ÖZET: Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların yüzölçümüne yönelik olarak görülen ve Kadastro Kanunu’nun 41. maddesinden kaynaklanan düzeltme istemine ilişkin dava sonuçlandıktan, ancak karar kesinleşmeden evvel yörede uygulama kadastrosuna ilişkin çalışma yapıldığından yönetmelik hükümleri ve olayın mahiyeti gereği 3402 sayılı yasanın 22-A maddesi uyarınca yapılan kadastroya ilişkin tutanakların kesinleşmesi mümkün değildir. Hakkında kadastro tutanağı düzenlenen ve davalı olması nedeni ile tutanakları henüz kesinleşmeyen yer hakkında genel mahkemelerin değil Kadastro Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olduğu kuşkusuzdur.
Kadastro Müdürlüğü’nce 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi uyarınca davalılar … ve …’nun talebi üzerine yapılan düzeltme işlemi sırasında, … Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı adına kayıtlı olan 3 parsel sayılı 7.200,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 6.435,81 metrekare yüzölçümlü olarak; tapuda davalılar adına kayıtlı bulunan 5 parsel sayılı 3.200,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, 3.822,65 metrekare yüzölçümlü olarak belirlenerek, tapu kaydında düzeltme yapılmasına karar verilmiştir. Davacı …, düzeltme işlemi sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği, eksikliğin davalılara ait 5 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Karar tarihinden sonra, çekişmeli taşınmazların bulunduğu çalışma alanında uygulama kadastrosu çalışması yapılmış, eski 3 parsel 118 ada 5 parsel numarasıyla 6.580,40 metrekare; eski 5 parsel 118 ada 7 parsel numarasıyla 3.145,16 metrekare yüzölçümüyle tespit edilmiş, ancak kadastro komisyonu tarafından taşınmazların eldeki davaya konu olduklarından bahisle uygulama tutanakları “davalı” olarak düzenlenmiş; tutanak asılları Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, davacıya ait 3 parsel ve davalılara ait 5 parsel sayılı taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Yasa’nın 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptaline, taşınmazların yüzölçümlerinin kadastro sırasında kesinleşen eski hallerine iadesine karar verilmiş; hüküm, bir kısım davalılar vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkin olup, karar tarihinden sonra dava konusu taşınmazların bulunduğu çalışma alanında Kadastro Kanunu’nun 22-A maddesi uygulaması yapılmıştır. Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin 9. maddesine göre uygulama alanında işe başlamadan önce bu alan içinde kalan taşınmazlar hakkında mahalli hukuk mahkemelerinde, sınır veya yüzölçümüne yönelik devam eden davalarla hükme bağlanmış olup da henüz kesinleşmeyen davaların listesi kadastro müdürü tarafından yazıyla istenerek temin edilir. Yine aynı Yönetmeliğin 28. maddesine göre uygulama öncesi davalı olup da davaları devam eden taşınmazlardan mahalli hukuk mahkemelerinde davalı olan taşınmazlardaki uyuşmazlık konusu sınıra ve yüzölçümüne yönelikse bu davalara konu sınırlar paftasında itirazlı mülkiyet sınırı olarak teknik yönetmelikteki özel işareti ile gösterilir ve yüzölçümü kesinleştirilmez. Hukuk Mahkemelerinde görülmekte olan dava dosyalarının ilgili kadastro mahkemesine devri hususunda mahalli hukuk mahkemesine bilgi verilir. Uygulama öncesi davalı olup da davaları devam eden bu taşınmazların tutanakları davalı olarak düzenlenir ve tutanaklarda mahkemenin adı ve dosya numarası belirtilir. Kadastro Müdürünce davalı taşınmazlara ait tutanaklar ve eklerinin tasdikli birer örneği müdürlükte bırakılmak suretiyle asılları ile pafta örnekleri en geç 7 gün içinde ilgili kadastro mahkemesine gönderilir.
Somut olayda çekişmeli taşınmazların yüzölçümüne yönelik olarak görülen ve Kadastro Kanunu’nun 41. maddesinden kaynaklanan düzeltme istemine ilişkin dava sonuçlandıktan, ancak karar kesinleşmeden evvel yörede uygulama kadastrosuna ilişkin çalışma yapıldığından yukarıda anılan yönetmelik hükümleri ve olayın mahiyeti gereği 3402 sayılı yasanın 22-A maddesi uyarınca yapılan kadastroya ilişkin tutanakların kesinleşmesi mümkün değildir. Hakkında kadastro tutanağı düzenlenen ve davalı olması nedeni ile tutanakları henüz kesinleşmeyen yer hakkında genel mahkemelerin değil Kadastro Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olduğu kuşkusuzdur. Mahkemelerin görevlerine ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce yargılamanın her aşamasında re’sen nazara alınması zorunludur. O halde eldeki davanın Kadastro Mahkemesine aktarılması ve bu mahkemece yargılama yapılması gerekmektedir.