Dayanılan vergi kaydında mera sınır olarak gösterilmiş ise; mera sınırı itibariyle değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlı vergi kaydının miktar fazlasından oluşan dava konusu taşınmazın, öncesinin kamu malı niteliğinde mera olup olmadığının saptanması gerekir; kural olarak mahkemece bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için taşınmazın yetkili idari merciiler tarafından mera olarak tahsis edilmesi ya da öncesi bilinmeyen bir zamandan beri taşınmazın geleneksel biçimde mera olarak kullanılmış olduğunun saptanması gereklidir.
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı hazine tarafından istenilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 101 ada 84 parsel sayılı 6922 m2 yüzölçümündeki taşınmaz dava dışı aynı ada 81 sayılı parsele uygulanan vergi kaydının yüzölçümü fazlası olarak ve taşınmaz üzerindeki kestane ağaçlarının N.’ye ait olduğu tutanağın beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle davalı hazine adına tespit edilmiştir. Davacı N. vergi kaydına imar ve ihyaya kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş,hüküm davalı hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz dava dışı 81 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören vergi kaydının miktar fazlası olarak davalı hazine adına tespit edilmiş davacı yararına tutanağın beyanlar hanesinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19. maddesi hükmü uygulanmıştır. Davacı vergi kaydına, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde tespit gününde adına tescile karar verilen zilyet davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, uygulama, hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Öncelikle davacı tarafın dayandığı vergi kaydının miktar fazlasından oluşan 101 ada 85,86 ve 88 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili dava dosyaları getirtilerek bu dava dosyası ile usulün 45 ve onu izleyen maddesi hükümleri uyarınca birleştirilmelidir. Bu olgu dayanılan vergi kaydının kapsamının sağlıklı şekilde belirlenmesi doğru sonuca varılmanın temel koşuludur. Öte yandan Davacının davası zemine yöneliktir. Dayanılan vergi kaydında mera sınır olarak tarif edilmiştir. Hal böyle olunca mera sınırı itibariyle değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlı vergi kaydının miktar fazlasından oluşan dava konusu taşınmazın öncesinin kamu malı niteliğinde mera olup olmadığının saptanması gerekir. Kural olarak mahkemece bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için taşınmazın etkili idari merciiler tarafından mera olarak tahsis edilmesi yada öncesi bilinmeyen bir zamandan beri taşınmazın geleneksel biçimde mera olarak kullanıla geldiğinin saptanmasına bağlıdır. Ne varki mahkemece yöntemine uygun şekilde mera araştırması yapılmamıştır. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için dava konusu taşınmazı bulunduğu bölgede tespit gününden önce yetkili idari merciiler tarafından mera tahsisinin yapılıp yapılmadığı sorulup saptanmalı, mera tahsisi yapılmış ise tahsis haritası ve eki belgeler getirtilmeli, bundan sonra davacının dayandığı vergi kaydı revizyon gördüğü dava dışı 81 parsel sayılı taşınmaz ile dava konusu taşınmazı ve dıştan komşu taşınmazları bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita kadastro müdürlüğünden getirtilmeli, tutanak bilirkişileri hazır olduğu halde dava sonucunda yararı olmayan komşu köyler halkından seçilecek elverdiğince yaşlı, yerel uzman bilirkişi tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, mera tahsisi yapılmış ise tahsis haritası ve eki belgeler yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, uygulamada kadastro paftasının ölçeği ile mera tahsis haritasının ölçeği eşitlenerek çakıştırılmalı, haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal yada yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, mera tahsisi yapılmamış ise dava konusu taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kullanıla gelen kamu malı niteliğinde mera olup olmadığı yönünde bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, dava konusu taşınmazın mera olmadığı sonucuna varıldığı takdirde davacının dayandığı dava dışı 81 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören vergi kaydı yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi hükmü uyarınca kapsamı belirlenmeli, bu uygulama yapılırken revizyon gördüğü dava dışı 81 parsel sayılı taşınmaz gözönüne alınmalı, daha sonra bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmaz üzerinde davacının sürdürdüğü zilyetliğin başlangıç günü süresi sürdürülüş biçimi hakkında olaylara dayalı bilgi alınmalı, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı, tutanak bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen bilirkişi ve tanık sözleri arasındaki aykırılık giderilmeli, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve dayanakları kayıtlarla bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 23.2.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.