilendirme bulunmadığından TCK’nın 245/2. maddesindeki suçu oluşturmayacaktır. Başkasına ait sahte kimlik veya kimlik bilgileri ile o kişi adına kart çıkarılması hâlinde, kart, kart çıkarmaya yetkili kuruluş tarafından düzenlenmekte ve doğrudan hiçbir ilişkilendirme olmadan çıkarılmış olması nedeniyle TCK’nın 245/2. maddesinin uygulanma olanağı bulunmayacaktır.

Başkasına ait kimlik bilgileri ve belgeleri ile bankaya başvurup kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi ve kredi kartının kullanılması durumunda fiil 5464 sayılı Kanun’un 37/2. maddesindeki suçu ve kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi esnasında kullanılan belgelerin özelliğine göre TCK’nın 204, 207. maddelerindeki suçu oluşturacaktır.

Başkasına ait hesapla ilişkilendirme sonucu, hesap sahibinin bilgileri kopyalanmak suretiyle sahte kartın üretilmesinden sonra bu şekilde oluşturulan kart ile yarar sağlanması hâlinde hem TCK’nın 245/2, hem de TCK’nın 245/3. maddesindeki suç oluşabilecektir.

Diğer yandan TCK’nın 245/2. maddesinde tanımı yapılan suçun konusu sahte üretilen banka veya kredi kartı olup ancak sahte üretilen kart sayısınca suç oluşacağı veya zincirleme suç hükümleri uygulanabilecektir. Sahte kartın üretilmesine dayanak belgelerin, sahte kart üretilmesi suçu yönünden zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına esas alınması hukuken olanaklı değildir.

Mağdur: Yargıtay 11. CD’si “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu md. 245/2’de tanımlanan suçun mağdurunun, kartın henüz kullanılmamış olması nedeniyle hesap sahibi olmayıp banka veya kredi kartını çıkarma yetkisine haiz banka olacağı…” ifadesine yer verilerek bu suçun belirtilen seçimlik hareketlerin yapılması ile oluşacağı, kartın kullanılmaması nedeniyle bir zarar ihtimali bulunmadığından, mağdurun hesap sahibi olmayıp kartı çıkarma yetkisine haiz olan ilgili banka, kredi veya finans kurumu olduğunu açıkça vurgulamıştır.

Yargıtay 11.C.D. 21.04.2011 – 2010/4947- 2011/2148: “Sanıklara yüklenen “sahte kredi kartı üretmek ve kullanmak” suçlarından doğrudan doğruya zarar görüp, duruşmalardan haberdar edilmeyen ve CMK’nun 260/1 maddesi gereğince temyiz yoluna başvurma hakkı bulunup, kartları kopyalanan …bank’ın ilgili birimlerine gerekçeli kararın tebliğine ilişkin belgelere dosyada rastlanmadığından varsa eklenmesi aksi halde tebliği, verilmesi halinde temyiz dilekçelerinin eklenerek iadesi ve bu dilekçelerle ilgili olarak ek tebliğname düzenlenmesi için dosyanın mahalline gönderilmek üzere”

İçtima: Sahte banka veya kredi kartını üreten, satın alan ya da kabul eden kişi bu kartı kullanarak kendisine veya bir başkasına yarar sağlar ise 245/2 ve 245/3. fıkradaki suçları oluştuğu kabul edilmelidir.

Ortada tek bir fiil bulunmadığından fikri içtimadan söz edilemeyeceği gibi sahte kredi kartı üretme, satma, kabul etme eylemleri 245/3 fıkrada düzenlenen suçun unsuru veya ağırlaştırıcı sebebini de oluşturmadığı için iki ayrı suçun oluştuğunda bir tereddüt yoktur.

c) Sahte Bir Banka Veya Kredi Kartını Kullanmak Suretiyle Kendisine Veya Başkasına Yarar Sağlamak

Türk Ceza Kanununun 245. maddesinin 3. fıkrasına göre “Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır”

Bu fıkra kapsamında; sahte oluşturulan veya gerçek olmasına rağmen üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde bu fıkradaki suç kapsamına girmekte bu fıkra uyarınca cezalandırılmaktadır.

Fiil: Suçun tamamlanması için failin sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan banka veya kredi kartını kullanarak kendisine veya bir başkasına yarar sağlamış olması gerekmektedir. Yararın mutlaka fiilen elde edilmiş olmasına gerek yoktur. Yarar, üzerinde tasarruf edilebilir duruma gelmiş ise suç tamamlanmış olacaktır. Örneğin, bir kişinin kendi adına hesap açıp, daha sonra bu hesaba sahte banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle para transferi yapması durumunda suç tamamlanmış olacaktır. Diğer bir ifade ile suçun tamamlanması için hesabından söz konusu parayı çekmesi gerekli değildir ( Akbulut, s. 337).

