Miri arazi zilyetlikle kazanabilir. Ancak kişinin mirasçı bırakmadan ölmesi halinde, terekesi yasalar gereği Hazine’ye geçeceğinden, bu yolla Hazine’ye geçen taşınmaz zilyetlikle kazanılamaz. Mahlulat kaydı, tapu kaydı niteliğinde değildir.
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteminin yasal süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu, gereği görüşüldü:
KARAR: Kadastro sırasında; 45 parsel sayılı, 15240 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, bağışlamaya dayanılarak davalı A… adına tesbit edilmiştir. İtirazı, komisyonca reddedilen davacı Hazine, mahlulat kaydına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece; davanın reddine, taşınmazın davalı M… kızı A… adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın davacı Hazinenin dayandığı Ağustos 1332 gün ve Il sayılı mahlulat kaydının kapsamı dışında kaldığı, davalının zilyetliğinin tesbit gününe kadar kazandırıcı süreye ulaştığı gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurulması için yeterli değildir. Hazinenin dayandığı mahlulat kaydı 4800 dönüm yüzölçümünde olup sınırları kaydında gösterilmiştir. Bu kayıt, edinmesini de gösterir biçimde Tapu Sicil Müdürlüğü ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nden ayrı ayrı getirtilmemiştir.
Komşu parsellerin kadastro tutanak ve dayanakları, tutanak özetleri getirtilmiş ise de tutanakların onaylı suretleri, dava konusu iseler dava dosyaları getirtilip incelenmemiştir. 4800 dönüm yüzölçümündeki mahlulat kaydının kapsamı açık ve seçik biçimde belirlenmemiştir.
Mahlulat; eski hukukumuzda miri arazinin, Hazinece kişilere tapuyla tefvizinden sonra aynı arazinin tekrar Hazineye geçmesini ifade eder. Mahlul arazinin tekrar Hazineye geçmesi, taşınmazın kişilere tefvizinden sonra aynı taşınmazın mutasarrıfının mirasçı bırakmadan ölmesi ya da arazinin muayyen süre ile özürsüz olarak kullanılmaması gibi sebeplerle olabilir. Arazi Kanunnamesinin 78. maddesi uyarınca, miri arazi koşullarının varlığı halinde, zilyetlik yoluyla mülk edinilebilir.
Kişinin mirasçı bırakmadan ölmesi halinde ise mirası Hazineye intikal eder. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18/2. maddesi uyarınca Hazineye intikal eden malların zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün değildir. Bu durumda, öncelikle Hazinenin dayandığı Ağustos 1332 gün ve 11 sayılı mahlulat kaydı ve varsa dayanakları kayıtlar tüm özelliklerini ve mahluliyet nedenini gösterir biçimde getirtilmeli, dava konusu taşınmazı dıştan çevreleyen taşınmazlara ait kadastro tutanak ve dayanakları kayıtlarının, dava konusu iseler dava dosyalarının getirtilmesi ve bunların birleşik haritası yaptırılmak suretiyle yaşlı ve tarafsız bilirkişi aracılığı ile mahlulat kaydı usulüne uygun olarak uygulanmalı, keşfi izlemeye olanak verecek biçimde harita tanzim ettirilmeli, bu biçimde yapılacak keşif ve araştırma sonucuna taşınmazın Hazinenin dayandığı kaydın kapsamında kalması halinde yukardaki ilkeler, Arazi Kanunnamesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun hükümleri gözönüne alınmak suretiyle taşınmazın hukuki durumu değerlendirilmeli, taşınmaz kaydın kapsamı dışında kalması halinde davalının savunması gözönüne alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Mahkemece, bu biçimde araştırma yapılmadan hüküm kurulması isabetsiz, davacı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 21.1.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.