1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2003/2225 K: 2003/2811 T: 7.10.2003


Dava konusu parsel dayanılan kaydın kapsamı içinde kaldığı takdirde tapu kaydına değer verilerek hüküm oluşturulmalı, dayanılan tapu kaydı ve krokisinin kapsamı dışında kaldığının belirlenmesi halinde dava konusu taşınmazın öncesinin kamu malı niteliğinde mera olup olmadığı diğer bir anlatımla komşu mera parselinden kazanılıp kazanılmadığı konusunda yararı bulunmayan elverdiğince yaşlı komşu köy halkından seçilecek bilirkişiler aracılığıyla araştırma yapılmalı, tespit bilirkişilerinin nizalı taşınmazı tarım toprağı niteliğinde olduğunu bildirmiş olmalarına göre yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında çelişki çıktığı takdirde bu çelişki giderilmelidir.

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında 106 ada 30 parsel sayılı 7250 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 31, 32 ve 33 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kaydı yüzölçümü fazlası olarak davalı hazine adına tespit edilmiştir.

Davacı İbrahim taşınmazda zilyet bulunduklarını ve Kadir mirasçılarına ait olduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın Kadir mirasçıları Elife , Fatma, Esme, Hatice, Mevlüde, Mehmet ve İbrahim adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece dava konusu taşınmazın davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının kapsamında kaldığı dayanılan tapu kaydının uygulanmaması halinde dahi taşınmazın öncesinin geleneksel biçimde kullanıla gelen kamu malı niteliğinde mera olmadığı tarım toprağı olduğu ve tespit gününe kadar zilyetleri yararına 3402 sayılı K: K: nun 14. maddesi hükmünde öngörülen taşınmaz edinme koşularının gerçekleştiği gerekçe gösterilmek suretiyle hüküm kurulmuş isede mahkemece yapılan araştırma inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı tarafın dava dışı parsellere revizyon gören 17.2.1968 tarih ve 8 nolu tapu kaydı asliye hukuk mahkemesinin 11.12.1967 gün 337/323 sayılı tescil ilamı ile oluşmuştur. Bu tapu kaydı ve dayanağı haritanın kendisini bağlayacağı kuşkusuzdur.

Bu nedenle mahkemece öncelikle dosya arasında mevcut bulunan 1/4000 ölçekli davacı tarafın dayandığı tapu kaydının dayanağı olan krokinin yerine 3402 sayılı Kadastro kanunun 14. maddesi hükmü gereğince yerine uygulanmalı, dayanak haritanın ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlenmek suretiyle üst üste çakıştırılmak suretiyle denetlemeye imkan verecek şekilde uygulamayı gösterir teknik bilirkişiye kroki tanzim ettirilmeli, ayrıca dayanılan tapu kaydının ifraz edildiği 2500 m2 lik bölümün 8.6.1978 tarih ve 4 nolu kayıt ile hazine adına kum ocağı olarak oluştuğu arta kalan 5 nolu tapu kaydının da Kadir mirasçıları adına oluşturulduğu göz önüne alınarak ifraz krokilerin dahi bulunup bulunmadığı sorulup saptanmalı, bunlar dahi getirtilip yerine gereği gibi uygulanmalı ve kapsamları belirlenmelidir. Dayanılan kaydın haritasının ölçeği bulunduğu gibi ayrıca kot uzunlukları da rakamla belirtilmiştir. Bu hususlar da göz önünde tutulmalı ve böylece dayanak krokinin kapsamı belli edilmelidir.

Dava konusu 30 nolu parsel dayanılan kaydın kapsamı içinde kaldığı takdirde tapu kaydına değer verilerek hüküm oluşturulmalı, dayanılan tapu kaydı ve krokisinin kapsamı dışında kaldığının belirlenmesi halinde dava konusu taşınmazın öncesinin kamu malı niteliğinde mera olup olmadığı diğer bir anlatımla komşu 71 parsel sayılı mera parselinden kazanılıp kazanılmadığı konusunda yararı bulunmayan elverdiğince yaşlı komşu köy halkından seçilecek bilirkişiler aracılığıyla araştırma yapılmalı, tespit bilirkişilerinin nizalı taşınmazı tarım toprağı niteliğinde olduğun bildirmiş olmalarına göre yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında çelişki çıktığı takdirde bu çelişki giderilmeli;

Sonuç: Ondan sonra toplanan ve toplanacak deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu konularda yanılgıya düşülerek yazılı biçimde karar verilmesi isabetsiz hazinenin bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 7.10.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.