1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2006/5899 K: 2006/8990 T: 20.07.2006


3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca düzeltme işlemi talebinin inceleme yeri Kadastro Müdürlükleridir. Kadastro Müdürlüğüne yapılacak başvurudan sonra düzeltme yapılmış ise bunların sonuçları taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur ve bu tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde alınan kişiler düzeltmenin kaldırılması için Sulh Hukuk Mahkemesine başvurabilir. Şayet, dava yoluna gidilmemiş ise Kadastro Müdürlüğü tarafından yapılan düzeltme kesinleşir.

Dava, tapu kaydında yüzölçümü düzeltilmesi ikinci kademedeki istek ise kayıt dayanağı çap kapsamının belirlenerek tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkindir. Mahkemece açılan dava 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesine dayalı düzeltme olarak nitelenmiş ve bu tür incelemelerin yapılmasında mahkemeler görevli olmayıp kadastro müdürlükleri görevli olduğundan Hazine aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan, Tapu Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın da pafta-zemin uyuşmazlığı nedeniyle reddine karar verilmiş, hükmü davacılar ile davalılardan Tapu Sicil Müdürlüğü temyiz etmiştir.

1- Gerçekten, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca düzeltme işlemi talebinin inceleme yeri Kadastro Müdürlükleridir. Kadastro Müdürlüğüne yapılacak başvurudan sonra düzeltme yapılmış ise bunların sonuçları taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur ve bu tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde alınan kişiler düzeltmenin kaldırılması için Sulh Hukuk Mahkemesine başvurabilir. Şayet, dava yoluna gidilmemiş ise Kadastro Müdürlüğü tarafından yapılan düzeltme kesinleşir.

Düzeltmeler taşınmazların geometrik durumları hakkında olabileceği gibi ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar için de yapılabilir. Eldeki dava ise davacılar tarafından 200 parsel sayılı taşınmazın revizyon tapu kaydı krokisine uygun kapsamının belirlenmesi suretiyle yüzölçümünün düzeltilmesi, şayet revizyon çap kaydında kaldığı halde bir kısım yerler mülkiyetlerinde değilse civar kayıtların tapusunun iptali ve bunların mülkiyetinin aktarılması için açılmıştır.

Görülüyorki davadaki amaç 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesine göre düzeltme yapılmasını istemek değil, tapu iptali ve tescil talebidir. HUMK.nun 75 ve 76. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde bir davadaki maddi vakıaları ileri sürme görevinin davanın taraflarına, hakim önüne getirilen maddi vakıalara göre olayı niteleyerek o olaya uygun yasa hükümlerini bulup uygulamak görevinin de hakime ait olduğu açıkça görülür.

Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında; Mahkemece yapılması gereken iş, açılan davanın mülkiyet hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu kabul edilerek, şayet davacıların dilekçelerinde ileri sürdükleri vakıalarda bir açıklık yoksa taleplerini ve nedenlerini davacılara daha ziyade açıklattırmak, özellikle davacıların kroki kapsamında kaldığını iddia ettikleri parsel malikleri hakkında dava açmalarını sağlamak, bu davaları birleştirmek, onların da savunmaları sorularak yöntemince delil toplamak ve sonucu dairesinde bir hüküm kurmak olmalıdır. Nitelendirmede yanılgıya düşülerek davanın esası hakkında hüküm kurulması yerine yazılı olduğu şekilde reddi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.

2- Yukarıdaki bozma nedenine göre davalı Tapu Sicil Müdürlüğünün temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.