1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 2006/3863 K: 2008/3509 T: 28/05/2008


Birinci derece doğal sit alanı ve 100 metrelik sahil şeridinde kalan, ancak eski eser tescil kaydı bulunmadığı açık olan temel aşamasındaki yapıların yeniden inşası mümkün olmadığından mevcut bağ evi dışında kalan iki ayrı bina için yapı ruhsatı verilemeyeceği yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı.

İstemin Özeti: Bursa 1. İdare Mahkemesinin 30.11.2005 günlü, E: 2005/178, K: 2005/1718 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Berberoğlu’nun Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Ekrem Atıcı’nın Düşüncesi: Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun işlem tarihinde yürürlükte olan “Doğal (tabii) Sitler, Koruma ve Kullanma Koşullarına ilişkin 5.11.1999 tarih ve 659 sayılı ilke kararının “Doğal Sit”le ilgili 1-i maddesinde, mevcut tescilli ve tescilsiz yapıların bakım ve onarımlarının yürürlükteki ilke kararları doğrultusunda yapılabileceği öngörülmüş, aynı Kurulun Taşınmaz Kültür Varlıklarının Gruplandırılması, Bakım ve Onarımları”na ilişkin 5.11.1999 tarih ve 660 sayılı ilke kararının “Yeniden Yapma” başlıklı 3. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilen ve tescil edilmesine ilişkin gerekli özellikleri taşınmasına rağmen elde olmayan sebeplerle tescili yapılamamış ve/veya herhangi bir nedenle yitirilmiş olan yapının, gerek kültür varlığı niteliği, gerekse kültürel çevreye olan tarihsel katkıları açısından, eldeki mevcut belgelerden yararlanmak suretiyle kendi parsellerinde daha önce bulunduğu yapı oturum alanında, eski cephe özelliğinde, aynı kitle ve gabaride özgün plan şeması, malzeme ve yapım tekniği kullanılarak, kapsamlı restitüsyon etüdüne dayalı rekonstrüksiyon uygulanmasının koşulsuz sağlanmasına karar verilmiştir.

Yukarıda anılan ilke kararları birlikte değerlendirildiğinde, 1 derece doğal sit alanlarında mevcut yapıların onarımlarının mümkün olduğu, bu alanlarda mevcut olmayan yıkılmış yapıların ancak korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı özelliklerini taşıması ve yapıya ilişkin yeterli bilgi bulunması halinde yeniden yapılmasının olanaklı bulunduğu anlaşılmaktadır.

Olayda, dava konusu işlemle inşaat ruhsatı verilmeyen restorasyon projesine konu yapıların temel kalıntısı dışında yıkılmış olduğu, Koruma Kurulunca röleve ve restorasyon projelerinin uygun olduğuna karar verildiği, dava dosyasında Koruma Kurulunun röleve ve restorasyon projesinin uygun olduğuna ilişkin kararının dayanağı işlem dosyasının bulunmadığı, İdare Mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda ruhsat istemi reddedilen restorasyona konu yapıların korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı özelliklerini taşıdığına ilişkin bir saptama bulunmadığı dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.

Bu itibarla röleve ve restorasyon projelerinin onaylamasına ilişkin Koruma Kurulu kararının dayanağı işlem dosyası getirildikten sonra taşınmazdaki ruhsat istenen yapıların bu konudaki ilke kararlarına göre korunması gerekli kültür varlığı özelliklerini taşıyıp taşımadığı, taşıyor ise kurulca onanan projelerin, yapıya ilişkin mevcut bilgilerle uyumlu olup olmadığının bu konuda uzman kişilerden oluşturulacak kurul ile birlikte yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak tespit edildikten sonra bir karar verilmesi gereklidir.

Açıklanan nedenlerle bozma kararına uyularak ancak yukarıda belirtilen hususlar açıklığa kavuşturulmadan verilen kararın bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay 6. Dairesisince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, Bozcaada, Alaybey Mahallesi, Tuzburnu Mevkiinde bulunan, kıyı kenar çizgisinden itibaren 100 metrelik sahil şeridi içinde, 3. derece arkeolojik sit alanı ve 1. derece doğal sit alanında kalan, ? ada, ? parsel sayılı taşınmaz üzerinde mevcut bağ evinin restorasyonuna izin verildiğinden bahisle, bu yapı dışında parsel üzerine iki ayrı bina yapılması için inşaat ruhsatı verilemeyeceği yolunda tesis edilen 7.8.2001 günlü, 811 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, Danıştay 6. Dairesisinin 08.10.2004 günlü, E: 2003/7533, K: 2004/4727 sayılı bozma kararına uyularak, mahallinde yeniden yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen rapor ve dosyada bulunan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu parselde biri ruhsatına uygun olarak yapılmış binadan başka, restorasyon projesinde gösterilen A ve B binalarının temel kalıntılarına rastlanıldığı, tespit edilen bu üç yapının şekil, konum ve kullanım amaçları incelendiğinde ruhsat verilmeyen A ve B yapıların, ana binanın bağ evi vasfını tamamlayıcı mekanlar olduğunun görüldüğü, bu iki yapının restorasyon projesi gereği ruhsata bağlanabileceği sonucuna varıldığından, parsel üzerine iki ayrı bina yapılması için inşaat ruhsatı verilemeyeceği yolundaki dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, Bozcaada, Alaybey Mahallesi, Tuzburnu Mevkiinde bulunan, kıyı kenar çizgisinden itibaren 100 metrelik sahil şeridi içinde, 3. derece arkeolojik sit alanı ve 1. derece doğal sit alanında kalan, 615 ada, 19 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının restorasyonuna ilişkin olarak yapılan başvuru üzerine, Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 19.5.2001 günlü, 235 sayılı kararı ile parseldeki yapının röleve ve restorasyon projesinin uygun bulunduğu ve davacının inşaat ruhsatı verilmesi istemiyle belediyeye yaptığı başvuru üzerine tesis edilen dava konusu işlemde yukarıda anılan koruma kurulu kararına atıfta bulunularak, taşınmaz üzerinde bulunan mevcut bağ evinin restorasyonuna belediyece izin verildiğinden bahisle, vaziyet planında gösterilen A ve B olarak işaretlenen binaların arazi içerisinde mevcut olmadığından bahisle inşaat ruhsatının verilemeyeceğinin belirtildiği ve davacının bu işlemin iptali istemiyle bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.