Suçun Konusu: 5237 sayılı Kanunun 245. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen sahte banka veya kredi kartının kullanılması suretiyle yarar sağlama suçunun maddi konusu sahte banka veya kredi kartıdır. Sahte banka veya kredi kartı oluşturulması, başkalarına ait kimlik bilgilerini içeren sahte belgelerle kart çıkaran kuruluşa başvurulması ya da boş plastiklere başkasına ait kart bilgilerinin kabartma cihazı ile basılması veya manyetik şeride sahip mağaza kartlarına başkasına ait kart bilgilerinin encoder cihazı vasıtasıyla yüklenmesi sonucu gerçekleştirilebilir.

Fail: Bu suçun faili sahte kartı kullanarak kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişidir. Bu anlamda herkes anılan suçun faili olabilir. Diğer bir anlatımla suçun failinin mutlaka bilişim alanında uzman olması gerekli değildir.

Mağdur: Bu suçun mağduru banka veya finans kurumudur. Yargıtay’ın istikrar bulunan ve süregelen kararlarında da TCK’nın 245/3. maddesinde düzenlenen suçun mağdurunun kartı düzenleyen banka veya diğer finansal kuruluş olduğu kabul edilmiştir.

İçtima

765 sayılı Türk Ceza Kanunu döneminde fiilin işlenişine göre dolandırıcılık veya bilişim suçu, sahte belgelerle başvuru neticesinde elde edilen kredi kartının kullanılması halinde 504. maddenin 1. fıkrasındaki “Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla” dolandırıcılık suçunun oluştuğu kabul edilmekte idi.

Ancak 01.06.2005 tarihinden sonra bu tür eylemler artık 245. maddenin 3. fıkrası uyarınca değerlendirilecektir. İster kendisi üretsin, ister kabul etsin, ister satın alsın, isterse sahte belgelerle yaptığı müracaat neticesinde ilgili banka tarafından düzenlenerek faile verilsin bu durumların hepsinde fail kartı alıp kullanmış ise; 245. maddenin hem 2. hem de 3. fıkralarından ayrı ayrı cezalandırılacaktır. Çünkü bu fıkralar birbirinden ayrı ve bağımsız suçları oluşturmaktadır.

Yargıtay 11.C.D. 22.03.2011 – 2010/16128- 2011/1726: “Sanık … ile yüklenen sahte belgelerle bankaya kredi kartı ürettirmek fiillerinin Türk Ceza Kanununun 245/2.maddesine uygun bulunup anılan maddenin 3. fıkrasında tanımlanan “sahte banka veya kredi kartı kullanarak yarar sağlamak” suçunun unsuru yada ağırlatıcı nedeni olmayıp bağımsız suç olduğu ve suça konu kartların henüz kullanılmadığı da gözetilmeden Türk Ceza Kanununun 245/2.maddesi yerine anılan maddenin 3. fıkrası ile temel ceza tayin olunup teşebbüs hükümlerinin uygulanması aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.

Yargıtay 11.Ceza Dairesi 05.03.2010 gün ve 2007/4605 E., 2010/2476 K.: Sanık …’nın … adına sahte oluşturulan kimlik belgesi ile katılan …’na başvurup bu isme düzenlenen kredi kartını alarak nakit çekiminde ve alışverişlerde kullandığının ve yine … ve …. adına sahte oluşturulan kimliklerle aynı bankaya müracaatla bu isimler adına düzenlenen kartların teslimi sırasında yakalandığının iddia ve kabul olunması karşısında; lehe yasa karşılaştırmasının … adına düzenlenen kimlikle alınıp kullanılan kredi kartı nedeniyle 204/1,245/2-3, 43, … ve …. adına düzenlenen kimlik ve kredi kartı nedeniyle 204/1,245/2(iki kez) madde ve fıkraları ile yapılması gerektiğinin gözetilmemesi.

Kasıt: 245/3. maddesinde düzenlenen suç kasten işlenebilen bir suçtur. Kast için suçun kanuni tanımında yer alan unsurların bilinmesi gerektiğinden, failin bu suçtan sorumlu olması için kullandığı kartın banka veya kredi kartı olduğunu, bu kartların sahte olduğunu, banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya bir başkasına yarar sağladığını bilmelidir. Suçun olası kastla işlenmesi mümkündür. Suç tipinde hukuka aykırılığa işaret eden veya bilmeye ilişkin veya amaç saike yönelik herhangi bir kavrama yer verilmemiştir. Taksirle işlenmesi söz konusu değildir ( Akbulut, s. 337).