Yapının sahibi ibaresiyle, yukarda sayılan inşai faaliyetleri gerçekleştiren kişiler ifade edilmektedir. Başka bir deyişle “yapının sahibi” ibaresinden ister yapının mülkiyetine sahip kişiler isterse kiracı, yapı malikinin yakını, intifa hakkı sahibi gibi üçüncü kişiler olsun inşai faaliyeti yapan kişiler anlaşılmaktadır. Danıştay’ın istikrar kazanan içtihatlarında da yapının sahibi ibaresinden, mevzuata aykırı yapıyı inşa eden kişinin anlaşılacağı belirtilmiş olup, uygulamada idarelerce gerekli araştırma yapılarak mevzuata aykırı inşai faaliyeti yapan kişi tespit edilmeksizin doğrudan yapının mülkiyet sahibine para cezası verilmesi, Kanun’un amacı ve anlamı ile bağdaşmayan bir sonuç doğurur.”
İstemin Özeti: Balıkesir İdare Mahkemesi’nin 27/01/2015 günlü, E:2015/108, K:2015/110 Sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması, davalı idare tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddedilmesii gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:
K: Dava, Balıkesir İli, Dursunbey İlçesi, İstasyon Mahallesi, Mericek Küme Evleri, 2727-Z pafta, 481 ada, 18 parsel sayılı taşınmazda ruhsatsız inşaat yaptığından bahisle 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine dair 18.08.2010 günlü, 127 Sayılı Dursunbey Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Balıkesir İdare Mahkemesi’nin 11/08/2011 günlü, E:2010/1248, K:2011/991 Sayılı kararıyla; para cezasına konu yapıların üzerinde yer aldığı tarla vasıflı taşınmazın davacı tarafından 2008 yılında iktisap edildiği, söz konusu tarihten önce de bu yapıların mevcut olduğu hususunun davacı tarafından dosyaya sunulmuş olan elektrik ve su aboneliği ile ilgili belgelerden anlaşıldığı, davalı idarece de savunma dilekçesinde söz konusu taşınmazın daha önce davacının eşi Şükran İlker’e ait olduğunun belirtildiği dikkate alındığında, davalı idarece tüm bu hususlar göz önünde bulundurulmaksızın ve yapıların davacı tarafından yapıldığı hususu somut ve kesin bir biçimde ortaya konulmaksızın, bahse konu kaçak yapılaşmadan davacının sorumlu tutulması suretiyle tesis edilen davaya konu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Anılan karar, temyiz incelemesi sonucunda, Danıştay Ondördüncü Dairesi’nin 03/06/2014 günlü, E:2012/46, K:2014/6838 Sayılı kararıyla; dosyadaki bilgi ve bilgilerin değerlendirilmesinden, para cezasına konu ruhsatsız yapının üzerine bulunduğu arsanın 2008 yılında davacı tarafından satın alındığı ve tapuda tarla vasfında olduğu, anılan yerin davacının beyanlarında da görüldüğü üzere davacı tarafından elma bahçesi olarak 2002 tarihinden itibaren kullanılmakta olduğu, davacı adına düzenlenen su ve elektrik aboneliklerinin de bu veriyi desteklediği, ayrıca davacı tarafından satın alındığında yapının mevcut olduğunun da dosyadan anlaşılmadığı, tespit anında da davacının muhatap alındığı göz önünde bulundurulduğunda, ruhsatsız yapının davacı tarafından yapılmadığı, başka bir deyişle yapıyı yapanın kendisi olmadığı durumunun ispat külfetinin davacıda olduğu ve davacı tarafından da durumun ortaya konulamadığı anlaşılmış olup; ruhsatsız yapının davacı tarafından yapılmış olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından, ruhsatsız yapılaşmadan davacının sorumlu tutulamayacağına dair aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle bozulmuş ise de; İdare Mahkemesince, bozma kararına uyulmayarak ilk kararında ısrar edilmiştir.
Davalı idare, Balıkesir İdare Mahkemesi’nin 27/01/2015 günlü, E:2015/108, K:2015/110 Sayılı ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinde; ruhsat alınmadan, ruhsat veya eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapının yapıldığı yönündeki idarenin tespiti üzerine yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığını altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere para cezası verilmesi kurala bağlanmıştır.
