1. Anasayfa
  2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E: 2002/2566 K: 2002/2729 T: 21.3.2002


Dava konusu arktan gelen sudan tarlasında faydalanma ve menfaati bulunan davacının arkın açık olmasında ve faydalanmasında kişisel yararlanma hakkı bulunduğu gibi kamunun da bunda menfaati vardır.

Dava dilekçesinde suya ve su yoluna vaki müdahalenin önlenmesi ile 500.000.000 lira tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden Davacı vekili avukat Ayşe Ö. geldi. Aleyhine temyiz olunan Davalılar vekili avukat Naif T: geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için bazı nevakısın giderilmesi için mahalline gönderilmiştir. Bu kere yeniden gelmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.

Dava dilekçesinde davacının öteden beri faydalandığı su arkına davalıların yaptığı müdahalenin önlenmesi ve 500.000.000 lira tazminatın tahsili istenilmiş, mahkemece irtifak hakkı kurulmadan başkasının taşınmazından ark geçirilemeyeceği ve davacının gerek suda gerekse arkta kadim hakkının bulunduğu sabit olmaması gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Davacının daha önce H. 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde davalılar Saci T: vs. aleyhine intifa hakkı tescili için açtığı davada nizalı su yolundan faydalandığı, su geçirdiği anlaşılmış ancak arkın davalıya ait parselin içinde kalmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Davacı bu defa genel su yoluna davalıların el attığı iddiası ile el atmanın önlenmesi isteminde bulunmuştur.

Dosya arasında bulunan rapor ve ekindeki krokide, kadastro sırasında parseller arasında su arkı bulunduğu açıkça görüldüğü gibi, davalıların bu arka müdahale ettikleri el atarak kapattıkları dosyadaki delillerden anlaşılmaktadır.

Mevcut duruma göre, dava konusu arktan gelen sudan tarlasında faydalanma ve menfaati bulunan davacının arkın açık olmasında ve faydalanmasında kişisel yararlanma hakkı bulunduğu gibi kamunun da bunda menfaati vardır. Kaldı ki, su arkı davalıların tapulu taşınmazı içerisinde olmayıp kadastro paftasında görüldüğü gibi parsel çap kayıtları (krokileri) dışındadır ve kamuya aittir. Bu nedenle davacının her zaman için bu davayı açma hakkı vardır.

Mahkemece sabit görülen davalıların el atmasının önlenmesine ve tazminat yönünden de deliller toplanmak suretiyle varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK: nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için dava tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 65.000.000 lira vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 21.3.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.