Mera vasıflı taşınmazların, parselasyona tabi tutulamayacağı hakkında
İstemin Özeti: Edirne İdare Mahkemesinin 21.9.2005 günlü, E: 2003/1742, K: 2005/1057 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi Elif Emel Çelik’in Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı M.İclal Kutucu’nun Düşüncesi: Tekirdağ ili Çerkezköy ilçesi ,… Beldesi sınırları içinde davacıya ait taşınmazın bulunduğu alanda yapılan imar uygulamasına ilişkin işleme karşı yapılan itirazın reddi yolundaki 18.7.2003 günlü 2003/48 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılan davayı reddeden idare mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
Parselasyon işlemi amacı imar planı, plan raporu ve imar yönetmeliği hükümlerine göre imar adasının tüm biçim ve boyutu, yapı düzeni, inşaat yaklaşma sınırı ve bahçe mesafeleri, yapı yüksekliği ve derinliği, yerleşme yoğunluğu, taban alanı ve kat alanı katsayısı, arazinin kullanma şekli, mülk sınırları, mevcut yapıların durumu gözönüne alınmak suretiyle sorunsuz, üzerinde yapı yapmaya elverişli imar parseli oluşturmak olduğundan parselasyon işleminin nedeninin açık olarak ortaya konulması gerekir. Dava konusu işlemin imar planına uygun olup olmadığı, parselasyon yapımı koşullarının oluşup oluşmadığı gibi hususlar değerlendirilmeden verilen mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz konusu Mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay 6. Dairesisince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacıya ait Tekirdağ İli, Çerkezköy İlçesi,… Beldesi, … ve … sayılı adalarda … sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca yapılan parselasyon işlemine ilişkin 18.7.2003 günlü, 48 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; daha önce parselasyon yapıldığı ve düzenleme ortaklık payı alındığı için yeni imar planı uyarınca yapılan parselasyon işleminde davacının taşınmazlarından yeniden düzenleme ortaklık payı alınmadığı, eski parselin olduğu yerde oluşturulan imar parsellerinin verildiği sadece kamu ortaklık payı oranında kamusal alanda hisselendirildiği, uyuşmazlığa konu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4342 sayılı Mera Kanununun 14. maddesinde, tahsis amacı değiştirilmedikçe mera, yaylak ve kışlaktan bu Kanunda gösterilenden başka şekilde yararlanılamayacağı, ancak, bu Kanuna veya daha önceki kanunlara göre mera, yaylak ve kışlak olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri bu amaçla kullanılan arazilerden; köy yerleşim yeri ile uygulama imar plânı veya uygulama plânlarına ilave imar plânlarının hazırlanması, toprak muhafazası, gen kaynaklarının korunması, millî park ve muhafaza ormanı kurulması, doğal, tarihî ve kültürel varlıkların korunması, sel kontrolü, akarsular ve kaynakların düzenlenmesi, bu kaynaklarda yapılması gereken su ürünleri üretimi ve termale dayalı tarımsal üretim faaliyetleri için ihtiyaç duyulan yerlerin, ilgili müdürlüğün talebi, komisyonun ve defterdarlığın uygun görüşü üzerine, valilikçe tahsis amacının değiştirilebileceği ve söz konusu yerlerin tescillerinin Hazine adına, vakıf meralarının tescillerinin ise vakıf adına yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan hüküm uyarınca mera olarak tahsisli taşınmazların belirtilen usul çerçevesinde tahsis amacı değiştirilerek mera vasıfları kaldırılmadıkça parselasyon işlemine dahil edilmesi olanaklı olmadığından, dava konusu işlemle düzenleme sınırı içine alınan mera vasıflı taşınmazların durumunun buna göre incelenmesi gerekmektedir.
Öte yandan, parselasyon işlelninin amacı imar planına uygun düzgün imar parselleri oluşturmak olduğundan, yeni imar planına göre yeniden parselasyon yapılma nedenlerinin olup olmadığı, plana uygun parselasyon yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılmasından sonra, ayrıca davacının Dairemizin E: 2006/1661 sayılı dava dosyasında 1996 yılında yapılan ilk parselasyon işlemini dava konusu ettiği ve anılan kararımız ile mahkeme kararının bozulduğu anlaşıldığından, bozma kararı uyarınca verilen karara göre bu dava hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu Edirne İdare Mahkemesinin 21.9.2005 günlü, E: 2003/1742, K: 2005/1057 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 22.4.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.