1. derece doğal sit alanında ve 100 metrelik sahil şeridi içerisinde yeni inşaat yapılması ilgili mevzuat ile yasaklanmıştır. Bu gibi alanlarda bölgenin özelliği gereği hangi yapıların inşa edilebileceği de yine ilgili mevzuatta istisnai olarak sayılmıştır. Diğer taraftan, bu gibi alanlarda mevcut olan eski eser olarak tescilli yapıların bakım ve onarımlarının da 2863 sayılı Yasa ve ilgili mevzuat ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu İlke Kararları uyarınca yapılması mümkündür.

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 5.11.1999 günlü, 660 sayılı ilke kararında “Yeniden Yapma (Rekonstrüksiyon)” başlıklı bentte, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilen ve tescil edilmesine ilişkin gerekli özellikleri taşımasına rağmen elde olmayan sebeplerle tescili yapılmamış ve / veya herhangi bir nedenle yitirilmiş olan yapının, gerek kültür varlığı niteliği, gerekse kültürel çevreye olan tarihsel katkıları açısından, eldeki mevcut belgelerden (yapı kalıntısı, rölöve, fotoğraf, her türlü özgün yazılı-sözlü, görsel arşiv belgesi vb.) yararlanmak suretiyle kendi parsellerinde daha önce bulunduğu yapı oturum alanında, eski cephe özelliğinde, aynı kitle ve gabaride, özgün plan şeması, malzeme ve yapım tekniği kullanılarak, kapsamlı restitüsyon etüdüne dayalı rekonstrüksiyon uygulamasının koşulsuz sağlanmasına karar verileceği hususu düzenlenmiştir.

Uyuşmazlık konusu olayda, 100 metrelik sahil şeridi içerisinde, 1. derece doğal sit alanında ve 3. derecede arkeolojik sit alanında kalan dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan yapı veya yapılar için eski eser tescil kaydı bulunup bulunmadığının veya korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı niteliği taşıyıp taşımadığının açık olarak ortaya konulması ve bu amaçla taşınmaz üzerinde bulunduğu belirtilen ve rekonstrüksiyon uygulaması kapsamına alınan yapı ya da yapıların da kesin olarak belirlenmesi ve bu bağlamda 19.5.2001 günlü, 235 sayılı Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı ile parsel üzerinde kaç adet yapının rekonstrüksiyon kapsamına alındığının ve bu yapı ya da yapılara inşaat ruhsatı verilip verilemeyeceğinin de belirlenmesi suretiyle parsel üzerinde mevcut bir adet yapının dışındaki iki ayrı yapının inşa edilmesi olanağının bulunup bulunmadığının ve dava konusu işlemin mevzuata uygunluğunun değerlendirilmesi suretiyle davanın karara bağlanması gerekmektedir.

Bu doğrultuda İdare Mahkemesince verilen 16.11.2005 günlü, E: 2005/178 sayılı ara kararı ile söz konusu yapıların eski eser tescil kaydının bulunup bulunmadığının sorulduğu, bu ara kararına Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından verilen cevapta da uyuşmazlık konusu yapıların tescil kayıtlarının bulunmadığının belirtildiği anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer verilen tespit, değerlendirme ve düzenlemeler ışığında, 1. derece doğal sit alanı ve 100 metrelik sahil şeridinde kalan, ancak eski eser tescil kaydı bulunmadığı açık olan temel aşamasındaki yapıların yeniden inşası mümkün olmadığından mevcut bağ evi dışında kalan iki ayrı bina için yapı ruhsatı verilemeyeceği yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Bu itibarla, İdare Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işlemin iptal edilmesinde isabet bulunmamıştır.

Açıklanan nedenlerle, Bursa 1. İdare Mahkemesinin 30.11.2005 günlü, E: 2005/178, K: 2005/1718 sayılı kararının BOZULMASINA, fazladan yatırılan 17.00 YTL harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 28.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.