Mahkemece; taşınmazın bütünlüğü bozulmadan yola ulaşımın sağlanmasının mümkün olup olmadığı araştırılarak en uygun alternatiften geçit hakkı kurulmalı, başka yerden geçit hakkı tesis edilemeyeceğinin kesin olarak tespit edilmesi halinde şimdiki gibi geçit tesisinde zorunluluk varsa bunun nedeni kararın gerekçesinde açıklanarak geçit hakkı tesis edilmelidir.
Taraflar arasındaki geçit hakkı tesisi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 03.05.2016 gün ve 2015/3214 Esas, 2016/5419 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu 165 ada 12 parsel sayılı taşınmaz lehine 165 ada 11 parsel sayılı taşınmaz üzerinde geçit hakkı tesis edilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine, dava konusu taşınmaz mera vasfında olduğunu geçit kurulma olanağının bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı hazine vekili temyiz etmesi üzerine; Dairemizin 03.05.2016 tarih 2015/3214-2016/5419 Esas – Karar sayılı ilamı ile Mera niteliğindeki taşınmazlar aleyhine geçit hakkı kurulamayacağı gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu 165 ada 12 parsel sayılı taşınmaz lehine hazine adına ham toprak vasfı ile kayıtlı 165 ada 11 parsel sayılı taşınmaz üzerinde geçit hakkı tesis edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile 165 ada 12 parsel sayılı taşınmaz lehine, 165 ada 11 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi’nin 31.03.2014 havale tarihli rapor ve krokisinde 1. tercih olarak gösterdiği 3 metre genişliğindeki toplam 231,42 m2’lik kısımda geçit hakkı tesisine, karar verilmiştir. Hükmün, Dairemizin 03.05.2016 tarih 2015/3214-2016/5419 Esas-Karar sayılı ilamı ile mera niteliğindeki taşınmazlar aleyhine geçit hakkı kurulamayacağı gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş ise de mahkemece üzerinde geçit hakkı tesis edilen 165 ada 11 parsel sayılı taşınmaz ham toprak vasfı ile hazine adına kayıtlı olduğundan geçit hakkı tesis edilebilecek bir taşınmaz ise de yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Dairemizin yukarıda belirtilen ilkelerine göre zorunluluk bulunmadıkça aleyhine geçit kurulacak taşınmazın bölünmemesi, ekonomik kullanım bütünlüğünün bozulmaması gerekir; karara esas alınan 31.03.2014 havale tarihli rapor ve krokisinde 1. tercih olarak gösterilen ve mahkeme tarafından geçit hakkı kurulan kısım 165 ada 11 parsel sayılı sayılı taşınmazı ikiye bölmüş, taşınmazın ekonomik kullanım bütünlüğü bozulmuştur. Bilirkişi raporunda alternatifler gösterilmiş ise de gösterilen yerlerden geçit hakkı kurulmasının imkansız olduğu, tek ve zorunlu geçit hakkı tesis edilecek yerin mahkeme tarafından geçit hakkı tesis edilen yer olduğu yeterince ve bilimsel olarak açıklanamadığı anlaşılmakla,
Mahkemece; taşınmazın bütünlüğü bozulmadan yola ulaşımın sağlanmasının mümkün olup olmadığı araştırılarak en uygun alternatiften geçit hakkı kurulmalı, başka yerden geçit hakkı tesis edilemeyeceğinin kesin olarak tespit edilmesi halinde şimdiki gibi geçit tesisinde zorunluluk varsa bunun nedeni kararın gerekçesinde açıklanarak geçit hakkı tesis edilmelidir.
Belirtilen hususlar gözetilmeden dairemizin yukarıda belirtilen ilkelerine aykırı olarak 165 ada 11 parsel sayılı taşınmazı ikiye bölerek ekonomik kullanım bütünlüğü bozulacak şekilde geçit hakkı tesisine karar verilmesi doğru görülmemiş, belirtilen husus karar düzeltme istenmesi üzerine yapılan incelemede anlaşıldığından karar düzeltme isteminin kabulü ile bozma ilamının kaldırılarak hükmün değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabul edilerek Dairemizin 03.05.2016 tarih 2015/3214-2016/5419 Esas-Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına mahkeme hükmünün açıklanan değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 03.05.2016 tarih 2015/3214-2016/5419 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, davalı hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, temyiz olunan mahkeme kararının açıklanan nedenlerle, değişik gerekçe ile BOZULMASINA, 02.11.2017 tarihinde oy birliği ile karar verildi