Anayasa’nın “Suç ve cezalara dair esaslar” kenar başlıklı 38. maddesinin yedinci fıkrasında, “Ceza sorumluluğu şahsidir.” hükmü yer almaktadır. Ceza sorumluluğunun şahsiliği ceza hukukunun temel ilkelerindendir. Cezaların şahsiliğinden amaç, bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmamasıdır. Başka bir anlatımla bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulmamasıdır. Anayasa’nın 38. maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından idari para cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tabidir.
3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin 1. fıkrasındaki “yapı sahibine” bölümünün Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemiyle itiraz yoluyla İstanbul 7. İdare Mahkemesince Anayasa Mahkemesine başvurulması üzerine, Anayasa Mahkemesi’nin 10.01.2013 günlü, E:2012/93, K:2013/8 Sayılı kararı ile ; “3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 5. maddesinde yapı, karada ve suda, sürekli ya da geçici, resmi ve özel, yerüstü ve yeraltı inşaatı ile bunların eklerini, değişikliklerini, onarımlarını, sabit ve hareketli tesislerini içine alan bir kavram olarak tanımlanmaktadır. Görüldüğü üzere, ister sabit olsun, ister hareketli olsun sadece ana yapı değil, ana yapıya ek olarak yapılan yapılar (ilaveler), ana yapı üzerinde yapılan değişiklikler; onarımlar (tamirler) da yapı olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla “yapının sahibi” ibaresiyle, yukarda sayılan inşai faaliyetleri gerçekleştiren kişiler ifade edilmektedir. Başka bir deyişle “yapının sahibi” ibaresinden ister yapının mülkiyetine sahip kişiler isterse kiracı, yapı malikinin yakını, intifa hakkı sahibi gibi üçüncü kişiler olsun inşai faaliyeti yapan kişiler anlaşılmaktadır.
Danıştay’ın istikrar kazanan içtihatlarında da yapının sahibi ibaresinden, mevzuata aykırı yapıyı inşa eden kişinin anlaşılacağı belirtilmiş olup, uygulamada idarelerce gerekli araştırma yapılarak mevzuata aykırı inşai faaliyeti yapan kişi tespit edilmeksizin doğrudan yapının mülkiyet sahibine para cezası verilmesi, Kanun’un amacı ve anlamı ile bağdaşmayan bir sonuç doğurur.”
Öte yandan, idarelerce gerekli araştırma yapılarak mevzuata aykırı inşai faaliyeti yapan kişi tespit edilerek idari yaptırımın bu kişiye uygulanması gerektiğinden bu anlamda söz konusu ibare Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan “Ceza sorumluluğu şahsidir.” hükmüne aykırı değildir.” gerekçesiyle itiraz başvurusunun reddine karar vermiştir.
Dosyanın incelenmesinden; mülkiyeti davacıya ait Balıkesir İli, Dursunbey İlçesi, İstasyon Mahallesi, Mericek Küme Evleri 2727-Z pafta, 481 ada, 18 Sayılı parselde ruhsatsız inşaat yapıldığından bahisle 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine dair 18.08.2010 günlü, 127 Sayılı Dursunbey Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve bilgilerin değerlendirilmesinden; para cezasına konu ruhsatsız yapının üzerine bulunduğu arsanın 2008 yılında davacı tarafından satın alındığı ve tapuda tarla vasfında olduğu, anılan yerin davacının beyanlarında da görüldüğü üzere davacı tarafından elma bahçesi olarak 2002 tarihinden itibaren kullanılmakta olduğu, davacı adına düzenlenen su ve elektrik aboneliklerinin de bu veriyi desteklediği, ayrıca davacı tarafından satın alındığında yapının mevcut olduğunun da dosyadan anlaşılmadığı, tespit anında da davacının muhatap alındığı göz önünde bulundurulduğunda, ruhsatsız yapının davacı tarafından yapılmadığı, başka bir deyişle yapıyı yapanın kendisi olmadığı durumunun ispat külfetinin davacıda olduğu ve davacı tarafından da durumun ortaya konulamadığı anlaşılmış olup; ruhsatsız yapının davacı tarafından yapılmış olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından, ruhsatsız yapılaşmadan davacının sorumlu tutulamayacağına dair aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne, Balıkesir İdare Mahkemesince verilen 27/01/2015 günlü, E:2015/108, K:2015/110 Sayılı ısrar kararının BOZULMASINA, dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.03.2016 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.