Davacı taşınmazının açılmış fiilen kullanılan imar yoluna cephesinin bulunması karşısında geçit ihtiyacı içerisinde olduğunun kabulü mümkün olmadığı gibi davacının subjektif arzusuna göre geçit güzergahı saptanıp buna ilişkin hüküm kurulması da doğru değildir.
Taraflar arasındaki “geçit hakkı kurulması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalılar … ve Mustafa Kirişçi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı … Kirişçi ile davalı … mirasçıları Muharrem Kirişçi ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesinin 2. fıkrası hükmü gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından temyiz eden davalı … Kirişçi vekilinin duruşma talebinin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi: 4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait 595 ada 46 parsel sayılı taşınmazda tekstil fabrikası bulunduğunu, fabrikanın kurulduğu tarihten bu yana davalı adına kayıtlı 595 ada 51 parselde kayıtlı taşınmazın ana yola bağlantıyı sağlayan kısmından geçit yolu kurulduğunu, ağır araçlarla ticari faaliyet gerçekleştirildiğini ve bu araçların yalnızca bu hat üzerinden ilerleyebildiklerini, fabrikanın yola cephesi bulunan arka kısmında kazan dairesi, su arıtma tesisi ve elektrik döşemesi bulunduğundan araç geçişi sırasında çökme tehlikesi oluşturduğunu bu nedenle fabrikanın arkasına düşen bağlantılı yoldan geçiş sağlayamadıklarını ileri sürerek müvekkil şirket lehine davalıya ait taşınmaz üzerinden geçit hakkı tesis edilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı: 5. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; geçit hakkı talep edilen taşınmazın müvekkili tarafından 22.10.2007 tarihinde satış suretiyle Mustafa Kirişçi’ye devredildiğini, husumetin geçit hakkı istenilen taşınmaz malikine yöneltilmesi gerektiğini beyan ederek davanın husumet nedeniyle reddini savunmuştur.
Davalı … Kirişçi vekili cevap dilekçesinde; davacının imar planında belirtilen ve fiilen kullanılan yola bağlantısı bulunduğunu, bu yerin davacının ihtiyacını karşılamaya yetecek nitelikte olduğunu, geçit hakkı talebinin subjektif arzusuna dayandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı: 7. Kahramanmaraş Sulh Hukuk Mahkemesinin 23.07.2010 tarihli ve 2020/1639 E., 2010/2107 sayılı kararı ile; dava konusu yerin belirlenen değerine göre miktar itibariyle mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından süresinde talepte bulunulması üzerine dosya Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.
Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.10.2013 tarihli ve 2010/914 E., 2013/511 sayılı kararı ile; davacı tarafa ait 46 parsel ile davalı tarafa ait 51 parsel numaralı taşınmazların birbirinin mücaviri (bitişiği) olup davacı tarafa ait taşınmaz üzerinde fiilen kurulu ve çalışan pamuk işleme/dokuma fabrikasının mevcut olduğu, geçit hakkı talep edilen yerin bu dava açılıncaya kadar davacı tarafça fabrikaya geçişi sağlayacak şekilde yol olarak kullanılmış olduğu, dava konusu yerin organize sanayi imar mevzuatı gereği zorunlu 5 m. çekme mesafesi dahilinde kaldığı, dolayısıyla çekme mesafesi dahilinde kalan bu yerle alakalı davacı tarafın yapılaşmaya gitmesinin fiilen mümkün olmadığı, davacı taşınmazı üzerindeki çalışan fabrika iş kolunda işin niteliği gereği sık sık yangınlar meydana geldiği, mevcut kullanılan yolun olası bir yangında fabrikaya ulaşmaya zaman kaybı yaratacağı gibi daha önemlisi fabrikaya dönüşlerde iki ayrı yerde 90 derecelik keskin viraj olması ulaşmayı imkansız hale getirebileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 595 ada 51 nolu parsel üzerinde fen bilirkişi raporunun krokisinde A harfi ile gösterilen 5 m. en, 92,30 m. uzunluğunda 507 m2 mesehalı yer üzerinde aynı ada 46 parsel lehine geçit hakkı tanınmasına, depo edilen bedelin ödeme tarihindeki mevduat faizi ile birlikte davalı yana ödenmesine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı: 9. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar … ve Mustafa Kirişçi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince 14.10.2014 tarihli ve 2014/6530 E., 2014/11126 sayılı kararı ile; “…Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Somut olayda; dosyada mevcut imar planı ve bilirkişi raporlarına göre davacının geçit hakkı talep ettiği 595 ada 46 parsel sayılı taşınmazının açılmış imar yoluna cephesinin bulunduğu görülmektedir. Bu nedenle 46 parsel sayılı taşınmazın mutlak ya da nispi geçide ihtiyacı olmadığı anlaşılmıştır. Davacının subjektif arzusuna göre geçit güzergahı saptanıp buna ilişkin hüküm kurulması mümkün olmadığından davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı: 11. Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.02.2016 tarihli ve 2015/254 E., 2016/61 sayılı kararı ile; fabrikanın bulunduğu yerde imar planında yol gözükse de doğusundaki imar yolunun aktif yol olmadığı, imar yolundan olası geçiş güzergahı üzerine bir kısım müştemilatın yapılmış olduğu, iş güvenliği uzmanlarından alınan raporda, geçit istenen yerden olası bir yangına, diğer durumlara göre bir dakika daha önce ve kolay şekilde müdahale yapılabileceği, büyük araçların da geçit istenen yerden fabrikaya ulaşabileceklerinin belirtildiği, kaldı ki geçit istenen yerin çekme mesafesi içinde olduğu ve geçit hakkı verilmesinde davalı tarafın zararının da söz konusu olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi: 12. Direnme kararı süresi içinde davalı … Kirişçi vekili ve davalı … mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
UYUŞMAZLIK
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkin eldeki davada, davacının geçit hakkı talep ettiği 595 ada 46 parsel sayılı taşınmazının açılmış imar yoluna cephesinin bulunması karşısında mutlak ya da nispi geçit ihtiyacı içerisinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A- Davalı … mirasçıları vekilinin temyizi yönünden;
Türk Medeni Kanunu’nun “Zorunlu geçit” başlıklı 747. maddesi; “Taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından isteyebilir.
Bu hak, ilk önce kendisinden bu geçidin istenmesi önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun düşen komşuya karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana karşı kullanılır. Zorunlu geçit iki tarafın menfaati gözetilerek belirlenir” hükmünü içermektedir.
Anılan maddeye göre, genel yola çıkmak için yeterli bir geçidi bulunmayan taşınmaz sahibi, tam bir bedel karşılığında komşularından kendisine geçmek için geçit hakkı tanınmasını isteyebilir. Kanun koyucu bu düzenleme ile şartların gerçekleşmesi hâlinde ihtiyaç sahibine irtifak hakkı kurulmasını isteme hakkı sağlamıştır.
Geçit hakkı, yenilik doğuran bir hak olup, bu hak, geçit ihtiyacı bulunan taşınmazın mülkiyetine bağlıdır. Hak sahibinin, bu hakkını kullanarak irtifak hakkı kurulmasını istemesi ile yükümlü taşınmaz maliki irtifak hakkı kurma borcu altına girmektedir. Taşınmazın bu borçla yükümlü olma durumu, mülkiyetin dolayısıyla kısıtlanmasını teşkil etmektedir. Bu borç yerine getirilince, ortaya geçit irtifakı çıkmaktadır (Oğuzman/Seliçi Ö./Oktay Özdemir S.; Eşya Hukuku, 12. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul 2009, s.467).
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur.
