1. Anasayfa
  2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 1993/2530 K: 1994/9444 T: 12.7.1994


Tapu kaydı asliye hukuk mahkemesi kararı sonucu oluştuğu takdirde, tip tapu kaydına karşı, 3402 s. Kanun’un 12/3. maddesinde yer alan 10 yıllık süreye bağlı olmaksızın her zaman dava açılabilir.

S… Y… ve müşterekleri ile N… P… ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair KÜÇÜKÇEKMECE Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 16.4.1992 gün ve 777-488 sayılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş ise de; hüküm tarihine nazaran uyuşmazlığa konu teşkil eden taşınmazın değeri 2.000.000 lirayı aşmadığından duruşma talebinin kıymet yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

K: Davacılar, dip miras bırakanları N… P…’tan kalan uyuşmazlık konusu 580 parsele ait tapu kaydının mirasçılık belgesindeki paylar oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, mahkemece 180,218,750 TL.nin davalılardan alınmasına karar verilmesi üzerine hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık konusu 580 parselin tarafların ortak miras bırakanları N… P…’tan kaldığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacılar, davalılar tarafından mirasçılık sıfatlarının gizlenerek uyuşmazlık konusu parseli kendi adlarına tesbit ve tescil ettirdiklerini, pay oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişler, davanın açılmasından sonra uyuşmazlık konusu parselin tapuda SS. Y… Ö… Kooperatifine devredilmesi üzerine davacılar 9.12.1987 günlü dilekçesi ile HUMK: nun 186. maddesi hükmü uyarınca davasını tazminata hasrettiklerini bildirmişlerdir. Davalılar uyuşmazlık konusu parselin taksimde müstakilen kendilerine isabet ettiğini davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.

Uyuşmazlık konusu parsel Hazine ile davalılar arasında Asliye Hukuk Mahkemesinin yürüyen tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda 13.12.1978 tarihinde kesinleşen 15.3.1978 gün ve 1974/134 esas 1978/125 karar sayılı hükümle davalılar adına tesciline karar verilmiş olup bu yolda oluşan bir kayda karşı süreye bağlı olmaksızın her zaman dava açılması mümkündür. Eş bir deyimle davalılar adına oluşturulan tapu kaydı kadastro yolu ile veya kadastro mahkemesi hükmü ile oluşan bir kayıt olmadığı için olaya 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi hükmünün uygulanması mümkün değildir. Davalıların hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine ilişkin temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır. Az önce açıklandığı üzere uyuşmazlık konusu parsel tarafların ortak miras bırakanları N…’ten kalan bir yer olup davalıların taksim savunmasını kanıtlamaları gerekir. Mahkemece davalılara savunmanın kanıtlanması yönünden imkan tanınmadan hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalılar tanık deliline dayandıklarına göre kendilerinden tanıklarını liste halinde vermek üzere süre ve imkan tanınması, gösterecekleri tanıklardan savunma hakkında bilgilerine başvurulması ve hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekmektedir.

Kabul şekline göre de 2.000.000 TL. tazminat isteğinin bir kenara atılarak yazılı miktara hükmedilmiş olması da doğru değildir. Uyuşmazlık konusu parselin davanın açılmasından sonra davalılar tarafından üçüncü kişiye temlik edilmesi üzerine davacılar davasını tazminat davası şeklinde sonuçlandırılmasını isteyerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 2.000.000 TL. tazminatın ödettirilmesi isteğinde bulunmuşlardır. Yargılama aşamalarında saklı tutulan miktar da istenilmediğine göre isteğe bağlı kalınarak tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması Yasaya aykırı, davalıların temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenle (BOZULMASINA) ve 5.407.000 liranın istek halinde temyiz edenlere iadesine 12.7.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.