4856 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bayındırlık ve İskan Bakanlığının çevre düzeni planı konusunda yetkisinin kalmadığı; bölge ve havza bazında çevre düzeni planlarının yapılması, yaptırılması ve onaylanması konusundaki yetkinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, il ve belediye bazında çevre düzeni planlarına dair yetkinin ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yapılan çevre düzeni planlarına uygun olmak koşuluyla 5302 ve 5393 Sayılı Yasalar uyarınca ilgili idarelere ait olduğu sonucuna yatılmaktadır.
İstemin Özeti: Bursa İli Kestel İlçesi, Çataltepe Mevkii, Çataltepe Tapulamasında kalan 366 hektarlık alanda Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği üyeleri Küçük Sanayi Sitesine yönelik 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin onayı yolundaki 26.8.2011 günlü, 160131001 Sayılı İşlemin iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Yargı kararının uygulanması amacıyla tesis edilen davaya konu istemde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu kararına aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Müdahilin İddialarının özeti: Yargı kararının uygulanması amacıyla tesis edilen davaya konu işlemde şehircilik ilkelerine planlama esaslarına ve kamu kararına aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: Mülga 4856 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 8.5.2003 tarihinden sonra Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın çevre düzeni planı konusunda yetkisinin kalmadığı; bölge ve havza bazında 1/50.000 – 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarının yapılması, yaptırılması ve onaylanması konusundaki yetkinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, il ve belediye bazında çevre düzeni planlarına dair yetkinin ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yapılan çevre düzeni planlarına uygun olmak koşuluyla 5302 ve 5393 Sayılı Yasalar uyarınca ilgili idarelere ait olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, 1998 yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onaylanmakla birlikte, 17.11.2005 tarihli, 611 Sayılı Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi Kararı ve 7.3.2006 tarihli, Bursa İl Genel Meclisi kararıyla revize edilip il çevre düzeni planı olarak yürürlüğe konulan planda değişiklik yapma yetkisinin yine anılan idarelere ait olduğu, bu planda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onay yetkisinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan sebeplerle davaya konu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Düşüncesi: Dava, Bursa İli Kestel İlçesi, Çataltepe Mevkii, Çataltepe tapulama alanında kalan 366 hektarlık alanda Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği üyeleri Küçük Sanayi Sitesine yönelik 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin ONANMASINA dair 26.8.2011 günlü, 160131001 Sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, 1/100.000 ölçekli Bursa 2020 yılı Çevre Düzeni Planı’nın 19.1.1998 tarihinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 3194 Sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca onaylandığı, anılan planın 17.11.2005 tarihli, 611 Sayılı Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi kararı ve 7.3.2006 tarihli, 116 Sayılı Bursa İl Genel Meclisi kararıyla 5302 Sayılı Kanun uyarınca plan hükümlerinin revize edilmesi şeklinde “il çevre düzeni planı” olarak onaylanarak yürürlüğe konulduğu, devam eden süreçte plan kapsamında Bursa Kestel, Çataltepe Mevkii, Çataltepe Koyu Tapulama alanında Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği tarafından talep edilen küçük sanayi sitesi projelerine dair olarak 28.12.2009 tarihli 801 Sayılı Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi kararı ile 14.1.2010 tarihli 2010/27 Sayılı İl Genel Meclisi kararıyla onaylanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin Bursa 3. İdare Mahkemesi’nin 30.6.2011 tarihli K:2012/727 Sayılı kararıyla “1/100000 ölçekli planlarda onay makamının Çevre ve Şehircilik Başkanlığı olduğu” gerekçesiyle yetki yönünden iptali üzerine davaya konu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 9. maddesinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na belirtilen kapsamda plan yapma yetkisi verilmiş bulunmaktadır.
8.5.2003 günlü, 25102 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Mülga 4856 Sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 2. maddesinin (h) bendi ile “dengeli ve sürekli kalkınma amacına uygun olarak ekonomik kararlarla ekolojik kararların bir arada düşünülmesine imkan veren rasyonel doğal kaynak kullanımını sağlamak üzere kalkınma planları ve bölge planları temel alınarak çevre düzeni planlarını hazırlamak veya hazırlatmak, onaylamak, uygulanmasını sağlamak” görevi anılan tarih itibariyle Çevre ve Orman Bakanlığı’na verilmiş olup, bu genel yetkinin İstisnası Yasa’ya 29.5.2003 tarihinde eklenen Geçici 6. madde ile getirilerek “2. maddenin (h) bendinde ve 10. maddenin (c) bendinde belirtilen Kalkınma, bölge ve metropoliten imar planlarına uygun olarak yapılan 1/25000 ölçekli çevre düzeni planları ve bunlara ait değişikliklerle ilgili olarak, 8.5.2003 tarihinden önce onaylanmak üzere Bayındırlık ve İskan Bakanlığına intikal ettirilmiş bulunan planlarla ilgili iş ve işlemlerin, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca tamamlanarak onaylanacağı…” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin 2.5.2008 günlü E:2003/60 K:2008/97 Sayılı kararında da; Çevre Bakanlığı’nın 1991 yılında kuruluşundan itibaren Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı arasında yetki çalışmasına neden olan çevre düzeni planı hazırlanması, onaylanması ve uygulanması yetki ve görevinin 4856 Sayılı Kanunun 2. maddesinin (h) bendindeki kuralla Çevre ve Orman Bakanlığı’na verildiği, çevre düzeni planı hazırlanması konusundaki iki Bakanlık arasında yıllardır var olan çatışmayı sona erdirmeye yönelik olan düzenlemenin (4356 Sayılı Kanunun 2. maddesinin (h) bendinin) kamu yararına uygun olduğu ifade edilerek, çevre düzeni planlarına dair yetkinin Çevre ve Orman Bakanlığına ait olduğu kabul edilmiştir.
5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nda yerini bulan il bazında yapılacak çevre düzeni planlarına gelince:
5302 Sayılı il Özel İdaresi Kanunu’nun 6. maddesinin (a) bendinde, ilin çevre düzeni planını yapmak il özel idaresinin görevleri arasında sayılarak, il çevre düzeni planının; valinin koordinasyonunda, büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi ile birlikle yapılacağı; il çevre düzeni planının belediye meclisi ile il genel meclisi tarafından onaylanacağı; belediye sınırları il sınırı olan Büyükşehir Belediyelerinde il çevre düzeni planının ilgili Büyükşehir Belediyeleri tarafından yapılacağı veya yaptırılacağı ve doğrudan Belediye Meclisi tarafından onaylanacağı hükme bağlanmış; 5393 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 18. maddesinin (c) bendinde, belediyenin imar planlarını görüşmek ve onaylamak, büyükşehir ve il belediyelerinde il çevre düzeni planlarını kabul etmek belediye meclisinin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
İl çevre düzeni planı konusunda düzenlemeleri içeren 5302 ve 5393 Sayılı Yasaların yürürlüğünden sonra, Çevre ve Orman Bakanlığı ile anılan Yasalarda tanımlanan yetkili idareler arasında çevre düzeni planının hazırlanması, onaylanması görev ve yetkisi konusunda ortaya çıkacak yetki çatışmasını önlemek amacıyla 2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun 9. maddesi 26.4.2006 günlü, 5491 Sayılı Kanunun 6. maddesiyle yeniden düzenlenmiş ve sözü edilen maddenin (b) bendinde “Ülke fiziki mekanında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma, çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar planlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000 – 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planları Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır. Bölge ve havza bazında çevre düzeni planlarının yapılmasına dair usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir” hükmüne yer verilmiştir.
644 Sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri ile mevzuatta Bayındırlık ve iskan Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığına yapılmış atıfların Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yapılmış sayılacağı kuralı getirilmiştir.
