Danıştay 6. Dairesi E: 1982/147 K: 1982/2030 T: 16/06/1982

Nazım imar planı ile metropoliten imar planında fuar ve rekreasyon sahasında kalan yerde 6785 sayılı imar kanununa 1605 sayılı kanunla eklenen ek 7 ve 8.maddelerin uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin 1.05. 1.06 ve 1.07.maddeleri ile 1380 sayılı su ürünleri kanunu ve tüzüğüne aykırı olarak ruhsatsız yapılan dalyan duvarlarının ve diğer tesislerin yıktırılmasına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı

Dava, davacıların paydaşı ve işletme hakkı sahibi bulundukları İzmir Karşıyaka, Küçük Çığli Köyündeki Ragıp Paşa Dalyanın da ruhsatsız olarak yapılan yapıların (dalyan duvarları ile diğer tesislerin) belediye mücavir sahasında imar planında fuar ve rekreasyon alanında bulunması nedeniyle 6785 sayılı İmar Kanununun 6/B maddesi uyarınca yıktırılmasına ilişkin belediye encümeninin kararına karşı yapılan itirazın reddi yolunda verilen İl İdare Kurulunun kararının davanın özeti bölümünde belirtilen nedenlerle bozulması isteğiyle açılmıştır.

16.1.1957 tarihinde yürürlüğe giren 6785 sayılı İmar Kanununun 1.maddesinde, karada ve suda, daimi ve muvakkat resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklikleri ve tamirleri, sabit ve müteharrik tesisleri yapı olarak tanımlanmış belediye sınırları içindeki, (47.maddesinde mücavir sahalarda da bu kanun kurallarının uygulanacağı belirtilmiştir) resmi ve özel bütün yapıların bu kanun kurallarına tabi olduğu açıklanmış, aynı Kanunun 2.maddesinde belediye sınırları içinde yapılacak bütün yapılar için belediyeden ruhsatiye alınmasının zorunlu olduğu belirtilmiş bulunduğuna göre ve Asliye Hukuk Mahkemesinin kayıtlı dava ile ilgili olarak yapılan keşif nedeniyle bilirkişilerce; taş duvarların geçtiği yerde eskiden kazıklar olduğu, taş duvarların tahminen 15 sene önce yapıldığı ifade edildiğinden, davacıların; taş duvarlar ile diğer tesisler hakkında 6785 sayılı İmar

Kanununun uygulanamıyacağı yolundaki iddiaları yerinde görülmeyerek esasın incelenmesine geçildi:

Ruhsatsız yapılan ve Yasa, Tüzük ve Yönetmelik kuralları ile imar ve istikamet planlarına aykırı olan ve düzeltilmesi mümkün bulunmayan veya düzeltilmesi mümkün olmakla beraber belediyece yapılan bildirime karşın mal sahibi tarafından düzeltilmemiş olan yapıların tamamının ya da uygun görülmeyen bölümlerinin yıktırılması 6785 sayılı Yasanın 6/B maddesi gereğidir.

6785 sayılı İmar Kanununa 1605 sayılı Kanunla eklenen Ek 7. ve 8.maddelerin uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 1.05.maddesinde, kıyının deniz, göl (doğal ve yapay) ve nehirlerin kıyı çizgisi boyunca uzanan kara parçası olduğu, deniz, göl (doğal ve yapay) ve nehirlerin devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu için bunların tamamlayıcı parçası (mütemmin cüzü) ve uzantısı olan kıyıların da bir ayrıcalık ve tekel söz konusu olmaksızın herkesin ücret ödemeksizin mutlak olarak eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık bulunduğu açıklanmış, kıyıların fiilen kullanılması olanağının sağlanmasına ilişkin hukuksal önlemler adı geçen Yönetmeliğin 1.06 ve 1.07.maddelerinde gösterilmiştir. 1.06.maddesinin birinci fıkrasıyla, kıyıdan mutlak bir yapı yasağı ilkesi getirilmiş, maddede kıyının herkesin mutlak bir eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık bulunduğu ve bu nedenle üzerinde hiç bir yapı yapılamıyacağı, 1.07.maddesinde yer alan “Deniz, göl ve nehirlerden herkesin mutlak bir eşitlik ve serbestlikle yararlanmasını sağlamak için … hiçbir yapı ya da duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık v.b. engeller yapılamaz” kuralı ile kıyının özel kişilerce kamunun yararlanmasını önleyecek şekilde çevrilmesi ve kapatılması yasaklanmış bulunmaktadır.

Öte yandan; 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununun 2.maddesinde; Dalyan, “Denizlerde ve içsularda su ürünleri istihsal etmek için kazık, çit, çubuk, tel, taş veya beton ve benzeri manialarla çevrilmek suretiyle, sınırları değişmiyecek şekilde kurulan veya tabii olarak çevrilmiş su sahalarından meydana getirilen diple irtibatlı tesisler” şeklinde tanımlanmış bulunmaktadır.

Olayda da, davaya konu edilen dalyanın bulunduğu yerin belediye mücavir sahası dahilinde, nazım imar planı ile metropoliten imar planına göre fuar-rekreasyon alanına tahsisli bulunduğu, dosyada mevcut belgelerin incelenmesinden de dalyan sahasının genişletildiği, dalyan etrafına çekilen bir metreden fazla genişlikteki taş duvarının Gediz yatağı ağzının açıldığı yere isabet etmesi nedeniyle sığlaşma meydana geldiği, bu duvarların deniz sirkülasyonunu büyük ölçüde engellediği, sığlaşan yerlerin ilgililerce tahkim edilerek denize doğru ilerlendiği, taş duvarlarının dalyan özelliğiyle bağdaşmadığı anlaşıldığından 23.12.1980/günlü tesbit tutanağına konu olan duvarlarla diğer tesislerin yıktırılmasına karar verilmesinde anılan Yasa, Yönetmelik ve İmar planı esaslarına aykırılık görülmemiştir.

Ayrıca, Su Ürünleri Tüzüğünün 16.maddesinin birinci fıkrasında, “1380 sayılı Kanunun 2.maddesinde tarifi yapılan üretme ve yetiştirme yerleriyle dalyanlar ve benzerleri ulaşımı engelleyecek şekilde kurulamaz” denildiğinden, yapılan duvarlarla diğer tesislerin ulaşımı engelleyeceği, bu yapıların anılan Tüzük kuralına da aykırı düştüğü açıktır.

Davacılar herne kadar sözü edilen duvarların çok önceden inşa edildiğini, yıktırılmasına karar verilmesinde bu nedenle isabet bulunmadığını öne sürmekte iseler de, kıyılar doğal niteliği sonucu herkesin ortak kullanımına açık ve Medeni Kanunun 641.maddesine göre doğrudan doğruya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğundan, ayrıca üzerinde her hangi bir biçimde özel mülkiyet kurulması da olanaksız olduğundan, kıyıda kazanılmış hakkın varlığı söz konusu değildir. Nitekim anılan Yönetmeliğin kazanılmış hakkın deniz, göl ve nehir kenarlarından,yani deniz, göl ve nehir kıyılarının kara yönünden bittiği çizgiden başladığı belirtilerek kıyıda kazanılmış hak kabul edilmemiştir.

Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verildi.