1. Anasayfa
  2. Yargıtay 16. Hukuk Dairesi

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 1996/1870 K: 1996/1858 T: 18.4.1996


Değişebilir nitelikli sınır kayıtlarının kapsamının, miktarına değer verilerek belirlenmesi gerekir. Vergi kaydının ihdas tarihinden tespit tarihine kadar 20 yıl süre geçmedikçe, vergi kayıt miktarı fazlası zilyetlikle kazanılamaz.

Taraflar arasındaki kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:

KARAR: Kadastro sırasında 19 parsel sayılı 54437.50 metrekare yözölçümündeki taşınmaz vergi kaydı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, irsen intikal nedeniyle davalılar adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazinenin, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğuna, H… ve H…’nin bir kısım hisseleri satın aldıklarına dayanarak yapmış oldukları itirazlar üzerine tutanak ve ekleri, Gezici Arazi Kadastrosu Mahkemesine devredilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı Hazinenin davasının reddine, H… ve H… B…’nin davalarının kabulüne, çekişmeli parselin hisseleri nispetinde davacılar ve bir kısım davalılar adlarına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece çekişmeli parselin tapu ve vergi kaydı kapsamında kaldığı belirtilerek hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Davalıların dayandığı ve kadastro tutanağında işaret olunan tapu ve vergi kayıtlarının batı sınırları cebel okumaktadır. Kural olarak cebel sınırı, değişebilir sınır niteliğindedir. Değişebilir nitelikli sınır kayıtların kapsamının miktarına değer verilerek belirlenmesi gereklidir. Tapu kayıtları eski tarihli ise de, vergi kaydı 1936 yılında ihdas edilmiş olup miktarı 40 dönümdür. Vergi kaydının ihdas tarihinden tesbit tarihine kadar 20 yıllık süre geçmemiştir. Bu nedenle vergi kayıt miktar fazlasının zilyetlikle iktisabı mümkün değildir. Batıdaki dağ sınırının sabit sınır olduğu kanıtlanmadıkça, miktar fazlasının davalılar adına tescili olanaksızdır. Hal böyle olunca; mahallinde keşif yapılarak teknik bilirkişiye Batıdaki dağın kaidesi belirlenerek, yükseliş açısı gösterilmek suretiyle dağ aleyhine genişleme yapılmasının mümkün olup olmadığının saptanması, dağ aleyhine genişleme yapılması mümkün olmadığı takdirde kaydın sınırlarına, aksi halde kaydın miktarına değer verilerek kayıt kapsamında kalan kısmın kayıt maliklerine, kapsam dışında kalan kısmın davacı Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olduğundan, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 18.4.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.