1. Anasayfa
  2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi E: 2004/567 K: 2004/1142 T: 29.3.2004


Dava konusu taşınmazın kuzeyinde, batısında ve kısmen güney sınırında bulunan taşınmaz mera niteliği ile sınırlandırılmak suretiyle tespit edildiğinden, kayıt miktar fazlasından oluşan bölümün sınırındaki eylemli meraya el atılarak kazanıldığının kabulü gerekir.

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan araştırma ve soruşturma sunucunda kayıt miktar fazlasından oluşan dava konusu 376 parsel sayılı taşınmaz üzerinde tespit gününde adına tescile karar verilen davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13 ve 14. maddesi hükmünde öngörülen taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur. Davacı taraf tapu kaydına ve vergi kaydına dayanmıştır.

Davacının dayandığı tapu kaydında batıda “kaya”, vergi kaydında ise “kıraç” sınır olarak tarif edilmiştir. Kural olarak bu nitelikteki sınır yerleri değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardandır. Hal böyle olunca davacının dayandığı tapu ve vergi kaydının kapsamının yüzölçümü ile belirlenmesi zorunludur. Dayanılan tapu ve vergi kaydı yüzölçümü ile dava dışı 140, 141, 142 ve 143 parsel sayılı taşınmazlara revizyon görmüştür.

Hal böyle olunca dayanılan tapu ve vergi kaydının dava konusu taşınmazı kapsaması olanaksızdır. Ne var ki, kadastro tespiti sırasında miktar fazlasının ifrazı 3402 sayılı Kadastro Kanununa uygun biçimde yapılmamıştır. Bu yanılgı davacı yararına bir hak oluşturmaz.

Kaldı ki, taşınmazın güney sınırını oluşturan 375, 377 ve 378 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili dava sonucunda taşınmazların Hazine adına tesciline karar verilmiş, taşınmazın kuzeyinde, batısında ve kısmen güney sınırında bulunan 317 parsel sayılı taşınmazda mera niteliği ile sınırlandırılmak suretiyle tespit edilmiştir. Hal böyle olunca kayıt miktar fazlasından oluşan bölümün sınırındaki eylemli meraya el atılarak kazanıldığının kabulü gerekir. Kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri eylemli durumla doğrulanmadıkça eylemli duruma değer verilmesi zorunludur.

Bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyet süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Mahkemece bu olgular dikkate alınarak davanın reddine, taşınmaz tespitinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 5. maddesi hükmü uyarınca malikhanesi açık bırakılarak yapılmadığı dikkate alınarak taşınmazın tespit gibi davalı Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz;

Davalı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.3.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.