1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2005/20-96 K: 2005/94 T: 23.2.2005


Kadastro tespitine itiraz davasında bilimsel olmayan bilirkişi raporuna değer verilerek hüküm kurulması isabetsizdir.

Taraflar arasındaki “kadastro tespitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; C. Kadastro Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 9.5.2003 gün ve 2002/51 E: 2003/38 K: sayılı kararın incelenmesi müdahil Orman ve Davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesi’nin 23.10.2003 gün ve 2003/6392-7410 sayılı ilamı ile;

(…Kadastro sırasında, Ece Mahallesi 226 ada 4 parsel sayılı 28.453 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, taşınmazın yaklaşık 4800 m2’sinin tapu ve zilyetlik nedeniyle tüzelkişiliklerine ait olduğu iddiasıyla dava açmıştır.

Mahkemece davanın kabulüne ve 2.5.2003 tarihli bilirkişi raporunda (B), (C) ve (E) harfi ile gösterilen 4645.15 m2’lik bölümünün davacı adına tesciline, (A) ile gösterilen 82.36 m2 yerin yola terkinine, (F) ile gösterilen 20.818.42 m2 yerin orman niteliğiyle tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasa’nın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır.

Mahkemece çekişmeli taşınmazın (B), (C) ve (E) bölümlerinin orman olmadığı ve kısmen Ağustos 1997 tarih 35 numaralı tapu kapsamında kaldığı, tapu kapsamı dışında kalan bölümlerinde ise, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla zilyetlik koşullarının oluştuğu gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur.

Fen elemanı tarafından hazırlanan 18.3.2003 tarihli raporda sarıya boyalı (E) işaretli 922 m2’lik bölümün tapu kapsamında olduğu, mavi renge boyalı (C) ve (D) işaretli 1458 m2’lik bölümü Nuri Usta mirasçılarından 13.1.1997 ve 14.01.1997 tarihli taksim ve takas senetleri ile alındığını, kırmızı renge boyalı (A)- (B) işaretli 2370 m2’lik bölüm Osman Köse’den bila tarihli senetle alınan yer olarak gösterilmiş, mahkemece (D) ve (F) bölümlerinin davaya konu olmadığı açıklanarak (B), (C) ve (E) bölümlerinin davacı adına tesciline, (A) bölümünün yola terkinine, (F) bölümünün orman olarak tesciline karar verilmiştir.

Davacı derneğin 13.1.1997 ve 14.01.1997 tarihli senetlerle satın aldığını iddia ettiği kesimlerin senet ekindeki krokide A7 ve A8 ile gösterilen bölümler olduğu anlaşılmaktadır. Senetlerde ismi yazılı kişiler aynı tarihli senetlere dayanarak bu bölümlere komşu olan A9-A10-A11-A12 işaretli bölümlerin adlarına tescili istemiyle C. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1997/4 sayılı dosyasında dava açmış ve bu dava sonucu verilen karar Dairenin 26.1.1998 tarih 1997/13297-1998/636 sayılı kararı ile “taşınmazın 20 yaşlarında karaçam ağaçları ile kaplı olduğu, bu durumda zilyetlik koşullarının oluştuğundan söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi” gerektiğine işaret edilerek bozulmuş ve mahkemece bozma kararına uyularak dava sözü edilen 2.6.1998 tarihli ilamın aynı taraflar arasında 2.6.1998 tarih 1998/30-1998/73 sayılı karar temyize konu davada kesin hüküm oluşturmasa da güçlü delil niteliğinde olacağı kabul edilmelidir. Ayrıca, çekişmeli taşınmazın üzerinde de aynı yaşlarda karaçam ağaçlarının bulunduğu uzman bilirkişi raporlarından anlaşılmaktadır. 5.3.2003 tarihli keşif sonunda alınan orman bilirkişi raporunda taşınmazın ormandan açma sonucu kazanılmış “orman sayılan” yer olduğu bildirildiği halde, mahkemece gereği olmadan ve nedeni açıklanmadan 21.4.2003 tarihinde ikinci bir keşif yapılmış, bu kez taşınmazın orman sayılmayan yer olduğu, üzerinde karaçam ağaçlarının yakındaki mezarlıktan doğal yolla gelerek oluştuğunun açıklanması üzerine bilimsel olmayan bu rapora değer verilerek hüküm kurulmuştur.

Davacı parselin bir bölümünün kadastro sırasında bu parsele uygulanmamış olan Ağustos 1997 tarih 35 numaralı 919 m2 yüzölçümlü sınırları yol, mezarlık ve orman olan tapu sınırı içinde kaldığını iddia etmişse de, kayıt her yere uyabilecek nitelikte olduğu gibi, çekişmeli taşınmaz üzerinde 20-25 yaşlarında karaçam ağaçları ile eylemli orman niteliğini taşıması, her iki orman bilirkişi raporunda memleket haritasında yapraklı ağaç rumuzu ile işaretli bulunması karşısında, davanın reddine ve tespit gibi orman niteliği ile tesciline karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek (B)- (C) ve (E) bölümleri hakkındaki davanın kabul edilmiş olması isabetsizdir…)

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Müdahil Orman ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK:nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 23.2.2005 gününde oyçokluğu ile karar verildi.