1. Anasayfa
  2. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2002/266 K: 2002/600 T: 24.1.2002


Birden fazla taşınmazın birlikte kamulaştırılması halinde, kamulaştırma bedelinin kesinleşme tarihinin hesabında bu taşınmazlardan sonuncusunun bedelinin kesinleştiği tarih esas alınır. Kamulaştırma amacına uygun bir işlem veya tesisat yapılıp yapılmadığı ve kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsisin bulunup bulunmadığı, bu taşınmazların her biri yönünden araştırılıp bunlardan birisinde böyle bir işlemin varlığı halinde diğerlerinde de yapıldığının kabulü gerekir. İdarenin, kamulaştırmadan kısmen vazgeçmesi mümkün olup, vazgeçme kapsamında olmayan diğer taşınmazların malikleri, bu vazgeçmeye dayanarak kendi taşınmazlarının da geri verilmesini isteyemez.

DAVA: Dava dilekçesinde Kamulaştırma Kanununun 23.maddesine göre geri alma, tapu iptali ve tescil istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

K: Kamulaştırma Kanununun 23.maddesi uyarınca mal sahibinin kamulaştırılan yeri geri almak için mahkemeye başvurabilmesi kamulaştırma bedelinin kesinleşmesi tarihinden itibaren 5 yıl içinde kamulaştırmayı yapan idarece kamulaştırma amacına uygun hiçbir işlem veya tesisat yapılmamış veya bu yerin kamu yararına yönelik başka bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz malın olduğu gibi bırakılmış olması ve hakkın doğmasından itibaren 1 yıl içerisinde kullanılması; Aynı amacın gerçekleşmesi için birden fazla taşınmazın birlikte kamulaştırılması halinde de, bu taşınmaz malların durumunun bir bütün oluşturduğu kabul edilerek kamulaştırma bedelinin kesinleşme tarihinde o taşınmazlardan sonuncusunun bedelinin kesinleştiği tarih esas alınmak suretiyle süre hesabı yapılması ve ayrıca toplu kamulaştırmalarda kamulaştırma amacına uygun bir işlem veya tesisat yapılıp yapılmadığı ve kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsisin bulunup bulunmadığının bu taşınmazların her biri yönünden araştırılıp bunların birisinde böyle bir iş ve işlemin varlığı halinde diğerlerinde de yapıldığının kabulü gerekir.

Toplu kamulaştırmalarda kamulaştıran idarenin anılan yasanın 21.maddesi hükmü uyarınca kamulaştırmadan kısmen vazgeçmesi mümkün olup, vazgeçme kapsamında olmayan diğer taşınmazların malikleri, bu vazgeçmeye dayanarak kendi taşınmazlarının da geri verilmesini isteyemez.

Açıklanan bu yasal duruma göre, mahkemece, davaya konu taşınmazla birlikte kamulaştırılan taşınmazların her birisi ile ilgili olarak kamulaştırma bedelinin kesinleşme tarihlerinin saptanıp bunların sonuncusundan itibaren 5 yıllık sürenin geçip geçmediği belirlenmeli eğer bu süre dava tarihinde henüz dolmamış ise dava hakkının yokluğu nedeniyle davanın reddine; süre dolmuş ve dava hakkı sürenin bitiminden itibaren 1 yıl içerisinde kullanılmamış ise bu hakkın düşmüş olmasına dayalı olarak davanın reddine; davanın süresinde açıldığının anlaşılması durumunda da, taşınmazın üzerinde bulunan yapının idarece yıkımının 5 yıllık süre içinde olup olmadığının ve ayrıca davalı idarenin savunmasında ileri sürdüğü şekilde dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın imar planı değişikliği önerisi kapsamında bulunup bulunmadığının ve kapsamda ise bu işlemlerin de 5 yıllık süre içinde olup olmadığının bu konudaki encümen kararının ve diğer belgelerin tarihlerini de gösteren örneklerinin getirtilip bu iş ve işlemlerin yukarıda sözü edilen 5 yıllık süre içinde yapıldığının saptanması durumunda dava koşulları oluşmayacağından davanın reddine; davanın süresinde açıldığının ve yukarıda açıklanan iş ve işlemlerin dava konusu yerle ilgili bulunmadığının ve birlikte kamulaştırılan diğer taşınmazlarla ilgili olarak kamu yararına yönelik başkaca iş ve işleminde 5 yıllık süre içinde yapılmadığının anlaşılması halinde ancak şimdiki gibi davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş bulunması doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.1.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.