Mera kanununa göre tahsis amacı değiştirilmedikçe mera, yaylak ve kışlaklardan bu kanunda gösterilenden başka şekilde yararlanılamayacağı belirtilmiştir; davalı, tahsis amacının değiştirilmesi yönünde ilgili bakanlığa başvurduğunu bildirdiğine göre bu başvurunun akıbetinin araştırılması gerekirdi.
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.6.1999 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin men’i ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28.12.2001 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Davacı köy kendilerine ait 917 parsel sayılı meraya davalının maden çıkarma çalışmalarında haksız müdahalede bulunarak yararlanmalarının engellendiğini belirterek el atmanın önlenmesine ve eski hale getirme bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, ilgili bakanlıktan aldıkları izne dayalı çalışma yaptıklarını ve izin verilen saha dışında herhangi bir kullanımlarının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiş, hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.
Dava konusu 917 parsel sayılı taşınmaz mera olarak tespit edilmiş ve Tapulama Mahkemesinin 1982/99-1984/591 sayılı kararı ile davacı köy adına tesciline karar verilmiştir. Davalı şirket ise, 20.7.1995 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından verilen 4646 sayılı işletme izni ile maden çıkarmaktadır. Mahallinde yapılan keşifte davalı idarenin verilen ruhsat sınırları içinde çalıştığı 917 sayılı mera parselinin de bu işletme izni sınırları içinde kaldığı ve 13.390 metrekarelik kısımda davalı şirketin çalışma yaptığı tespit edilmiştir.
Davalı 23.3.2000 tarihli yargılama aşamasında verdiği dilekçesinde kendilerine verilen maden işletme ruhsatı sınırları içinde kalan kısımda çalıştıklarını, ancak bu kısımda mera alanına bir taşmanın söz konusu olması ihtimaline karşılık Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına başvurularak Tarım Bakanlığı kanalı ile mera altında bulunan madenlerinde işletmeye açılması için gerekli izinlerin alınması amacıyla girişimde bulunduklarını ve sonucunun beklenmesini istemiştir. Ancak mahkeme bu başvurunun akibetini araştırmamıştır.
Dava konusu 917 sayılı parsel meradır. 4342 sayılı Mera Kanunun 14. maddesinde tahsis amacı değiştirilmedikçe mera, yaylak ve kışlaklardan bu kanunda gösterilenden başka şekilde yararlanılamayacağı belirtilmiştir. Bu nedenle mahkemece, davalının savunmasında 23.3.2000 tarihli dilekçede belirttiği başvuru sonucunun ne olduğunun araştırılması, Mera Kanunu 14 ve Mera Yönetmeliği 8. maddeleri uyarınca nizalı meranın tahsis amacının değiştirilmesi ve maden işletme sahası olarak açılması için gerekli işlemlerin yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi ve toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucu oluşan kanaate göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, 9.10.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.