Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E: 2003/6875 K: 2003/7211 T: 6.11.2003

Somut olayda davacının dayandığı resmi kayıt ve nizalı taşınmaz yönünde bulunan eylemli meradan, ihtilaflı parselin, meradan genişletilmek suretiyle elde edildiği bellidir; bu durumda taşınmazın öncesinin mera olmadığına dair savın aynı derecede kuvvetli bir delille kanıtlanması gerekecektir; böyle bir belge sunulamadığından taşınmazın öncesinin mera olmadığı hususunda tanık beyanları dikkate alınmaz.

Z.A. ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen açılmamış sayılmasına dair K: Asliye Hukuk Hakimliği’nden verilen 7.5.2002 gün ve 39/64 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı vekili, 115 ada 94, 96 ve 99 parseller ile 101 ada 59 parselin Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına zilyetlik hukuki sebebine dayanarak tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 101 ada 59 parsel hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına, 115 ada 94, 96 ve 99 parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Hazine vekili 101 ada 59 parsele ilişkin hükmü vekalet ücreti bakımından, 115 ada 94, 96 ve 99 parseller yönünden ise iktisap için yeterli şartların oluşmadığından ve taşınmazın mer’ a niteliği itibariyle davanın reddine karar verilmesini ileri sürerek hükmü temyiz etmiştir.

Dava konusu 94 ve 96 parsellerin güneyinde davacı adına tespit ve tescil edilen 2 ve 4 parseller bulunmaktadır. Bu taşınmazlardan 2 numaralı parsele 1936 tarih 73 tahrir numaralı, 4 numaralı parsele de 1936 tarih 75 numaralı vergi kaydı uygulanmıştır. Mahallinde yapılan keşifte yapılan uygulama ile bu vergi kayıtlarının taşınmazların kuzey bölümünü mera olarak okuduğu belirlenmiştir. Esasen 94 ve 96 numaralı parsellerin Hazine adına yapılan tespitler sırasında da vergi kayıtları dikkate alınmış, miktar fazlasının mera olarak sınırlandırılması yapılmıştır. Bilahare Kadastro Komisyonu posta mütalaası gereğince resen 94, 96 ve 99 parsellerin ham toprak niteliği ile Hazine adına vergi miktar fazlası olarak belirleyip Hazine adına ham toprak niteliği ile tespit etmiştir. Mahallinde yapılan bilirkişi incelemesi ve tanık beyanları kayıtları doğrulamaktadır.

Davacıya ait parsellere uygulanan vergi kayıtlarının dava konusu taşınmazların bulunduğu yönü mera olarak göstermesi ve o yönde de eylemli biçimde 97 numaralı mera parselinin bulunması ve 99 parselinde vergi kayıtlarının okuduğu yönde bulunması eylemli mera ile çevrili ve mer’ a bütünlüğünü bozacak durumda bulunması karşısında her üç parselin de mera niteliğinde bulunduğu sonucuna varılmalıdır.

Mera sınırı değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardandır. Bu nitelikteki sınırları taşıyan kayıtlar 3402 sayılı Kanun’un 20. maddesine göre kural olarak miktarı ile geçerlidir. Kadastro çalışmaları sırasında vergi kaydına karşı davacıya yer verilmiştir. Miktar fazlası olan dava konusu parselin kaydın tesis tarihinde mevcut olan meradan genişletilmek suretiyle elde edildiğinin kabulü gerekir. Bu durum davacının dayandığı resmi kayıt ve nizalı taşınmaz yönünde bulunan eylemli meradan anlaşılmaktadır. Taşınmazın öncesinin mera olmadığına dair iddianın aynı derecede kuvvetli bir delil ile ispatı gerekir. Davacı bu şekilde bir belge ibraz edemediğine göre taşınmazın öncesinin mera olmadığına dair tanık beyanlarına itibar edilemez. Meralar Devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde orta mallarından olup zilyetlik ve kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemezler. Dava konusu 115 ada 94, 96 ve 99 parseller yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.

Ayrıca dava konusu 101 ada 59 parsel yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasına rağmen davada kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazine lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesine göre vekalet ücreti takdir edilmemiş olması da kanuna aykırıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile eksik incelemeye dayalı usul ve yasaya aykırı olan hükmün HUMK: nun 428. maddesi hükmü gereğince BOZULMASINA, 6.11.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın