Hilafet ve saltanatın kaldırılması ile padişahlara ait taşınmazlar kamu malı olarak Hazineye geçmiştir. Bu nitelikteki yerlerin zilyedlikle iktisabına olanak bulunmadığı gibi; bu taşınmazları üçüncü kişilerden kayden satın alanlar iyiniyetle iktisap ettiklerini ileri süremezler.
Taraf1ar arasındaki davadan dolavı, (Karabürun Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 24.2.1989 gün ve 147/11 sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 18.5.1989 gün ve 4132/6104 sayılı kararın düZeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olduğundan dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı Hazine, tapulamaca senetsizden davalının satıcısı adına tesbit ve tescil edildikten sonra satış yoluyla davalıya geçen çekişmeli parselin, Sultan Abdulhamit Han adına iken kayden Hazineye intikal etmiş 17 Mayıs 1340 tarih 7 nolu tapu kapsamında kaldığını ileri sürerek iptal ve tescil istemiştir. Mahkemece, çaplı yeri satış suretiyle iktisap eden davalının MK: nun 931. maddesinin koruyuculuğu altında bulunduğundan söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Tapunun K: evvel 1323 tarih, 13 sıra numarasında Padişah Abdulhamit adına (hali arazi) cinsi ile kayıtlı onbin dönüm yüzölcümündeki taşınmazın daha sonra 17 Mayıs 1340 tarih, 7 sıra ile numarasıyla Hazine’ye intikal ettiği dosyada mevcut kayıt orneğinden anlaşılmaktadır.
3.3.1940 gün, 431 sayılı. (Hilafetin İlgasına ve Hanedanı-Osmaniye’nin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkarılmasına Dair) Yasanın 10. maddesinde; (Emlakı Hakaniye namı altında olup evvelce millete devredilen emlak ile beraber mülga padisahlıga ait bılcumle emlak ve sabık Hazine-i Hümayun muhteviyatlarıyla birlikte saray ve kasırlar ve mebani ve arazi millete intikal) etmiştir; denildiğine göre, bu nitelikteki tasınmaz malların kamu malı olarak ulusa geçtiğinin ve Hazine’nin kamu hakkında giren malı bulunduğunun kabulü zorunludur. Bu itibarla anılan yerlerin Medeni Yasa hükümlerince mülk edinilmesi, diger bir anlatımla zilyetlikle iktisabı olanaksızdır. Hukuk Genel Kurulu’nun 15.12.1965 tarih, 8-460 sayılı kararı da bu yöndedir. O halde olayda, MK: nun 931. maddesinin de uygulama yeri yoktur. Hal boyle olunca, iddia ve savunma çercevesinde delillerın toplanması, hukme yeterli uygulama yapılması, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Değinilen hususlar karar düzeltme isteği üzerine bu kez yapılan inceleme sonunda anlaşılmıştır. Davacı Hazine’nin itirazları yerindedir. Kabulüne ve Dairenin 18.5.1989 gün ve 4132/6104 sayılı onama kararının HUMK: nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yoluyla kaldırılmasına, Karaburun Asliye Hukuk Mahkemesi’nce kurulan 24.2.1989 gün 147/11 sayılı hükmün HUMK: nun 428. maddesi uyarınca ve anılan nedenden ötürü (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 8.12.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.