1. Anasayfa
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E: 2004/5-716 K: 2005/53 T: 09.02.2005


Kamulaştırma bedelinin kesinleştiği tarihten ge­çen beş yıl süre içinde kamulaştırılan taşınmazın imar kapsamına alınması durumunda kamulaştırma amacına uy­gun kullanılmadığı iddiası dinlenmez

Dava, kamulaştırma bedelinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar ge­çen beş yıl süre içinde kamulaştırılan taşınmazın kamulaştırma amacına uy­gun kullanılmadığı iddiasına dayalı taşınmazın davacılara iadesi ve tapu kaydının tashihi talebine ilişkindir. Kamulaştırma bedelinin kesinleşmesin­den itibaren beş yıl içinde kamulaştırmayı yapan idare, kamulaştırma ama­cına uygun işlem yapmazsa, mal sahibi kamulaştırma bedelini aldığı günden itibaren işleyecek faizi ile ödeyerek taşınmazını geri alabilir. Birden fazla parsel birlikte kamulaştırılmış ise bu durumda geri alınma için öngörülen hak düşürücü süre en son parselin kamulaştırma bedelinin kesinleştiği tari­he göre tespit edilmelidir.

Birden Çok Parsel Birlikte Kamulaştırılmış İse Geri Alınma İçin Öngörülmüş Olan Hak Düşürücü Süre En Son Parselin Kamulaştırma Bedelinin Kesinleştiği Tarihe Göre Belirlenir

Taraflar arasındaki “Kamulaştırma Kanunu’nun 23. maddesi uyarınca geri al­ma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Üsküdar Asliye 2. Hukuk Mah­kemesince davanın kabulüne dair verilen 11.12.2001 gün ve 376-1130 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 14.05.2002 gün ve 3856-11016 sayılı ilamı ile,

(…Dava, Kamulaştırma Kanunu’nun 23. maddesine göre geri alma istemine iliş­kindir. Sözü edilen madde uyarınca mal sahibinin geri alma hakkının doğması için ka­mulaştırma bedelinin kesinleşmesi tarihinden itibaren 5 yıl içinde kamulaştırmayı ya­pan idarece kamulaştırılan taşınmaz üzerinde hiçbir işlem ve tesisat yapılmaması ve­ya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmazın olduğu gibi bı­rakılması gerekir.

Aynı amacın gerçekleşmesi için birden fazla taşınmaz birlikte kamulaştırıldığın- da taşınmaz mallarının durumunun bir bütün olduğu kabul edilerek yukarıda anlatı­lan hususlar buna göre uygulanır.

3- Dava konusu taşınmaz 502 ada, 4, 5, 6 nolu parsellerle birlikte S. Caddesi’ni ge­ nişletmek amacıyla kamulaştırılmıştır. Sözü edilen parsellerden 502 ada 4 parselin kamu­laştırma bedelinin kesinleşme tarihi 10/10/1997’dir. Bu tarih ile dava tarihi arasında 5 yıl­lık sürenin geçmemiş olması nedeniyle davacının dava açma hakkı doğmamıştır. Dava­nın bu sebeple esasa girilmeden reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,

4-Kabule göre; Aynı amacın gerçekleşmesi için dava konusu taşınmaz diğer taşınmazlarla birlik­ te kamulaştırılmıştır. Birlikte kamulaştırılan 502 A, 4, 5, 6 parseller yola katılmıştır. Bu itibarla 23. maddenin 3. fıkrası uyannca kamulaştırma amacına uygun hiçbir iş­lem ve faaliyette bulunulmama koşulu da gerçekleşmemiştir. Davanın esas yönünden de kabulünün mümkün olmadığının gözetilmemesi, doğru görülmemiştir….) Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargıla­ma sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu Kararı: Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildi­ği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, Kamulaştırma Kanunu’nun 23. maddesi uyarınca taşınmaz malın geri alınması istemine ilişkindir.

A- DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacılar vekili 06.04.2001 tarihli dava dilekçesinde; tapuda müvekkilleri adına kayıtlı iken, davalı idarece yol genişletme çalışmaları nedeniyle kamulaştırılan Üskü­dar, S. Mahallesi 510 ada 8 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin kesinleş­tiği 19.03.1996 tarihinden, dava tarihine kadar geçen beş yıl içerisinde kamulaştırma amacına uygun kullanılmadığı ve büfe olarak şahıslara kiralandığını ileri sürerek, da­va konusu 510 ada 8 parsel sayılı taşınmazın davacılara iadesi ile tapu kaydının tas­hihine karar verilmesini istemiştir.

B- DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili; Kamulaştırma Kanu­nu’nun 23. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediğini; idarece taşınmazın kamulaştırma amacına tahsisi yönünde gerekli girişimlerde bulunulmuş olup, aynı amacın gerçekleştirilmesi için dava konusu taşınmazla birlikte kamulaştırılan diğer taşınmazların kamulaştırma bedelinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında beş yıllık sürenin geçmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C- YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Yerel mahkeme; “27.02.1992 tarihli encümen kararıyla kamulaştırılan dava ko­nusu 510 ada 8 parsel sayılı taşınmaz ile dava dışı 502 ada 4, 5 ve 6 parsel sayılı ta­şınmazların, aynı amacın gerçekleştirilmesi için kamulaştırılmadıkları, dolayısıyla beş yıllık sürenin hesabında 502 ada 4, 5 ve 6 numaralı parsellerin kamulaştırma be­dellerinin kesinleşme tarihlerinin nazara alınamayacağı, dava konusu 510 ada 8 par­sel sayılı taşınmazın idarece kamulaştırma amacına uygun kullanılmadığı” ve beş yıl­lık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle “davanın kabulüne” karar vermiştir.

D- TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME:  Davalı vekilince, davaya cevap dilekçesinde savunma tekrarlanmak suretiyle temyiz edilen karar, özel dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahke­me ilk kararındaki gerekçesini tekrarla önceki kararında direnmiştir.

E- MADDİ OLAY: Dava konusu Üsküdar- S. Mahallesi, S. Caddesi 510 ada 8 parsel sayılı taşınmaz, dava dışı 502 ada 4, 5, 6 parsel sayılı taşınmazlarla birlikte, İstanbul Büyükşehir Be­lediye Encümeni’nin 27.02.1992 tarihli kararı ile, “İmar planında yol genişlemesi alanında kaldığı” belirtilerek kamulaştırılmıştır.

F- GEREKÇE: Yerel mahkeme ile özel daire arasında dava konusu, 510 ada 8 numaralı parselin kamulaştırma bedelinin kesinleştiği 19.03.1996 tarihinden, dava tarihine kadar beş yıllık sürenin dolduğu; ancak, dava dışı 502 ada 4 numaralı parselin kamulaştırma be­delinin kesinleştiği 10.10.1997 tarihi ile dava tarihi arasında Kamulaştırma Kanu-nu’nun 23. maddesinde öngörülen beş yıllık sürenin geçmediği konusunda uyuşmaz­lık bulunmamaktadır.

Özel daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; dava konusu taşınmaz ile birlikte kamulaştırılan dava dışı 502 ada 4 numaralı parselin kamulaştırma bedelinin kesinleşme tarihi ile dava tarihi arasında beş yıllık sürenin geçmemiş olması nedeniy­le, görülmekte olan davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasındadır.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 23. maddesinin birinci fıkrasında; kamu­laştırma bedelinin kesinleşmesi tarihinden itibaren beş yıl içinde, kamulaştırmayı ya­pan idarece, kamulaştırma ve devir amacına uygun hiçbir işlem veya tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz mal olduğu gi­bi bırakılırsa, mal sahibinin kamulaştırma bedelini aldığı günden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte ödeyerek, taşınmazı geri alabileceği açıklanmış; aynı madde­nin üçüncü fıkrasında ise, aynı amacın gerçekleşmesi için birden fazla taşınmaz bir­likte kamulaştırıldığı takdirde bu taşınmaz malların durumunun bir bütün oluşturdu­ğu kabul edilerek, yukarıdaki fıkraların buna gore uygulanacağı, hükme bağlanmıştır.

Bu açık hüküm karşısında, beş yıllık hak düşürücü süre dolmadan mal sahibinin geri alma hakkı doğmadığı gibi, birçok parselin aynı amaç için kamulaştırılması ha­linde en son parselin kamulaştırma bedelinin kesinleşme tarihinin, hak düşürücü sü­renin başlangıc günü olarak esas alınacağında kuşku ve duraksama bulunmamaktadır.

Kamu düzeni ile ilgili hak düşürücü süre niteliğindeki bu sürenin nasıl işleyece­ ği ve ne şekilde hesaplanacağının, bu madde çerçevesinde incelenmesi zorunludur.

Somut olayda; dava konusu 510 ada 8 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte, dava dı­ şı 502 ada 4, 5, 6 parsel sayılı taşınmazlar, onaylı imar planına dayanılarak ve yol ge­çirilmek amacı ile kamulaştırılmıştır. Bu şekilde, aynı amaç için yapılan kamulaştır­malarda bütün taşınmaz malların bir kül olarak ele alınıp, Kamulaştırma Kanunu’nun 23. maddesinde öngörülen koşulların oluşup oluşmadığının saptanması ve sürelerin de buna göre hesaplanması gerekir.

Her ne kadar direnme kararında, dava konusu taşınmazla birlikte kamulaştırılan dava dışı üç parça taşınmazın irtibatlarının bulunmadığı, dolayısıyla aynı amacın ger­çekleştirilmesi söz konusu olmadığından beş yıllık hak düşürücü sürenin beklenme­sine gerek ve zorunluluk bulunmadığı ifade edilmiş ise de; kamulaştırma kararında gösterilen tüm parsellerin onaylı imar planında yola ayrıldığı açıktır. Onaylı imar pla­nında değişiklik yapıldığı ispat edilemediği gibi, idarece kamulaştırma amacının ger­çekleşmesini olanaksız kılacak bir işlem de yapılmadığı; öte yandan yasal süre için­de taşınmazın amaca özgülenmesi olası bulunduğuna göre, dava konusu parselin, da­va dışı 502 ada 4, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlarla kamulaştırma işlemi bakımından bir bütün oluşturduğu ve aynı amacın gerçekleştirilmesi için kamulaştırıldığı açıktır.

Hal böyle olunca; mahkemece özel daire bozma kararına uyularak dava konusu taşınmazla aynı amaç için birlikte kamulaştırılan 502 ada 4 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin kesinleştiği 10.10.1997 tarihinden, 06.04.2001 dava tarihine kadar Kamulaştırma Kanunu’nun 23. maddesinde öngörülen beş yıllık sürenin geç­memiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değer­lendirme sonucu önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kara-n bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yu­karıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K: ‘nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 09.02.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.