Anılan düzenlemeler ışığında, 4856 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 8.5.2003 tarihinden sonra Bayındırlık ve İskan Bakanlığının çevre düzeni planı konusunda yetkisinin kalmadığı; bölge ve havza bazında 1/50.000 – 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarının yapılması, yaptırılması ve onaylanması konusundaki yetkinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, il ve belediye bazında çevre düzeni planlarına dair yetkinin ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yapılan çevre düzeni planlarına uygun olmak koşuluyla 5302 ve 5393 Sayılı Yasa’lar uyarınca ilgili idarelere ait olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda. 19.1.1998 tarihinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onaylanan ancak 17.11.2005 tarihli, 611 Sayılı Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi Kararı ve 7.3.2006 tarihli, 116 Sayılı Bursa İl Genel Meclisi kararıyla revize edilmek suretiyle “il çevre düzeni planı” olarak yürürlüğe konulan planda değişiklik yapma yetkisi yine anılan idarelere ait olduğundan, artık bu aşamada plan üzerinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yetkisi bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, davalı idarece işlem gerekçesi olarak alındığı savunulan Bursa 3. İdare Mahkemesi’nin 30.6.2011 tarihli E:2010/448 K:2011/727 Sayılı kararı belirtilen gerekçelerle Danıştay Altıncı Dairesi’nin 8.10.2012 günlü E:2011/7392 K:2012/4946 Sayılı kararı ile bozulmuştur.
Açıklanan nedenle, davaya konu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosya incelendikten sonra gereği görüşüldü:
K: Üye Ü. Demirci ve Üye R. Özdemir’in Avukatlık Kanununun 76. maddesinde sayılan baroların görevleri gözönünde bulundurulduğunda, davaya konu uyuşmazlıktaki gibi, bir alanda planlama kararlarının belirlenmesine dair plan değişikliğinin Baronun doğrudan tüzel kişiliğini, hak ve menfaatlerini etkilemediği; anılan yasa maddesinin de davacıya hukuken böyle bir hak tanımayacağı açık olduğundan, davaya konu işlemle Bursa Barosu Başkanlığının menfaat ilişkisi bulunmadığı bu sebeple sözü edilen davacı açısından davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği yolundaki karşı oyları ile Bursa Barosu Başkanlığının ehliyetli olduğu kabul edilerek esasın incelenmesine geçildi
Dava, Bursa İli Kestel İlçesi, Çataltepe Mevkii, Çataltepe Tapulamasında kalan 366 hektarlık alanda Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği üyeleri Küçük Sanayi Sitesine yönelik 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliğinin onayı yolundaki 26.8.2011 günlü, 160131001 Sayılı İşlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Dosyanın ve Danıştay Altıncı Dairesinin E:2011/7392 Sayılı dosyasının birlikte değerlendirilmesinden, 1/100.000 ölçekli Bursa 2020 yılı Çevre Düzeni Planının 19.1.1998 tarihinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 3194 Sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca onaylanarak yürürlüğe girdiği, söz konusu planın 17.11.2005 tarihli, 611 Sayılı Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi kararı ve 7.3.2006 tarihli, 116 Sayılı Bursa İl Genel Meclisi kararıyla 5302 Sayılı Kanun uyarınca plan hükümlerinin revize edilmesi şeklinde il çevre düzeni planı olarak onaylanarak yürürlüğe konulduğu, söz konusu planda, Bursa Kestel İlçesi, Burhaniye, Gözede, Aksu köyleri sınırları içinde kalan Kartaltepe Mevkiinin küçük sanayi sitesi alanı olarak belirlenmesine dair İl genel meclisinin 6.1.2009 günlü, 2009/10 Sayılı kararı ile bu karara yapılan Kirazın reddine dair 6.3.2009 tarihli 2009/14 Sayılı kararının Bursa 1. İdare Mahkemesi’nin 10.12.2009 tarihli E:2009/634 K:2009/1077 Sayılı kararıyla “dava konusu alanın Bursa Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kaldığı halde plan değişikliğinin büyükşehir belediyesinin katılımı olmasının İl Özel İdaresi tarafından hazırlanıp sadece il genel meclisince onaylandığı ve itirazların da aynı usulde karara bağlandığı anlaşıldığından davaya konu kararlarda bu yönüyle 5302 Sayılı Yasaya uyarlık bulunmadığı” gerekçesiyle iptaline karar verildiği, söz konusu iptal kararı üzerine Bursa Kestel, Çataltepe Mevkii, Çataltepe Köyü Tapulama alanında Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği tarafından talep edilen küçük sanayi sitesi projelerine dair olarak 28.12.2009 tarihli 801 Sayılı Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi kararı ile 14.1.2010 tarihli 2010/27 Sayılı İl Genel Meclisi kararıyla onaylanan 1/100.000 ölçekli Çevre düzeni planı değişikliğinin de Bursa 3. İdare Mahkemesi’nin 30.6.2011 tarihli K: 2012/727 Sayılı kararıyla “1/100.000 ölçekli planlarda onay makamının Çevre ve Şehircilik Başkanlığı olduğu” gerekçesiyle yetki yönünden İptali üzerine davaya konu çevre düzeni planı değişikliğinin onaylandığı görülmektedir.
