1. Anasayfa
  2. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2009/11210 K: 2010/5896 T: 13.04.2010


Mahkemelerin masrafların artmasına ve işlerin gecikmesine neden olabilecek uygulamalardan kaçınmaları gerekir. Mahkeme aşamasında yapılacak ilanen tebligatı, uzlaşma aşamasında yapmanın zaman, emek ve para kaybından başka bir işe yaramayacağı herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Hal böyle olunca idarenin adresi bulunamayanlar yönünden uzlaşma girişimi söz konusu olamaz. Bu bakımdan araştırmalara rağmen adresi bulunamayan malikler yönünden pazarlık girişiminde bulunulmadan tespit ve tescil istemiyle dava açılması gerektiği

Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı dava dilekçesinde; kamulaştırılan taşınmaz malın Kamulaştırma Yasasının 10.maddesi hükmüne göre bedelinin tespiti ve idare adına tesciline karar verilmesi istenmiş, mahkemece kamulaştırılan taşınmaz maliklerinden Aziz Kahraman’a idare tarafından usulüne uygun tebligat yapılıp pazarlık yoluyla uzlaşmaya çağırmadan dava açıldığı ve davacının henüz dava açma hakkının doğmadığı gerekçesiyle adı geçen davalı ile ilgili davanın reddine diğer davalılarla ilgili davanın kabulüne karar verilmiştir.

1- Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik 7,8,10. maddelerinde kamulaştırmayı yapan idarenin, kamulaştırmaya konu olacak taşınmaz malların nitelikleriyle beraber sahiplerini, adreslerini, tapu, vergi, nüfus kayıtları üzerinden veya ayrıca haricen yaptıracağı araştırma ile belgelere bağlayarak tespit ettirdikten sonra taşınmaz malın malikine pazarlıkla satın almak veya trampa yoluyla devralmak istediğini resmi taahhütlü bir yazıyla bildirip 15 günlük süre içerisinde malikin çağrının yapıldığı gün ve saatte gelmemesi halinde bu durumu bir tutanakla belirleyerek topladığı bütün belgelerle birlikte taşınmaz malın bulunduğu Asliye Hukuk Mahkemesine kamulaştırma bedelinin tespitiyle bu bedelin ödenmesi karşılığında taşınmazın idare adına tesciline karar verilmesini isteyebileceği öngörülmüştür.

Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; Yasanın 7.maddesi çerçevesinde kamulaştırılan taşınmaz maliklerinden Aziz K.’ın adresinin tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden araştırmasının yapıldığı, buna rağmen adresinin tespit edilemediği anlaşılmaktadır. Yasanın 8.maddesinde özellikle pazarlık için resmi taahhütlü yazı ile malikin çağrılması yeterli görülmüş olup, adresi bulunamayanlara ilanen çağrı yapılacağına dair anılan yasada bir hükme yer verilmemiştir. Kaldı ki Yasanın 10.maddesinin ikinci fıkrasında açıkça mahkemenin idarece yapılan araştırmalar sonucu adresleri bulunamayanlara Tebligat Yasasının 28.maddesi gereğince ilan yoluyla tebligat suretiyle bildirilerek duruşmalara katılmaya çağrılacağı hükmüne yer verilmiş ve böylece adresi tespit edilemeyenlere doğrudan dava açılacağı, mahkemenin ise bunlara ilanen duruşma gününü bildireceği hususu düzenlenmiştir. Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/son madde ve fıkrasına göre; davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının ( mahkemelerin ) görevidir. Mahkemelerin masrafların artmasına ve işlerin gecikmesine neden olabilecek uygulamalardan kaçınmaları gerekir. Mahkeme aşamasında yapılacak ilanen tebligatı, uzlaşma aşamasında yapmanın zaman, emek ve para kaybından başka bir işe yaramayacağı herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Hal böyle olunca idarenin adresi bulunamayanlar yönünden uzlaşma girişimi söz konusu olamaz. Bu bakımdan araştırmalara rağmen adresi bulunamayan malikler yönünden pazarlık girişiminde bulunulmadan tespit ve tescil istemiyle dava açılması gerektiği dikkate alınmadan davalıya idarece ilanen tebligat yaptırılmadığı gerekçesiyle adı geçen davalı aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiş olması,

2- Dava konusu taşınmazın imar parseli, emsal taşınmazın ise kadastro parseli olduğu anlaşıldığından dava konusu taşınmazın somut emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan değerine düzenlemeye karşılık bir ilave yapılması doğru ise de, yapılacak ilavenin dava konusu taşınmazın imar düzenlemesi görürken uğradığı zayiat oranı olan %33,217’ye tekabül edecek miktarda yapılması gerekir.

Buna göre; hükme esas bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan 412,47 TL/m2 bedeline %33,217’ye tekabül eden 137,01 TL ilave yapıldığında m2 bedelinin 549,48 TL olarak tespit edilmesi gerekirken yanlış hesap yöntemi ile daha yüksek m2 bedeli tespit edilmiş olması, Doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 13.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.