Sahipsiz (hâli) arazi, niteliği itibarıyla genişletilmeye elverişli sınır olduğundan, kayıt kapsamı miktarına değer verilerek belirlenmelidir.
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
K: Kadastro sırasında 353 parsel sayılı 1665 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle R… adına tesbit edilmiştir. İtirazı, tapulama komisyonunda reddedilen Hazine, tapu miktar fazlasının Hazine yeri olduğuna dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine ve dava konusu parselin davalı R… adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli parsele revizyon gören tapu kaydının güney sınırı “hali” okumaktadır. Hali arazi niteliği itibariyle genişletilmeye elverişli sınırdır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20/C maddesi gereğince değişebilir sınırlı kayıtların kapsamının miktarına değer verilerek belirlenmesi gerekir. Hali arazi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisabı mümkündür. Ancak, dava konusu olayda davalının dayanağını oluşturan tapu kaydı Aralık 1966 tarihinde tesis olunmuş, davalı taşınmazın 1970 yılında kayden satın alınmak suretiyle iktisap etmiş, kadastro tesbiti ise 27.5.1979 tarihinde yapılmıştır. Tapu kaydının oluşturulduğu tarih ile tesbit tarihi arasında kazandırıcı zamanaşımı için öngörülen 20 yıllık süre dolmamıştır. Tapu kaydına aykırı düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. Hal böyle olunca, tapu kaydının kapsamı miktarına değer verilerek belirlenmeli, taşınmazın kayıt kapsamında kalan bölümü davalı, geri kalan bölümü ise ifrazen Hazine adına tesciline karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 14.9.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.