Uyuşmazlıkta öncelikle 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının şu anki hukuki durumunun ve niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir.
3194 Sayılı Kanunun 9. Maddesinde, “Bakanlık gerekli görülen hallerde Kamu yapıları ile ilgili imar planı değişikliklerinin, umumi hayata müessir afet dolayısıyla veya topu konut uygulaması veya Gecekondu Kanununun uygulanması amacıyla yapılması gereken planların ve plan değişikliklerinin, birden fazla belediyeyi ilgilendiren metropoliten imar planlarının veya içerisinden veya civarından demiryolu veya karayolu geçen, hava meydanı bulunan veya havayolu veya denizyolu bağlantısı bulunan yerlerdeki imar ve yerleşme planlarının tamamını veya bir kısmını, ilgili belediyelere veya diğer idarelere bu yolda bilgi vererek ve gerektiğinde işbirliği sağlayarak yapmaya, yaptırmaya, değiştirmeye ve re’sen onaylamaya yetkilidir’ kesinleşen planlar ilgili belediyelere ve valiliklere tebliğ edilir “hükmüne yer verilmiştir.
8.5.2003 günlü, 25102 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Mülga 4856 Sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2. maddesinin (h) bendinde, dengeli ve sürekli kalkınma amacına uygun olarak ekonomik kararlarla ekolojik kararların bir arada düşünülmesine imkan veren rasyonel doğal kaynak kullanımını sağlamak üzere kalkınma planları ve bölge planları temel alınarak çevre düzeni planlarını hazırlamak veya hazırlatmak, onaylamak, uygulanmasını sağlamak Çevre ve Orman Bakanlığı’nın görevleri arasında sayılarak anılan görev Kanunun 10. maddesinin (c) bendi ile Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Müdürlüğü’ne verilmiştir.
Aynı Yasaya 4864 Sayılı Kanunun 11. maddesiyle 295.2003 tarihinde eklenen Geçici 6 maddede: “2. maddenin (h) bendinde ve 10. maddenin (c) bendinde belirtilen Kalkınma, bölge ve metropoliten imar planlarına uygun olarak yapılan 1/25000 ölçekli çevre düzeni planları ve bunlara ari değişikliklerle ilgili olarak, 8.5.2003 tarihinden önce onaylanmak üzere Bayındırlık ve İskan Bakanlığına intikal ettirilmiş bulunan planlarla ilgili iş ve işlemler, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca tamamlanarak onaylanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, 4856 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 8.5.2003 tarihinden sonra Kanunun Geçici 6. maddesinde sayılan ayrık durumlar dışında, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın çevre düzeni planı yapma yetkisinin kalmadığı, bu yetkinin Çevre ve Orman Bakanlığında olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin 2.5.2008 günlü E:2003/60 K:2008/97 Sayılı kararında; Çevre Bakanlığı’nın 1991 yılında kuruluşundan itibaren Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı arasında yetki çalışmasına neden olan çevre düzeni planı hazırlanması, onaylanması ve uygulanması yetki ve görevinin 4856 Sayılı Kanunun 2. maddesinin (h) bendindeki kuralla Çevre ve Orman Bakanlığına verildiği, çevre düzeni planı hazırlanması konusundaki iki Bakanlık arasında yıllardır var olan çatışmayı sona erdirmeye yönelik olan düzenlemenin (4856 Sayılı Kanunun 2. maddesinin (h) bendinin) kamu yararına uygun olduğu ifade edilerek, çevre düzeni planlarına dair yetkinin Çevre ve Orman Bakanlığında olduğu kabul edilmiştir.
