Mübadil Rum bölgesinde bulunan taşınmaz, hazine tarafından tevzi ya da tahsis edilmediği takdirde, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile kazanılamaz.
Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ilişkin verilen hükmün davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 6387 parsel sayılı 8200 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın; iskanen E: ve arkadaşlarına verildiği, babasının 1934 yılında ölümüyle mirasçılarına kaldığı, ancak iskan defterinde kaydı bulunmadığından bahisle Hazine adına tespit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde S.; iskan kaydı, irsen intikal, tapu kaydı ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin davacı S. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacının dayandığı dava dışı 5812 no’lu parsele uygulanan ve iskan yoluyla oluşturulan Haziran 1932 tarih, 153 no’lu sicilden gelen tapu kaydının çekişmeli parsele uyduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu parsel ile etrafındaki taşınmazların 1939 yılında 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahrir Yasası hükümleri gereğince işleme tabi tutulduğu 16 ada 176 no’lu parsel numarasıyla tutanağının düzenlendiği ancak herhangi bir pafta ve parselin düzenlenmediği gibi yüzölçümünün de hesaplanmadığı iskan yoluyla tahsis edilmediği iskan tevzi defterinin K: Mahallesi’nin 64. sırasında emvali gayrimenkule olarak yazılı bulunduğu, A. kızı E: ailesinin işgalinde olduğundan bahisle Hazine adına tespiti yapıldığı ve 1940 yılında kesinleştirilerek tescil edildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. 1939 yılında yapılan işlemle taşınmazın geometrik durumu belirlenmediğinden 2613 sayılı Yasa’nın 35 ve Tapu Tahrir Tüzüğünün 47. maddesinde belirtilen “tapu tahriri” niteliğinde olması nedeniyle Kadastro Müdürlüğü’nce 1985 yılında taşınmazların eski sınırlarına bağlı kalınarak düzenlenen pafta ve belirlenen yüzölçümü ile 1939 yılına ait tutanaklar 19.6.1989 ile 19.7.1989 tarihleri arasında askı ilanına çıkartılmıştır. Somut olayın bu özelliğine göre Kadastro Yasasının öngördüğü biçimde kadastro işleminin 1985 yılında yapıldığının kabulü zorunlu olduğundan davanın süresinde açıldığının kabulü gerekir.
Davacılar, taşınmazın Haziran 1932 tarih, 153 no’lu tapu kaydı kapsamında kaldığını ileri sürerek dava açmışlardır. Ne var ki sözü edilen tapu kaydının çekişmeli parsele komşu bile olmayan 5812 no’lu parsele revizyon gördüğü anlaşılmaktadır.
Mahkemece bu konuda herhangi bir araştırma yapılmamıştır. O halde 5812 no’lu parsel ile bu parsele komşu olan taşınmazların tespiti ile onların tutanak örnekleri ile dayanağı kayıt ve belgeler ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile birlikte getirtilmeli 1939 yılında düzenlenen tutanak içeriği göz önünde bulundurularak gerekli araştırma ve uygulama yapılmalı, dayanılan tapu kaydının gerçekten revizyon gördüğü 5812 no’lu parsele ait olup olmadığı konusunda keşif yapılarak saptanmalı, taşınmazın mübadil Rum bölgesinde olduğu düşünülerek çekişmeli parselin Hazine tarafından tevzi ya da tahsis edilmemiş olması halinde 3402 sayılı Yasa’nın 18. maddesi gereğince bu tür yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile kazanılmayacağı göz önünde bulundurulmalı, yapılan uygulama ile bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu komşu parsel kayıtları ile denetlenmeli, uzman bilirkişi tarafından düzenlenecek birleşik krokiye yansıtılmalı ondan sonra delillerin tümü değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Sonuç: Davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün BOZULMASINA, 26.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi