Kadastro Kanunu’nun uygulamasında geçen “itiraz” kavramını hukuki niteliği itibariyle dava olarak algılamak gerekir. Meraların çıplak mülkiyeti Hazine’ye, yararlanma hakkı köy veya mahalle bireylerine aittir. Meradan yararlanma hakkı olanların, taşınmazın mera olduğunu ileri sürerek tespite itiraz etmeleri, dava ehliyetlerinin varlığı sonucunu doğurur.
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
K: Kadastro sırasında; 787 parsel sayılı, 10300 m² yüzölçümündeki taşınmaz imar ve ihya sonucu oluşan kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davacı B…; 788 parsel sayılı, 10600 m² yüzölçümündeki taşınmaz da aynı sebeplerle İ… ve E: .. adlarına tesbit edilmiştir. D…. Ç…. Mahallesi halkı adına S. A… ve arkadaşlarının taşınmazın öncesinin mera olduğuna dair itirazları komisyonca kabul edilerek taşınmazların davalı Hazine adına tesbitine karar verilmiştir. Davacılar B… ve İ… vergi kaydına, imar ve ihya ile oluşan kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece, mahalle halkının tüzel kişiliği olmadığından itirazın yok sayılmasına, taşınmazların tesbit malikleri adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Taşınmazların davacılar adına yapılan tesbitine itiraz eden kişilerin mahalleyi temsilen yetkileri olmadığı, bu nedenle tesbitlerin kesinleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur. Ne var ki, tesbite itiraz edenler taşınmazların mera olduğunu ileri sürerek itiraz ettiklerine göre, meradan yararlanma hakları vardır. Yararlanma hakkı bulunan kişilerin ise tesbite itiraz etme haklarının bulunduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki, tesbite itirazda nitelik aranmaz. Komisyonca yapılan incelemede taşınmazların öncesinin mera olduğu, ancak tarım arazisine dönüştürüldüğü gerekçe gösterilerek Hazine adına tesbitine karar verilmiş, tesbit malikleri de Hazineyi hasım göstermek suretiyle dava açmışlardır. Şu hale göre, davacılar ile taşınmazın çıplak mülkiyetinin sahibi Hazine arasında uyuşmazlık doğmuş bulunmaktadır. O halde, tarafların iddia ve savunmalarında gösterdikleri delillerin toplanması işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsiz, davalı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğu gibi kabule göre de komisyon kararına karşı dava açmayan tesbit maliklerinden E: .. yönünden komisyon kararının kesinleştiği gözönünde tutulmaksızın dava konusu olmayan E: .. hakkındaki komisyon kararının iptaline karar verilmesi dahi isabetsiz, Hazinenin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 10.2.1994 gününde oyçokluğu ile karar verildi.