Öte yandan Danıştay’ın pek çok kararında da, 4856 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 8.5.2003 tarihinden itibaren çevre düzeni planlarını hazırlamak, onaylamak ve uygulanmasını sağlamak görev ve yetkisinin Çevre ve Orman Bakanlığı’nda olduğuna vurgu yapılmıştır. (Danıştay Altıncı Dairesinin 21.12.2005 günlü E:2004/283 K:2005/6496 Sayılı kararı; Danıştay İDDK’nun 6.5.2004 günlü E:2001/380 K:2004/552 Sayılı kararı)
4856 Sayılı Yasa’yla Çevre ve Orman Bakanlığına verilen çevre düzeni planları konusundaki yetkinin yanı sıra il bazında yapılacak çevre düzeni planları da mevzuatımızda öngörülerek, bu planları onaylamaya yetkili idareler Kendi mevzuatlarında belirlenmiştir.
Buna göre, 5302 Sayılı il Özel İdaresi Kanununun 6. maddesinin (a) bendinde, ilin çevre düzeni planını yapmak İl özel idaresinin görevleri arasında sayılarak, İl çevre düzeni planının; valinin koordinasyonunda, büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi ile birlikte yapılacağı; il çevre düzeni planının belediye meclisi ile İl genel meclisi tarafından onaylanacağı; belediye sınırları il sınırı olan Büyükşehir Belediyelerinde il çevre düzeni planının ilgili Büyükşehir Belediyeleri tarafından yapılacağı veya yaptırılacağı ve doğrudan Belediye Meclisi tarafından onaylanacağı hükme bağlanmış; 5393 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 18. maddesinin (c) bendinde, belediyenin imar planlarını görüşmek ve onaylamak, büyükşehir ve il belediyelerinde il çevre düzeni planlarını kabul etmek belediye meclisinin görev ve yetkilen arasında sayılmıştır.
İl çevre düzeni planı konusunda düzenleme içeren 5302 ve 5393 Sayılı Yasaların yürürlüğünden sonra, Çevre ve Orman Bakanlığı ile anılan Yasalarda tanımlanan yetkili idareler arasında çevre düzeni planının hazırlanması, onaylanması görev ve yetkisi konusunda ortaya çıkacak yetki çatışmasını önlemek amacıyla 2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun 9. maddesi 26.4.2006 günlü, 5491 Sayılı Kanunun 6. maddesiyle yeniden düzenlenmiş ve sözü edilen maddenin (b) bendinde “Ülke fiziki mekanında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma, çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar planlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000 – 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planları Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır. Bölge ve havza Dazında çevre düzeni planlarının yapılmasına dair usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” kuralına yer verilmiştir.
644 Sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında kanun hükmünde kararname hükümleri ile mevzuatta Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığına yapılmış atıfların Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yapılmış sayılacağı kuralı getirilmiştir.
Buraya kadar yapılan açıklamalar ile değinilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, 4856 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 8.5.2003 tarihinden sonra Bayındırlık ve İskan Bakanlığının çevre düzeni planı konusunda yetkisinin kalmadığı; bölge ve havza bazında 1/50.000 – 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarının yapılması, yaptırılması ve onaylanması konusundaki yetkinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, il ve belediye bazında çevre düzeni planlarına dair yetkinin ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yapılan çevre düzeni planlarına uygun olmak koşuluyla 5302 ve 5393 Sayılı Yasalar uyarınca ilgili idarelere ait olduğu sonucuna yatılmaktadır.
Bu durumda, 1998 yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onaylanmakla birlikte, 17.11.2005 tarihli, 611 Sayılı Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi Kararı ve 7.3.2006 tarihli, Bursa İl Genel Meclisi kararıyla revize edilip il çevre düzeni planı olarak yürürlüğe konulan planda değişiklik yapma yetkisinin yine anılan idarelere ait olduğu, bu planda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onay yetkisinin bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından davaya konu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davaya konu işlemin Bursa Barosu Başkanlığı açısından iptaline usulde oyçokluğu esasta oybirliğiyle, diğer davacılar açısından iptaline oybirliğiyle, aşağıda ayrıntısı yer alan 489,60.-TL yargılama giderleri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 1.500,00.-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine, artan posta avansının karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine, bu kararın tebliğini izleyen otuz gün içerisinde Danıştay İDDKna temyiz isteminde bulunulabileceğinin duyurulmasına, 02.03.2015 tarihinde karar verildi.