Tescilin nedeni ve dayanağını teşkil eden idari karar (parselasyon) hukuki varlığını koruduğu sürece tapu iptal ve tescil davasının dinlenebilme olanağı yoktur.
Taraflar arasında görülen davada; davacı, 16 parselin miras bırakanı Mustafa, 14 parselin davalılar adına kayıtlı iken Karaman Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşmiş 1984/735-951 sayılı kararı ile 240 m2’sinin davalılar tapusundan iptal edilerek kendi tapularına ilave yoluyla tescil kararı verildiğini, kararın infaz edilmediğini ve daha sonra imar uygulaması ile bu kısmın davalılara ait yeni 11 nolu parsel içerisinde tescil edildiğini ileri sürerek bu bölüme ait tapunun iptali ile adına tescili ve el atmanın önlenmesi isteklerinde bulunmuştur.
Davalılar, imar uygulamasının süresinde itiraz edilmeyerek kesinleştiğini, önceki kararın da infaz edilmediğini ayrıca hak düşürücü sürenin de geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın sübut bulduğu gerekçesiyle ve imar uygulamasında yapılan kesintiler de dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Özgül Bozkurtgil’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: K: Dava, tapu iptal, tescil ve el atmanın onlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulune karar verilmistir.
Dosya icerigınden, toplanan delillerden; davacının 16 nolu kadastral parsel malikinin mirasçısı olduğu, miras bırakanın 14 sayılı kadastral parsel aleyhine actığı iptal davasının kabul edildiği, 240 m2 miktarındaki taşınmazın 16 sayılı kadastral parsele ilavesine karar verildiği ve bu kararın 1985 yılında kesinleştiği, kesinleşen bu kararın infaz edilmeden 1992 yılında 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi gereğince taşınmazların imar şuyulandırması işlemine tabi tutulduğu ve davacının miras bırakanına ait parselin 10 ve 12 sayılı imar parsellerine, davalının 14 sayılı kadastral parselinin de 11 sayılı imar parseline donüştügu, imar ıslemine karşı idari yargı yerinde dava açılmadığı ve işleminin böylece kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Tescilin nedeni ve dayanağını teşkil eden idari karar hukuki varlığını koruduğu sürece tapu iptal ve tescil davasının dinlenebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK: nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.11.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.