Somut olayda, geçit irtifakı tesis edilen 595 ada 51 parsel sayılı taşınmazın satış nedeniyle davalı … Kirişçi adına kayıtlı olduğu, davalı … Kirişli’nin ise taşınmazda hissesi bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda davalı … Kirişli’ye husumet yöneltilmesi doğru olmadığından mahkemece anılan davalı hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
B- Davalı … Kirişçi vekilinin temyizi yönünden;
Ülkemizde arazi düzenlemesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın doğrudan yol ihtiyacının karşılanmamış bulunması, geçit davalarının kaynağını oluşturmaktadır. Bilindiği üzere geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Geçit hakkı kurulabilmesi için geçit ihtiyacı duyulan taşınmazın genel yola hiç veya yeteri kadar bağlantısının bulunmaması gerekmektedir. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Geçit ihtiyacı baştan itibaren olabileceği gibi, sonradan gerçekleştirilen kadastro, imar uygulamaları veya kamulaştırma işlemi sonucu da doğabilir.
Mutlak geçit ihtiyacının olduğu durumlarda geçit hakkının kurulması zorunlu olmasına rağmen, nispi geçit ihtiyacının olduğu durumlarda ise geçit hakkı tesis edilip edilmeyeceği somut olaydaki durum ve şartlar dikkate alınarak hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde değerlendirilmelidir. Burada dava konusu taşınmazın niteliği, kullanım amacı, geçit ihtiyacının nasıl ve hangi araçlarla giderileceği objektif kriterler dikkate alınarak belirlenmeli ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi göz ardı edilmemelidir (Demir, M.: Zorunlu Geçit Hakkı Kurulmasının Koşulları ve Tazminatın (Tam Bedelin) Belirlenmesi Sorunu, AÜHFD, cilt 52,sayı 4,s.196). Mevcut bir yolun objektif ölçülere göre taşınmazın ekonomik ihtiyaçlarına cevap vermemesi veya taşınmazın yararlanma biçiminde zaman içinde değişiklik olması durumunda nispi geçit ihtiyacının varlığından söz edilebilir (Surlu, M.H./Öztürk, G.: Öğreti ve Uygulamada Geçit Hakkı, Ankara 2003,s. 251).
Öte yandan, geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayıcı bir irtifak hakkı olmakla birlikte özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. TMK’nın 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması hâlinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Geçit hakkı tesisinde fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereği, alternatifli güzergâhlar içerisinde lehine geçit hakkı tesis edilecek taşınmaz maliki açısından en kısa ve en az giderli olanı değil; aleyhine geçit hakkı tesis edilebilecek taşınmaz malikleri açısından objektif olarak en az külfet yüklenecek ve en az zarar görecek olanının tercih edilmesi gerekir.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; dosya arasında mevcut bilirkişi raporları ile Kahramanmaraş Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün cevabi yazılarından davacıya ait 595 ada 46 parsel sayılı taşınmazın doğu yönünde uygulama imar planına göre genel yol niteliğinde ve 15.00 m. genişliğindeki imar yoluna parsel cephesinin bulunduğu ve bu yolun kamyon, tır, itfaiye aracı gibi geniş araçların geçişine uygun genişlikte olduğu anlaşılmaktadır. Davacıya ait taşınmaz üzerinde bulunan dokuma/tekstil fabrikasının yola cephesi bulunan doğu kısmında kazan dairesi, su arıtma ve elektrik tesisatı bulunduğu, yüklü araçların bu yolu kullanmalarının tehlike yaratabileceği belirtilmiş ise de, davacı tarafından meydana gelebilecek olası risklere karşı tedbir alınması mümkün olduğundan davacının masraflı olsa dahi bu yükümlülüğe katlanması gerektiği açıktır.
O hâlde, davacı taşınmazının açılmış fiilen kullanılan imar yoluna cephesinin bulunması karşısında geçit ihtiyacı içerisinde olduğunun kabulü mümkün olmadığı gibi davacının subjektif arzusuna göre geçit güzergahı saptanıp buna ilişkin hüküm kurulması da doğru değildir.
Hâl böyle olunca; direnme kararının (A) ve (B) bentlerinde belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; Davalı … mirasçıları vekili ve davalı … Kirişçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının (A) ve (B) bentlerinde belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerle dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Geçici 3. maddeye göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi