Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/417 K: 2004/970 T: 17.3.2004

Tespite kayıt ve belgelerin esas alınmaması, mahkemece bir yerel bilirkişi dinlenerek hüküm kurulmuş olması, tanık dinlenmemesinin nedenlerinin hüküm yerinde tartışılmaması hatalıdır.

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davacı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında 113 ada 78 parsel sayılı 21029,83 m2 yüzölçümündeki taşınmaz satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı Nurettin T: adına tespit edilmiştir. Davacı hazine taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan meralardan açma yer olduğu gibi, ayrıca davalının iktisaba yeterli zilyetliğinin de bulunmadığını ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine taşınmazın tespit gibi davalı Nurettin T: adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davacı hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde tespit gününde adına tescile karar verilen zilyet davalı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz tutanağında belirtilen hukuksal nedenlerden ötürü davalı taraf adına tespit edilmiştir. Hazine taşınmazın kamu malı niteliğinde mera olduğunu öne sürerek dava açmıştır. Tespite bir kayıt ve belge esas alınmamıştır. Mahkemece bir yerel bilirkişi dinlenerek hüküm kurulmuştur. Somut olayda tanık dinlenmemesinin nedenleri hüküm yerinde tartışılmamıştır. Öte yandan mera araştırması da yöntemine uygun değildir.

Mahkemece bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için yetkili idari merciler tarafından mera olarak tahsis edilmiş olması yada taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanıla geldiğinin saptanmasına bağlıdır. Kaldı ki, mera tahsisinin yapılıp yapılmadığına ilişkin yazılan yazılara verilen karşılık yazılarda yetersizdir.

O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için dava konusu taşınmazın sınırındaki komşu taşınmazların tespit tutanakları ve dayanakları belgeler davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne yazılacak bir müzekkere ile dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 4753 ve 5618 sayılı yasalar uyarınca yetkili idari merciler tarafından mera tahsisi yapılıp yapılmadığı sorulup saptanmalı, ayrıca 4342 sayılı yasa uyarınca oluşturulan komisyonlarca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı, (mülki amirlikten) il makamından sorulup saptanmalı, yapılmış ise mera tahsis haritası ve eki belgeler getirtilmeli, mera tahsisi yapılmamış ise dava sonucunda yararı olmayan komşu köyler halkından yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yerel ve uzman bilirkişi tespit tutanağı bilirkişileri, tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, mera tahsisi yapılmış ise tahsis haritası ve eki belgeler kadastro paftasının ölçeği ile mera tahsis haritasının ölçeği eşitlenerek yerine uygulanmalı, uygulamada arz üzerindeki doğal yada yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, mera tahsisi yapılmamış ise yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin geleneksel biçimde kullanıla gelen kamu malı niteliğinde mera olup olmadığı yönünde bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile tutanak bilirkişilerinin beyanları arasında aykırılık olduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek çelişki giderilmeli, taşınmazın mera olmadığı sonucuna varıldığı takdirde hazine davasının niteliği dikkate alınarak taşınmaz üzerinde zilyetliğin başlangıç günü, süresi, sürdürülüş biçimi hakkında bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, komşu parsellerin tespit tutanağı içeriği varsa dayanağı belgelerle bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.

Sonuç: Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 17.3.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın