İdare Mahkemesinin iptale konu olan yol ve park alanı olarak ayrılan yerle birlikte imar işlemi ile davacılar adına kayıtlı olan diğer parseller hakkında da dava açılması için davacılara mehil verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilip taşınmazların tümü yönünden inceleme yapılıp deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Dava, imar uygulaması sonucu yol ve park olarak ayrılan bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile kadastral parselin ihyası isteğine ilişkindir.
Mahkemece, kadastral parselin tümü için eski halin ihyası talep edilmediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; öncesi 4213(4103), 4215 (4044), 4217 (4104) kadastral parseller olan davacılara ait taşınmazların mevzi imar planı uyarınca 4219 parsel (yenileme ile 11233 ada, 13 parsel) olarak paylı mülkiyet üzere davacılar adına tescil edildiği, taşınmazların imar işlemlerine esas olmak üzere 3337,01 metrekaresinin yol, 3667,74 metrekaresinin ise park alanı olarak terk edildiği, ancak yapılan imar işleminin daha sonra idari yargıda iptal edildiği anlaşılmaktadır. Bu belirlemeye göre, davacılara ait taşınmazlarla ilgili yapılan imar işlemi sonucu yeni olaşan imar parsellerinin hukuki dayanağının ortadan kalkacağı ve imar sicil kayıtlarının yolsuz tescil niteliğine düşeceği kuşkusuzdur. Bu durum karşısında imarla oluşan parsellerin kadastral parselin geometrik ve eski mülkiyet durumuna döndürülmesi talebine konu olacağı tabiidir.
Somut olayda; davacılar eldeki davayla yukarıda numaraları belirtilen kadastral parsellerinin tamamı için eski halin ihyası isteğinde bulunmamış, imar işlemi ile yol ve park olarak ayrılan bölümlerin tapularının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davacılara ait kadastral parsellerin çekişme konusu bölümleri dışında kalan yerler ile ilgili oluşan imar parsellerinin dayanağını oluşturan idari işlem iptal edildiği halde, şeklen dahi olsa imar sicil kayıtlarının halen davacılar üzerinde bulunduğu sabittir.
Bu belirlemeye göre davanın kabulü halinde kadastral parselin bir bölümünün imar parselleri olarak sicil kayıtlarının ayakta kalacağı, diğer bölümünün ise kadastral parsele dönüşeceği açıktır. Bu durumun ise aslında illeti yanı dayanağı olmayan ve yolsuz tescil durumuna düşen bir kısım imar parsellerinin davacı üzerinde kalmasına ve haksız mal edinimine yol açacağından, kamu düzeniyle ilgili tapu sicillerinin gerçeğe uygun, sebebe bağlı ve düzgün tutulması ilkelerine aykırı düşeceği izahtan varestedir.
Hal böyle olunca; İdare Mahkemesinin iptale konu olan yol ve park alanı olarak ayrılan yerle birlikte imar işlemi ile davacılar adına kayıtlı olan diğer parseller hakkında da dava açılması için davacılara mehil verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilip taşınmazların tümü yönünden inceleme yapılıp deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.