1. Anasayfa
  2. Danıştay 6. Dairesi Kararları

Danıştay 6. Dairesi E: 1981/1904 K: 1983/3408 T: 8.1.1983


İdarenin tazmin borcunun doğması için, idareye yüklenebilecek kusurlu işlem ve fiil ile gerçek bir zararın meydana gelmiş olması zorunludur.

Usulsüz verilen kazı ruhsatının geri alınması sonucu şirket tarafından parselde sözü edilen ruhsata dayalı hafriyat yapılmadığı anlaşıldığından, buna ilişkin tazminat isteminin reddi gerekir.

İstemin Özeti: 9316 ada, 18 parsel sayılı taşınmaz mal üzerinde, inşaat yapmak üzere, usulsüz verilen toprak kazı ruhsatına dayanarak yaptıkları inşaat masrafları tutarı 2.041.009 lira zararın tazmini isteminin, cevap verilmemek suretiyle reddi yolunda tesis edilen işlemin; 31.5.1989/günlü, 11511 sayılı toprak kazı ruhsatım aldıkları, ancak kiracıların tahliyesine kadar inşaata başlayamadıkları, tahliye sağlandıktan sonra üzerindeki binalar yıkılarak inşaata başlamak üzere 27.3.1980/gününde, 27.6.1980/gününe kadar geçerli olmak üzere kazı ruhsatının yenilendiği 29.4.1980/gününde inşaata başlandığı, ancak bu sırada arsanın kamulaştırılacağının öğrenildiği, 23.5.1980/gününde inşaat devam edip edemeyeceklerini bir dilekçe ile belediyeye sormalarına karşın cevap verilmediği, ekte sunulan belgelerle sabit olan 2.041.009 lira zararın tazmininin idareden istendiği ancak cevap verilmemek suretiyle menfi işlem tesis edildiği iddialarıyla uğradıkları zararın tazmini ve dava konusu işlemin iptali isteminden ibarettir.

……. Belediye imar Müdürlüğü Savunmasının Özeti: 10.8.1979/gününde onaylanan plana göre 18 parselin bir kısmının yolda kaldığı, bazı noksanlar nedeniyle davacı şirkete temel ruhsatı verilmediği, davacılar tarafından 23.5.1980’de inşaata devam edip edemeyeceklerinin sorulması üzerine 24.6.1980/günlü yazı ile son imar durumunun kendilerine bildirildiği, davanın süresinde açılmadığı, inşaat ruhsatı verilmediğinden inşaat hakkı doğmadığı, inşaat masraflarından söz edilemeyeceği, parselde hafriyat yapılmadığının 17.9.1981/günlü tutanakla saptandığı eklenen belgelerin de dayanaksız olduğu savunularak davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.

Savcı Y.Ş.’nin Düşüncesi: Davacılar taşınmazlarının bir kısmının yola tahsis eden imar planı değişikliğine rağmen, taşınmazlarının tamamı için inşaata müsaade edilmesi nedeniyle uğradıkları zararın tazmini istemektedirler.

Davalı idarenin davanın süre aşımı sebebiyle reddi gerektiğine ilişkin iddiaları yerinde görülmemiştir.

İdare aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için idareye atfı kabil bir kusurlu işlemin bulunması ve zararın bu kusurlu hareketten doğmuş olması gerekir.

Olayda, imar planı değişikliğinden sonra davacıya, inşaat ruhsatı verilmediği sadece plan değişikliğinden önce verilen kazı ruhsatının yenilendiği ancak davacının herhangi bir hafriyata girişmediği dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davalı idarenin davacıya zarar verecek kusurlu bir işlemi bulunmadığı dosyanın incelenmesinden anlaşıldığından davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince duruşma için belli edilen 8.11.1983/gününde davacı vekili Av. ……. ile davalı idarelerin temsilcileri dinlendikten, Savcı Y.Ş.’nin düşüncesi alındıktan, taraflara tekrar söz verildikten sonra Tetkik Hakimi T.A.’nın açıklamaları dinlenip, dava dosyasındaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR: Davalı ……. Belediyesi İmar Müdürlüğü’nün süre defi yerinde görülmeyerek esasın incelenmesine geçildi.

Dava, 10.8.1979/esas tarihli imar planlaması uygulaması kamulaştırılacak yer için 27.3.1980/günü, 27.6.1980/tarihine kadar geçerli olmak üzere yenilenen kazı ruhsatına dayanılarak yapılan hafriyat ve inşaat masrafları nedeniyle uğranılan 2.041.009 lira zararın tazmini isteminin cevap verilmemek suretiyle reddi yolunda tesis edilen işlemin iptali ile söz konusu zararın idare tarafından tazminine karar verilmesi istemi ile açılmıştır.

İdarenin tazmin borcunun doğması için, idareye yüklenebilecek kusurlu işlem ve fiil ile gerçek bir zararın meydana gelmiş olması zorunludur.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirketin üzerinde inşaat yapmayı üstlendiği 1408 m2 lik, 9316 ada, 18 parselin 10.8.1979/onay tarihli imar planı ile 438 m2sinin yol olarak ayrılmasından önce 31.5.1979/günlü, kazı ruhsatının verildiği, ancak ruhsat süresinin geçirilmesi nedeniyle sürenin uzatılması istemi ile başvurulan üzerine 27.3.1980/gününden, 27.6.1980/gününe kadar geçerli olmak üzere kazı ruhsat süresinin uzatılmasına karar verildiği ancak söz konusu parselde hafriyat yapılmadığının ve parsel üzerinde 19.3.1981/günlü, 20/13 sayılı Yapı Kontrol Müdürlüğü Tutanağında belirtilen iş yerlerinin mevcut olduğu faaliyetlerim devam ettiklerini 17.9.1981/günlü tutanakla saptandığı ve bu tutanağın aksine ise davacı tarafından ileri sürülmediği gibi kanıtlanmadığı anlaşılmıştır.

Yapılan harcamalara ilişkin olarak ibraz olunan belgeler ise, bu harcamaların kazı işlemine ilişkin olarak yapıldığını belirleyici nitelikte görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle davanın reddine, peşin yatırılan 14.410.- lira nispi harçtan 600.- lira başvurma 1000.- lira karar harcının düşülmesinden sonra kalan 12.810.- liranın davacıya geri verilmesine, diğer yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 74.800.- lira vekalet ücretinin davacıdan alınarak yan yarıya davalı idarelere verilmesine esasta oybirliği, kararın vekalet ücretine ilişkin kısmı hakkında oyçokluğuyla 8.1.1983/gününde karar verildi.

KARŞI OY

Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 521 sayılı Danıştay Kanununun 103. maddesi taraflardan birinin isteği üzerine yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davada haksız çıkan tarafa yükletileceği hükmünü taşımaktadır. Aynı Kanunun 76. maddesinin 4. fıkrasında ise tarafların sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemeyecekleri hükmü yer almaktadır.

Davalılardan ……. Belediye Başkanlığı, 8.11.1983/günlü duruşmada Avukat olan vekili tarafından temsil edilmekle beraber savunma dilekçesi vermemiştir.

Bu durumda süresi içinde savunma dilekçesi verilmemiş olan davada Belediye avukatına, duruşmaya katılmış olsa dahi vekalet ücreti verilemeyeceğinden, kararın Belediye Başkanlığına vekalet ücreti ödenmesine ilişkin kısmına karşıyım.