Uyuşmazlığa konu alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmaması nedeniyle dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının da dayanaktan yoksun kaldığı anlaşılmıştır.
İSTEMİN ÖZETİ: Danıştay Altıncı Dairesince verilen 14/12/2018 tarihli, E: 2016/4955, K: 2018/10281 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ: Uyuşmazlığa konu alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmaması nedeniyle dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının da dayanaktan yoksun kaldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, dayanağı riskli alan kararı yargı kararıyla iptal edilen dava konusu işlemlerde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığından, dava konusu işlemlerin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik görülmediğinden, kararın düzeltilmesi isteminin kabul edilerek, mahkeme kararının belirtilen gerekçeyle onanmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Altıncı Dairesinin 14/12/2018 tarih ve E: 2016/4955, K: 2018/10281 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:
Dava, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 02.08.2013 tarihinde onaylanan İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, Fikirtepe ve Çevresi 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planına yapılan itirazların değerlendirilmesi sonucu 03.12.2013 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu planların, plan sınırlarına komşu olan planlama alanları ile uyumsuzluk gösterdiği, mülk sahipleri arasında ayrıcalıklar yaratabilecek şekilde parçaçıl bir yaklaşımla düzenlendiği, planlarda yoğunluk ve donatı alanlarına ilişkin belirsizlikler bulunduğu, bütüncül bir yaklaşımla hazırlanmadığı, yapı adası ölçeğinde belirsiz yoğunluk ve donatı kararları ürettiği, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına aykırı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idareler vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde riskli alan; zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya idare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alan şeklinde tanımlanmış, aynı Kanunun “Uygulama İşlemleri” başlıklı 6. maddesinin 6. fıkrasında; “Bakanlık, riskli alanlardaki ve rezerv yapı alanlarındaki uygulamalarda faydalanılmak üzere; özel kanunlar ile öngörülen alanlara ilişkin olanlar da dâhil, her tür ve ölçekteki planlama işlemlerine esas teşkil edecek standartları belirlemeye ve gerek görülmesi hâlinde bu standartları plan kararları ile tayin etmeye veya özel standartlar ihtiva eden planlar yapmaya, onaylamaya ve kent tasarımları hazırlamaya yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, Fikirtepe, Dumlupınar, Eğitim ve Merdivenköy Mahallelerini içine alan alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin 09.05.2013 tarihli, 4749 sayılı Bakanlar Kurulu kararı doğrultusunda dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 02.08.2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylandığı, bu planlara yapılan itirazların değerlendirilmesi sonucu ise 03.12.2013 tarihinde 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının onaylandığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta öncelikle dava konusu imar planlarının dayanağı olarak belirtilen ve bölgenin riskli alan edilmesine ilişkin olan Bakanlar Kurulu Kararının halen yürürlükte olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
Dava konusu alanın 09.05.2013 tarihli, 4749 Bakanlar Kurulu kararı ile riskli alan ilan edildiği, alanın riskli alan ilanına ilişkin söz konusu Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada; 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesi uyarınca hazırlanan ve dava konusu işlemin dayanağını oluşturan gerekçe raporu ve teknik raporun incelenmesinden; ülkemizin önemli bir deprem kuşağında bulunduğu, uyuşmazlığa konu alanın ve çevresinin plansız geliştiği, çöküntü alanı olduğu, inceleme sahasındaki yapıların büyük çoğunluğunun riskli yapı olduğu, bu kapsamda vatandaşlarca yapılan başvuruların da dikkate alındığı, ilan edilen riskli alanın 127 ha. büyüklüğünde olduğu, alanda 5931 adet bina, 1424 adet ticaret birimi, 529 adet küçük sanayi birimi, 2 adet ilköğretim tesisinin bulunduğu, binalardan 1968 adetinin yığma, 3951 betonarme, 8 adetinin ahşap ve 4 adetinin ise diğer yapı özelliğinde olduğu, yapılan bina analizlerinde 379 adet yapının iyi, 4037 adet yapının orta, 1488 adetinin kötü durumda olduğunun saptandığı, … Mahallesi, …-… sayılı adalarda bulunan 44 parsel için riskli yapı tespit raporunun bulunduğu, alanın zemin yapısı ve üzerindeki yapılaşma nedeniyle risk taşıdığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından da alana ilişkin olarak alınmış bir Afete Maruz Bölge kararı bulunmadığının bildirildiği bilgilerine dayanılarak dava konusu bölge riskli alan olarak tespit edilmiş ise de, kötü ve sağlıksız olduğu ileri sürülen yapıların hangi yapılar olduğu ve bu yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını ortaya koyan bilimsel verileri içeren herhangi bir teknik incelemenin yapılmadığı, dolayısıyla işlemin dayanağı raporun yapıların can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayacak nitelikte olmadığı hususları dikkate alındığında, 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşullarda detaylı bir teknik inceleme yapılmaksızın tesis edildiği gerekçesiyle 09.05.2013 tarihli, 2013/4749 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali yolunda verilen Danıştay Ondördüncü Dairesinin 26/09/2018 tarihli, E: 2018/306, K: 2018/5749 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 13/03/2019 tarihli, E: 2018/4809, K: 2019/1066 sayılı kararı ile onanmasına karar verildiği görülmüştür.
Bu itibarla, uyuşmazlığa konu alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmaması nedeniyle dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının da dayanaktan yoksun kaldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, dayanağı riskli alan kararı yargı kararıyla iptal edilen dava konusu işlemlerde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığından, dava konusu işlemlerin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemlerin iptali yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E: …, K: … sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 28/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.