Tapu ve Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilerek davacı adına kayıtlı olduğu bildirilen taşınmazların yüzölçümlerinin eksik yazıldığı ileri sürülerek gerçek yüzölçümlerinin tespit edilerek davacı adına tescili talep olunan davada, taşınmazların uygulama kadastrosuna tabi tutulmadığı anlaşılmakla birlikte iddiasının komşu parsellere mi yönelik olduğu yoksa taşınmazdaki yüzölçümü eksikliğinin teknik hatadan mı kaynaklandığı hususunun davacıya açıklattırılmadığı ve uyuşmazlığın somut olarak ortaya konulmadığı görülmekle; bu eksikliğin davacı tarafa açıklattırılarak giderilmesinden sonra teknik hatadan kaynaklandığı iddiasına dayanılması durumunda Kadastro Mahkemesinin görevli olmadığı ve 3402 sayılı Yasa’nın 41. maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiği gözetilmelidir.
Kadastro sırasında … Köyü çalışma alanında bulunan 117 ada 1, 155 ada 4, 5 ve 26 parsel sayılı 1.152.40, 9.911.97, 20.000.00 ve 18.793,53 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 117 ada 1 parsel sayılı taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, 155 ada 5 parsel sayılı taşınmaz tapu kaydı nedeniyle … adına tespit edilmiş ve tutanaklar itiraz edilmeksizin kesinleşmiş, daha sonra 155 ada 5 parsel sayılı taşınmaz ifraz edilerek 155 ada 25 ve 26 parsel sayılı taşınmazlar oluşmuştur. 155 ada 4 parsel sayılı taşınmaz ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle dava dışı …. adına tespit edildikten sonra hükmen … ve … adlarına tescil edilmiştir. Davacı …, … Müdürlüğü aleyhine kadastro sırasında kendisine ait taşınmazların yüzölçümlerinin eksik hesaplandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine ve talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, … Müdürlüğü’nü hasım göstererek davacı adına kayıtlı olduğunu bildirdiği 117 ada 1, 155 ada 4, 5 ve 26 parsel sayılı taşınmazların yüzölçümlerinin eksik yazıldığını ileri sürerek gerçek yüzölçümlerinin tespiti ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Mahkemece, davanın uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olduğu ve askı ilan süresi geçtikten sonra açıldığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Ancak, temyiz incelemesi sırasındaki yazışmalarla elde edilen bilgilere göre taşınmazların uygulama kadastrosuna tabi tutulmadığı anlaşılmıştır. Ne var ki; davacının iddiasının komşu parsellere mi yönelik olduğu yoksa taşınmazdaki yüzölçümü eksikliğinin teknik bir hatadan mı ileri geldiği hususu açıklatılarak, ihtilafın ne olduğu somut olarak ortaya konulmamıştır. Bilindiği gibi 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesi hakime davayı aydınlatma görevi vermiş olup, anılan yasa maddesi aynen “hakim maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, mahkemece davacı tarafa dava dilekçesi açıklattırılarak taşınmazlardaki eksikliğin hangi nedenden kaynaklandığı sorulmalı, teknik hatadan kaynaklandığı iddiasına dayanılması halinde Kadastro Mahkemesinin görevli olmadığı ve 3402 sayılı Kanun’un 41. maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiği göz önünde bulundurulmalı; eksikliğin komşu parsellerden kaynaklandığının iddia edilmesi halinde ise davanın bu parsellere yönelik olduğu göz önünde bulundurularak tutanakları getirtilip kesinleşip kesinleşmediği saptanarak görev hususu buna göre belirlenmelidir.