1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/10343, K:2019/106, 08.01.2019


Dava, muhdesatın davacıya ait olduğunun tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesi isteğine ilişkindir. Kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir.

K A R A R: Dava, muhdesatın davacıya ait olduğunun tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesi isteğine ilişkindir. Davacı vekili, 110 parsel numarası ile tapuya kayıtlı taşınmazda davacının 2/3 hisse sahibi olduğunu, diğer 1/3 hissenin ise davalıya ait olduğunu, dava konusu taşınmazın daha önce tamamının davacıya ait iken davalının … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/175 Esas ve 2013/199 Karar sayılı dosyası ile açmış olduğu, muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davası sonunda 1/3 hissesi davalıya geçtiğini, dava konusu taşınmaz üzerinde davacı tarafından inşaatı yapılan üç katlı betonarme bir ev bulunduğunu, bu evin mülkiyeti davacıya ait olup davalının hiçbir hakkı bulunmadığını belirterek 110 parsel numaralı taşınmaz üzerinde bulunan evin …’a ait olduğunun tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.

Davalı vekili, davaya konu taşınmazın ortak miras bırakanı tarafından yapıldığını, ayrıca bir an için bu binanın davacı tarafından yapıldığını kabul edilse dahi binanın ruhsatsız olduğunu, ruhsatsız binaların mülkiyetinin tespitinin mümkün olmadığını, bu tür binaların yok sayılması gerektiğini ve mülkiyetinin tespitinin talep edilemez olduğunu, davacı tarafından ortaklığın giderilmesi amacıyla bir dava açılmadığını bu nedenle de davacı tarafından bu davayı açmakta hukuku menfaati bulunmadığını, bu nedenle açılan davanın menfaat yokluğundan reddinin gerektiğini belirterek açılan davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.

Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.01.2019 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.